27

61 6 0
                                    

-
-Koca bir aptalsın Pedro, koca bir aptal...

Sesini beynimin her bir kıvrımında hissediyordum. Artık sıyırdığımı da düşünmüyordum. Sanırım o benim başımı ağrıtan kötü bir ruhtu. Ya da iblis.
Kolay kolay geçmeyecek gibiydi. Tıpkı nar lekesi gibi. Vücudum Farren'dan arınsa bile, eminimki bir iz kalacaktı.
Neden bu kadar emindim,bilmiyorum. Ama emindim işte.
Ve eskisi kadar etkilenmiyordum yaptıklarından. Ya da korkmuyordum. Belkide ölümden de korkmuyordum ve belkide intahar etmem için gerekli cesareti toplamıştım.
Şimdi ılık bir suda duş alıyorum.
Su akmaya devam ediyor.
Küvet neredeyse dolacak gibi. Duş jeli veya kokulu sabun bırakmadım küvetin içine.
Suyu kirletmek istemedim.
Sadece su.
Saf ve duru.
Tıpkı Farren'ın kaybolduğu zamanlarda beynimde bıraktığı his gibi.
Saf, beyaz ve derin...
Bu his ferahlatıyor.

Okulu neredeyse unuttum.
Henüz tam iyileşemediğimden dolayı oraya gitmiyorum.
Bu benim için iyi mi ya da kötü mü hiçbir fikrim yok.
İstediğim şey rahatlayıp tekrardan eski halime dönmek.
Artık Doruk ve aptalları da umurumda değil.
Onlar zaten umurumda değildi.

Leyla'yı iki gün,on altı saattir görmüyorum.
Çünkü sınav haftası ve tamamen karmaşa içinde.Kafası da karmaşık ve dolaşık.Sürekli yanımda olduğundan çalışamadı belkide.
Belkide şimdi pişmandır, neden onunla ilgilenmek yerine ders çalışmadım,diye. Eğer bunu düşünüyorsa, cidden
Gerçekten haklı. Onu bu kadar yormamalıydım.
Ve bu kadar uğraşmamalıydı.
-Sonunda farkedebildin Pedro.
İnsanları meşgul ediyorsun.

Bu sefer haklısın,sanırım.

-Senden sıkıldıklarını gözlerimle görüyorum.
Onları bazen çok yoruyorsun.
Ve aslında... onları bırakman gerek Pedro. Senin iyiliğin için söylüyorum.
İnsanlar seni kırıp döker ve sen bunu ancak izleyebilirsin.
Elinden hiçbir şey gelmez.
Onlardan uzaklaşmak bir insanın yapabileceği en mantıklı şey olur.

Farren...
Hayatımı berbat ettiğin yetmiyor mu?
Bana böyle şeyleri fısıldamayı bırak.
Ne bekliyorsunki? Tekrardan tek başıma kalıp seninle olmayı mı?
Bana yaptıklarını hatırlamıyor musun, senin yüzünden bu haldeyim ve onlardan uzağım.
Yaptığın her şey bir yana, insanlara karşı aklıma bağladığın korku...
Hele de o.
Bunlara rağmen seninle tekrardan başbaşa mı olayım?

-Beni anlamıyorsun.

Seni hiç anlayamamıştım ki zaten.

Gözlerimi kapatıp derin bir iç çektim.
Gözlerimi tavanla buluşturduğumda bir kabartı gibi beliren suratlar bakışlarımla temas kurmuş, tüylerimin her birini havaya kaldırmıştı.
Ürpermiştim.
Şizofren falan değildim. Oradalardı ve benim onları izlediğim gibi onlarda beni izliyordu.
Belki de yine bir oyundu.
Fakat dediğim gibi, gördüğüm şeyi yalanlayamazdım.
Onları görüyordum.
Ve onları gördüğüm andaki korkuyu çok güçlü hissedebiliyordum.
Bu halüsinasyondan da öteydi.
Zaten ondan ötesi gerçeklikti.

Belki de Farren gitse bunların hepsinden kurtulacaktım.
Nar lekesi belki de uçup gidecekti.
Bu konuda bile net değildim.
Hiçbir şeyde net değildim.
Belirsiz.

Farren'sız zamanlarımı anımsıyorum. Hepsi bana bulanık görünüyor. Çünkü onlardan çok aklımı yaşadıklarım ve yaşadığımı düşündüklerim kaplıyor. Düşünmeden edemiyorum. Zaten sürekli düşünüp duruyorum. Sürekli kendimle çelişiyorum. Bazen ölmeyi ve sürekli kurtulmayı diliyorum.
Belkide her şeyin huzura kavuşması için ölmem gerek diye düşünüyorum.
Bazense huzura kavuşmam için Farren'ı öldürmem gerektiğini...
Düşünürken kendimle çatışıyorum. Ve burda belli bi taraf yok.
Kendimleyim.

Ah,babam...
Onu anımsıyorum hala. Umarım hep zihnimde kalır.
Çünkü onu kaybetmek istemiyorum. Onu özlüyorum. Belkide pişmanım ona öyle davrandığımdan.
Her ne olursa olsun, ona karşı sakin kalabilirdim.
Keşke kalabilseydim.
Şimdi onu özlerken bile pişmanlık duyuyorum.
Biliyorum, her giden kişinin ve terkedilen bedenlerin ardından çokça keşkeler vardır.
Fazlasıyla pişmanlık veriyor.
Bu da fazlasıyla acı demek.

Farren...
O beni çok incitiyor.
Onu düşünmeye başladığım anda olabildiğince zihnimin o köşesinden uzaklaşmaya çalışıyorum. Artık ona karşı beliren korkum da kaybolmaya başladı.
Ondan artık gerçektende bıktığımı hissediyorum.
Artık bana her şeyi yapabilir.
Ve ben izin verebilirim.
Bu artık umurumda olmaz.
Hatta keşke bir an önce yapsa...
Böylelikle çabucak  geçerdi her şey.
Sinek kuşunun kanat çırpışı gibi.
Bulanık ve hızlı bir şekilde biterdi.
Ve sonunda iki tarafta memnun olurdu.
Ben ölürdüm.
O da öldürürdü.
-
İ am not insane...

Uzun zaman bölüm yazamayabilirim, bunun için üzgünüm.

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin