19

78 8 0
                                    

-
Aynadaki yansımamda tam anlamıyla bir boşluk görmüyordum artık.
Gözlerimde ufacık bir yaşama sevinci vardı.
Az da olsa,
Ufak bir kırıntı.
Gözlerimdeki parıltılar bugünkü akşamüstünden kalan anılarımızdandı.
Leyla...
Layla...
Benim tek arkadaşım.

Kapı tıklatıldı. Büyük ihtimal kapıdaki kişi annemdi.
"Gir." Kapı açıldı ve tahminimde yanılmamıştım.
Gelen annemdi.
"Oğlum." Dedi güler yüzüyle.
Sanırım atlatıyordu.
"Anne." Dedim ve sarılmak için ona doğru ilerledim.
Kollarımı ona dolayıp başımı göğsüne yasladım.
Sıcaklığını hissettiğimde dünyalar benim olmuştu.
Anneler kutsal varlıklardı.
«Min lille gutt virker som en elsker.»
(Küçük oğlum bir aşık gibi davranıyor.)

Kendimi geri çekip gözlerimi devirdim.
"Nereden çıkardın?"
Uzun zamandan sonra tekrardan yüzündeki tebessümü görmek benim için paha biçilmezdi.

Ya onu da babam gibi kaybedersem...

Aklıma gelen düşünceleri halının altına doğru süpürdüm.
Artık endişelenmekten de yorulmuştum.

"Hadi anlat şu kızı..."
Dedi ve yatağıma doğru ilerledi.
Uzanıp yanına yatmak için işaret etti.
Gidip yanına uzandım ve başımı göğsüne yasladım. Elleri hiç düşünmeden saçlarıma gitti ve saçlarımla oynamaya başladı.
"Bilmiyorum anne,
Belki ona güvenerek hata yapıyorum...
Ama bana çok iyi hissettiriyor.
Onunlayken sorunlarımı neredeyse unutuyorum.
Ve beni böyle kabulleniyor anne..."
Sözümü kesen aklıma düşen kesik bir parça anım olmuştu.

"Çok çirkinim anne...
Bu yara beni korkunç gösteriyor."
"Hayır, tabiki de çirkin değilsin."
"Bunu annem olduğun için söylüyorsun."
"Evet, çünkü seni diğer herkesten daha iyi tanıyorum ve sen çirkin değilsin."

"Yüzümdeki korkunç işarete ve lanetlenmiş ruhumu umursamadan benle vakit geçiriyor.
Ve benden hoşlandığını söylüyor.
Sence bu doğru mu anne,
Benden hoşlanıyor olabilir mi?"
"Neden olmasın bebeğim, neden korkuyorsun?"
"Ya bana zarar verirse?"
"Sana zarar veremez."
"Bunu nerden anladın?"
"Bunu anlamadım, sana zarar veremez, çünkü sen en kötüsünü bile gördün."
Haklıydı.
Ona biraz daha sokuldum.
"Babanla...
Bir resim sergisinde tanışmıştım. Baban o dönemlerde sanatla çok ilgilenirdi."
"Babam ve sanat... Sen ciddi misin?" Dedim, öylesine gülerken.
"Evet, sonradan para bağımlısı oluverdi, yani biz ayrıldıktan sonra..."
"Sahi, neden ayrıldınız?"
"Aslında...
Bunu ikimiz de istememiştik.
O geceyi hatırlamıyor musun sahiden?"
"Hangi gece?" Dedim kaşlarımı çatmıştım.
"Ayrılmamıza sebep olan gece..."
"Hiçbir şey hatırlamıyorum." Diye mırıldandım. Tedavim bana geçmişime dair çoğu şeyi unutturmuştu.
"O gün..."
Sesi titriyordu ve ağlamak üzereydi.
"Babanla çok büyük bir kavga etmiştik.
Çok boktan bir sebepti, neden olduğunu hatırlamıyorum bile.
Ardından bana tokat attı..."
Zihnim yavaş yavaş kapanıyor, uykuya dalışa geçiyordum.
Hikayenin geri kalanını dinlemek için can atsamda uykunun beni alıp götürmesine engel olamamıştım.
-⚰️-

Sabah uyandığımda annem yanımda değildi.
Ben uyuduktan sonra gitmiş olmalıydı. Saçlarımı huzursuzca karıştırıp kıyafetlerimi giydim ve çantamı sırtlayıp aşağıya indim.
Salonumuzdaki büyük aynaya odaklandım.
Oldukça normal görünüyordum, fakat normal olmayan birşeyler vardı.
Aynada bana ait olmayan başka gözler hissediyordum.
Nasıl anlatılırdı inan bilmiyordum.
Olağan dışı birşeydi.
Beni izleyen gözlerin olduğunu hissediyordum.
Zihnimden nefret ediyordum.
Aynada oyalanmayı bırakıp kulaklarıma dolan takırtıları takip ettim ve bu takırtılar beni mutfağa ulaştırdı.
Annem mutfakta birşeylerle uğraşıyordu.
Eskisi gibi!
"Günaydın!" Dedim sesimdeki mutluluk tınısı eşliğinde.
"Günaydın oğlum." Dedi ve tebessümle karşıladı.
"Ne yapıyorsun öyle?" Dedim mutfağa adımımı atarken.
"Kahvaltı hazırlıyorum, kahvaltıya kalmak ister misin?"
Telefonumu sweatimin cebimden çıkarıp saate baktım.
Okula geç kalacaktım fakat bu umurumda bile değildi. Uzun zamandan sonra annemle güzel bir kahvaltı gerçekten de iyi olacaktı.
Bu ikimize de iyi gelecekti.
"Tabiki." Dedim sırtımdaki çantayı
çıkarıp rastgele biryere atarken.
"Sana yardım edebilir miyim?" Dedim meraklı gözlerle.
"Elbette."
-⚰️-

Leyla:
Nerede kaldın?

Pedro:
Geliyorum.

Leyla:
Bekliyorum.

Hızla annemin anlına sesli öpücük kondurup çantamı sırtladım.
"Okula geç kaldım anne." Dedim ve kapıyı açtım.
"Dikkat et." Dedi ve sesinden önce mutfağın kapısının önünde belirdi zarif bedeni.
Çok güzel bir kadındı.
Gülümsedim ve evimden uzaklaştım.
Biraz sonra okulun önündeydim.
Herkes dışarıdaydı, muhtemelen ikinci derse yetişebilmiştim.
Okulun içerisine girip dolabımdan kitaplarımı çıkarttım.
Ve sınıfıma ulaştım.
Leyla meraklı gözlerle beni inceliyordu.
"Nerede kaldın, seni merak ettim." Omuzlarımı silktim.
"Annemle biraz vakit geçirdim."
Yüzündeki endişe yerini rahatlığa bırakmıştı.
"Tanrıya şükür." Dedi ve gözlerini kısa süre kapalı tuttu.
"Ne kadar meraklandığımı tahmin bile edemezsin." Dedi ve içine çektiği derin nefesi geri verdi.
Gülümsedim.
Böyle davranması hoşuma gidiyordu.
-Pedro,
Sana onunla konuşmayacaksın dedim!

Sesini duyunca yüzümü ekşittim.
Leyla, bunu kendi üzerine alınmış olacaktı ki üzerine bakıp kendinde herhangi bir kusur ya da eksiklik aramıştı.

"Kes sesini Farren." Diye mırıldandım.
Ve Leyla durumu anlayıp yaptığı şeyi kesmişti.
"Yine mi o?" Dedi çekinerek.
Başımı önüme eğdim.
Bu 'evet' demekti.
Tanrım, çok utanıyordum.
"Ne diyor?"
"Şey...
Senle konuşmamam gerektiğini söylüyor."
Birkaç adım geriye çekildi.
Tebrik ederim aptal kafam.
"A-ama boşver onu, her zamanki yaptığı şeyler. Onu umursamıyorum."
-⚰️-

Uzun bir aradan sonra ders çalışmaya karar verip çalışma masama oturdum.
Çantamdan çıkardığım notları alıp altını çizdiğim önemli yerleri birkaç kez okuduktan sonra temiz bir kağıda aklımda kalan bilgileri kağıda akıttım.
O sırada boynumda bir kıpırdama hissettim.
Bu kıpırdama tıpkı bir yaşam belirtisi gibiydi.
Ufak bir hareket.
Sanki,
Boynumda biri yaşıyordu.
Bu hareketin sahibinin Farren olması çok büyük bir ihtimaldi.
Lanet olası hisler!
-

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin