42

54 9 0
                                    

-
Gözlerimi ovuşturdum. Saat gecenin rastgele atılmış bir rakamıydı ve yatağımda kabus görmek yerine burada Helena'yı dinliyordum.
"Onun gerçekten yaşamış, geçirmiş ve ölmüş biri olduğunu düşünüyorum."
"Bunu sana düşündürten ne acaba bayan çok bilmiş."
Omuzlarını silkti.
"Bilmiyorum, sadece öyle hissediyorum, sende öyle hissetmiyor musun?"
Ona çemkirmeyi bırakıp derince düşündüm.
"Aslında...
Bende öyle hissediyorum."
Parmağını şıklattı.
Bu bana küçükken izlemiş olduğum bir viking çizgifilmini hatırlattı.
Evet, bazı şeyleri unutmuştum fakat tam olarak değil. Arada biryerlerde bazı şeyler anımsatıyordu işte.
"Ondan hala kurtulmak istiyor musun?"
Gözlerimi devirdim.
"Mümkünse sonsuza kadar."
"O zaman bir fikrim var."
İşte şimdi yanmıştık.
-⚰️-

"Dediğin şey oldukça saçma." dedim saçlarımı çekiştirirken.
"Hiç de saçma değil.
Sadece onunla bu dünya arasında aracı olan şeyi yakacağız.
Ondan önce onun kim olduğunu bulmamız gerekiyor."
"Onu araştırmaya kalksak belkide 40 yıl bulamayız. Farren adında kaç kız var bundan haberin var mı?"
Omuz silkti ve dudağını büktü.
"Daha önce bu ismi neredeyse hiç duymamıştım."
Gözlerimi ovuşturdum.
Biliyordum, bu imkansızdı.
"Boşver, unut bunu.
Yıllardan beridir onunla yaşıyorum zaten. Ölene kadar da devam edebilirim."
Kendime ve ona yalan söylüyordum çünkü bu saçmalığı yapmak istemiyordum. Yapacak olsak bile onu neyin buraya bağladığını bilmiyorduk.
Bunu bulmak yıllarımızı alırdı.
Belkide hiç bulamazdık.
"Sadece yardım etmek istiyorum."
"Bunu yıllar önce yapmalıydın."
"Keşke seni yıllar önce tanısaydım."
-⚰️-

"Hadi biraz hızlı ol." önden koşarken bende tam arkasında, onun ardından koşuyordum.
Sanırım 15-20 adım ardındaydım.
Koşmaya alışkın olmayan bacaklarım inlercesine sıkışıyordu.
Her an kramp girebilirdi. 
Biraz sonra yer ayaklarımın ardından bir halı gibi kaydı.
Havaya atılıp yerle buluştum. Hiçbir şey anlamadan kalça kemiğime sertçe saplanan acı düştüğümü hatırlatmıştı.
Acı dolu inlememin ardından Helena başını çevirmiş ve koşmasını hiç durdurmadan kavisli bir u dönüşü yapıp yanıma varmıştı.
"İyi misin?" çığlık çığlığa attığı soruya,
İyiyim diye cevap vermiştim.
Kalçamdaki acı bir yılanın keskin dili gibi batıyorken düşündüğüm tek şey ayağa kalkmaktı.
Fakat bu gücü henüz kendime bulamamıştım.
Avucumdaki deri yer yer kanamıştı.
O an kendimi küçük bir çocuk gibi hissetmiştim.
Elimde olmadan kıkırdayıvermiştim.
Helena da bana eşlik etmişti.

"Biraz daha iyiysen ayağa kalk. Otobüsü kaçıracağız."
Ayağa kalkmaya yeltenirken gözlerim karşımdaki tek katlı küçük evle buluştu.
Krem renkli prefabrike bir evdi.
Ahşap camları ve birde görünüşüne tezat mavi bir kapısı vardı.
Bu ev bana Farren'ı hissettirmişti.
Buradan olabildiğince çabuk uzaklaşmalıydım.
Yerden ilahi bir güçle kalkıp otobüs durağına doğru ilerlemeye koyuldum.
Artık Helena da ben de koşmuyorduk.
Fakat seri adımlarla yürüyorduk.
Evin üzerimde bıraktığı o garip his vücudumu esir almıştı.
Nasıl açıklayacağımı bilmiyordum bunu.
Karışık ve rahatsız ediciydi.
Ve sanki daha önce orada bulunmuş gibiydim.
Aynı zamanda Farren'ın varlığını da hissetmiştim.

Sonunda durağa varmıştık.
Zamanlamamız mükemmeldi.
Vardığımız anda otobüs de durağa ulaşmıştı. Otobüse binip öylesine bir yere oturduk.
Üzerimdeki huzursuzluk hala bitmemişti.
-⚰️-

"Uyan artık uykucu."
Elleriyle saçımı katıştırdı.
Kendimi 'aptal mısın' dememek için zor tutarken burnumu kaşıdım.
Yatakta biraz döndükten sonra gözlerimi araladım.
Yukarıdaki güneş perdelerin arasından şeritler şeklinde  odanın içerisine sarkıyor, her şeye baştan, en baştan başlamak için umut veriyordu.
Ne edebiyat ama!

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin