10

124 12 1
                                    

-
Altımda kayan yollar ve kulağıma fısıldanan şarkılarla kaymaya devam ediyordum.
Tertemiz ve kimsesiz bir yolda,güneşsiz bir havada kayarak ilerlemek gibisi yoktu.

Yolun ucunu görebiliyordum.
Burası tenha ve ıssızdı.
Etrafta ne ev ne de araba vardı.
Ta ki o kız birden yola fırlayana kadar.
Yolun ortasında aniden ışınlanan kıza çarpmamak için durmaya çalıştım.
Fakat bunu yapmak için çok geç olduğundan kaykayımın üzerindeki hakimiyetimi kaybettim ve yere kapaklandım.
'Lanet olsun' diye fısıldadım zihnimden.
Dirseklerimden akan sıvıyı hissedebiliyordum. Avuçlarım soyulmuş, yer yer kanamıştı.
Kızın olduğu yöne döndüm.
"Hey..."
Kız yerinde değildi.
Evet, kız ne etrafta, ne de yerindeydi.
Sanki buradan hiç geçmemiş gibiydi.
Sanki hiç varolmamış gibi...
Ah, çok güzel. Şimdi de deli oluyordum. Kafayı yavaş yavaş sıyırıyordum.
Yerden sendeleyerek kalktım ve kaykayımı yerden aldım.
Biraz yürümeliydim.
En azından acım geçene ve düşüncelerim dinene kadar.
İlaca kesinlikle ihtiyacım vardı.
O sırada yanımda Farren belirdi.
Bir sen eksiktin.

-Beni gördüğüne sevinmemiş gibisin Pedro.
Unutmuşum, benden neferet ediyordun değil mi?

Aynen öyle Farren senden öldüresiye nefret ediyorum.

-Pedro, beni çok incitiyorsun.
İğrenç sırıtışını da cümlenin sonuna eklemişti.
Gözlerimi devirdim.

Biraz geçtikten sonra Farren deliğine girmişti.
Ve bende kaykay kaymaya devam etmiştim.
Eve yorgunca döndüm.
Annem evde değildi.
Odama girip kendimi yatağıma bıraktım.
Ve uyku beni içine çekti.
-⚰️-
Yemekhanede boş masa bulmak umuduyla ilerliyordum.
Geniş ağızlarındaki iğrenç sırıtışlı insanlar bana iğrenircesine bakıyor, göz deviriyorlardı.
Herkes yapmıyordu bunu, ama çoğu benim bir zırdeli olduğumu düşünüyordu.
Sıyırmışın tekiydim.
Haklılardı.
Ve orada onu gördüm.
Henüz adını bilemediğim kızı.
Tek başına bomboş bir masada oturmuş, sessizce yemek yiyordu.
Yavaş ve temkinli adımlarla masasına doğru yaklaştım.
Ve büyük bir cesaretle 'oturabilir miyim?' Diye sordum.
Gülümsedi ve başıyla onayladı.

-Ona neden sana baktığını sor.

Saçmalama Farren.

-Beni dinle Pedro,

"Farren kes sesini."
Lanet olsun, bunu sesli söylemiştim. Bana dönen birkaç kafa ve onun gözleri vardı.
Aldırış etmeden yemeğime döndüm.
"Kafandakilerle hep konuşur musun?"
Anlamsızca gözlerimi ona diktim.
Gülümsedi.
"Beni yanlış anlama. Sadece merak ettim."
Elini uzattı.
"Ben Leyla."
Elini tuttum.
"Pedro."
Gülümsedi.
"Biliyorum. Aynı sınıftayız."
Ama ben bilmiyordum.
Tabağıma tiksinerek baktı.
"Dostum, sen ciddi misin, tabağındakiler brokoli mi?"
Tepkisiz kalmadım.
"Çok mu garip."
"Hayır, sadece...
Evet, garip. Brokolileri kimse sevmez."
"Benim hoşuma gidiyor." Dedim ve tabağımdaki brokolilerden birini çatalıma takıp ağzıma götürdüm.
"Farklı bi damak tadı." Dedi ve omuz silkti.
"Seni birkaç kez beni izlerken gördüm."
Yüzünü bana döndü.
Nefesini tutmuş gibiydi.
"Şey...bu konuda açık konuşacağım. Seni merak ediyorum."
Garip...
"Nasıl yani..."
Omuz silkti.
"Bilmiyorum, sanırım seninle ilgileniyorum."
Fazlasıyla garipti.
Ya o da benim gibi bir sıyırmıştı,
Ya da benimle dalga geçiyordu.
İkinci fikir daha olası geliyordu.
"Peki, dalga geçmen bittiyse, hoşçakal." Dedim ve tek kelime bile etmesine izin vermeden tabağımı alıp masadan kalktım.
Bu kadarı fazlaydı.
-⚰️-
"Hey!" Arkamdan koşuyordu.
Aldırış etmeden çantamı sırtlayıp sınıftan çıktım.
"Lütfen beni bir dinle."
Ona doğru döndüm.
"Bak, beni sakın aptal sanma.
Ya da dalga geçmeye çalışma.
Evet, bazı sorunlarım ve birde raporum var. Fakat bu benimle dalga geçeceğiniz anlamına gelmiyor.
Bende sizin gibi bir insanım.
Ve her insanın yaşantısı sizin gibi pırıl pırıl olmayabilir.
Evet, insanların sorunları olabilir.
Sizin buna saygı duymanız gerek, dalga geçmeniz değil."
"Sakin ol, sadece içimden geçenleri söylemiştim. Bu kadar açık sözlü olduğum için özür dilerim."
Ellerimi saçlarımda gezdirdim.
"Sence seninle dalga geçecek birine mi benziyorum?" Parmağıyla kendini gösterdi.
"Sınıfın pısırıklarından biriyim.
Her gün sınıfın en karanlık ve sessiz yerine geçer kitap okurum.
Böyle birinden nasıl bir darbe bekleyebilirsin?"
Sırıttı.
Ona güvenemiyordum. Fakat haksız da sayılmazdı. Sanırım buradan uzaklaşmak en doğrusu olacaktı.
Her zamanki yaptığımı yaptım.
Görmezden geldim.
Her şeyi görmezden geldiğim gibi onu da görmezden geldim.
Sırtımı dönüp oradan uzaklaştım.
Soyunma odasına girip kıyafetlerimi değiştirdim ve spor salonuna indim.

-Dersimiz Bayan Göbek'e. Dostum o bir beden eğitimi öğretmeni. Egzersizlerle arasının iyi olması gerekirdi. Fakat o bir su aygırı kadar miskin ve kilolu.
Kim bir tembeli beden eğitimi öğretmeni yaparki?
Farren'ın söylediklerine gülmemek için kendimi zor tuttum.

Sınıfın tüm kız ve erkekleri karışık bir boy sırasına girmişti. Ve bende boyuma göre bir yer bulup araya sıkışmıştım.
Benden yaklaşık beş kişi sonra Leyla geliyordu.
Boyu benden çok kısa değildi.
Ortalama bir kıza göre boyu normaldi.
Ve bende ortalama bir erkeğe göre çok da uzun değildim.

Birkaç dakika sonra kızlar voleybol oynamak için voleybol sahasına, ve biz erkekler de basketbol oynamak için basketbol sahasına geçmiştik.
Gözlerim Leyla'yı arıyordu.
Ve oradaydı.
Diğer kızların yanında gruplara ayrıştırılıyordu.
Bende sessiz bir köşeye çekilip oturmaya devam ettim.
Şanslı günümdeydim, bugün ne Doruk, ne de çetesi buralardaydı.
Bende fırsattan istifade ederek
tumblra girip keyif çattım.

"Aynalar bize gerçekleri göstermez."
Postu rbledim. Ve içimden buna çokça hak verdim.
Suret bir perdeden ibaretti.
Ağzın,burnun,gözün senin içindeki katili saklayan insani organlardı.
Yüzün senin insan olduğunu gösterirdi. Seni diğerlerinden ayırt eden şey düşüncelerin ve beynini nasıl kullandığındı.
Masum bir suratın altından bir katil ya da bir canavar çıkabilirdi.
Paramparça, dikişli, çirkin bir yüzün altından da bir melek çıkabilirdi.
Aynadaki size birşeyi ifade etmezdi.
Önemli olan içinizdekiydi.

Ben aynaya baktığımda bir boşluk görüyordum.
Kendimi tanımıyordum bile.
En sevdiğim sporu, en sevdiğim rengi bile bilmiyordum.
Dışarıdan çok düşünen, düşüncelerini kendine saklayan bir içekapanık gibi görünüyorum,bunu biliyorum.
Fakat zihnim bomboştu.
Kendime ait hiçbir şey yoktu kafamda.
Aklımdakiler belliydi.
Kabuslar...
Ailem...
Farren...
Ben bunlardan ibarettim.
Koca bir hiçtim.
Kendime ait hiçbir şey bilmiyordum.
Kendimi tanımıyordum.
Kimdim ben?
Ben kimdim?
Hiç bir anı hatırlıyor muydum?
Zihnimde hiç mutlu anım var mıydı.
Geriye döndüğümde yıllarımı tedaviye harcadığımı görüyordum.
Geçmişim tam anlamıyla bir kabustu.
Çocukluğuma dair hiçbir şey bilmiyordum.
İlk bisiklet binmeyi öğrendiğim zaman, okula gittiğim ilk gün; bunların hiçbirini hatırlamıyordum.
Aklımda kalan tek şey Farren ve kabuslarımdı.
Ve birde demir yataklı beyaz hastane odamdı.
Ben bundan ibarettim.
Kendimi tanıyamamıştım.
-

'Her şey bir yanılsamadan ibaret.'

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin