16

89 9 2
                                    

-
Gözleri gözlerime değdiğinde beni ona çeken şeyler tekrardan alevlendi.
Ona doğru itiliyordum.
İçimdeki şeyler tarafından.
Ondan hoşlanıyordum.
Fakat o benden gerçekten hoşlanıyor muydu, emin değildim.
Gözlerimi yavaşça ona çevirdim ve onun melodisine ayak uydurdum. Nefesine nefesim karışıyordu, tümüyle uyum içerisindeydik.
Mesafeler yok denecek kadar azdı.
Çok yakındık.
Algılarımız kapalıydı.
Onun nefesinin yüzümü okşadığını hissedebiliyordum.
Onu öpmemek için kendimi zor tutuyordum.
Onu öpersem büyü bozulurdu.
Yaklaştı, aramızdaki boşluğu iyice kapattı.
Vücuduma sokuldu.
Sımsıkı sarıldı.
Başını boynuma gömdü.
"Senden çok hoşlanıyorum."
Ona güveniyor muydum?
Artık yorulmuştum.
İnsanların bana zarar vermesinden yorulmuştum.
Kendimi ona bırakmaya karar vermiştim.
Umarım yanılmazdım.
Kafasını gömülü olan boynumdan yavaşça kaldırdı.
Önce yüzümde gezdirdi gözlerini.
Ardından yarama odaklandı...
"Pedro, yaran kanıyor."
Elimi derin ize sürttüğümde kızıl
renkli sıvı parmağıma bulaşmıştı.
Yıllardır kapalı olan bir yara nasıl olur da tekrardan kanayabilirdi?
Parmaklarımın ucunu yaraya hafiften bir kere daha bastırdım.
Yaramın tenimde bıraktığı ince sızıyı hissedebiliyordum.
-Leyla'yla böyle konuşmanı istemiyorum.

Neden?

-Çünkü seni benden alacak.

Farren'ın yüzüme attığı imza onunla benim aramda olan bir bağdı.
Farren gerçekti.
O var olmayan biri değildi.
Gerçekti ve beynimde saklanıyordu.
Her şeyi yeni yeni kavramaya başlamıştım.
-⚰️-

Uzun zaman sonra çirkin çiziğim tekrardan açılmış ve canımı acıtmıştı.
Küçüklüğüme dair bölük pörçük anılarım etrafımı sarmış,beni korkutmaya başlamıştı.
Farren'ın var olmadığını düşünüyorlardı.
Beni de buna inandırmışlardı.
Tonlarca terapi ve ilaçtan sonra onun gerçek olmadığını, onu yenenileceğimi düşünmüştüm.
Sandığım gibi değildi.

"Biraz daha iyi misin?" Dedi psikoloğum.
ona doğru dönüp başımı onaylarca salladım.
"Sayılırım."
Bana artık psikoloğum bile yardım edemezdi.
Çünkü ben gerçek olmayan bir şeyle savaşmıyordum.
Farren gerçeküstü bir gerçekti.

Birkaç saat sonra psikoloğumun ofisinden çıkmış, eve doğru ilerliyordum.
Rüzgarlı sokaklarda sol elime aldığım kaykayımla,
Yavaş yavaş yürüyordum.
Leyla'yı buraya gelmeden önce eve bırakmıştım.
Yarama pansuman yapmıştı.
İnce parmakları tenimde gezinmiş, yaramı iyileştirmeye çalışmıştı.
Onu düşününce tenim yanıyordu.
Biri içime ılık bir şeyler döküyor gibiydi.
-Beni çok çabuk unuttun Pedro.
O kızı bana tercih etmene izin veremem.

Lütfen beni rahat bırak Farren.
Bırak da yaşayayım.
Hayatımı mahvettiğin yetmiyor mu?

-Daha bu bir hiç.

Kapıyı açıp içeriye girdim.
Salonun ışıkları kapalıydı. Naz gitmiş olmalıydı.

Anahtarımı anahtarlığa asıp kapıyı ardımdan örttüm.
Kaykayımı kapının bir köşesine bırakıp derin bir nefes aldım.
Vücudunu zorla taşıyordum.
Salonun ışıklarını açmak yerine sehpanın üzerindeki abajuru açtım.
Etrafı loş bir ortam sarmıştı.
Böylesi daha iyiydi.
Kendimi salonun uzun kanepelerinden birine bıraktığımda uykumun pek de olmadığını farkettim.
Sadece biraz yorgundum.
Yaramın üzerindeki yara bandı tenimi gıdıklıyordu.

Elimi yaramın üzerine attım.
Tanrım...
Leyla tekrardan aklıma düşünce kalp sancılarım tekrardan saplanmıştı sol tarafıma.

-Pedro, ona güvenmen saçmalık.

Farren yine sayıklamaya başlamıştı.
Onu unutmamdan korkuyordu.
Bende bunu istiyordum zaten.

Ve varlığını yanıbaşımda hissettim.
Yanıma oturmuştu.
Beni izliyordu.
Çok korkunçtu.
"Sonunda kendini gösterebildin." Diye mırıldandım.
"Babamı sen öldürdün değil mi?"
Öylesine gülümsedi. Ve başını yanına yatırdı.
-Hayır,o intahar etti.

Boğazımı düğümleyen acım sol tarafımı da esir almıştı.
Babamın öldüğünü yeni yeni anlayabiliyordum.
"Bana yalan söyleme Farren?"

Yüzünü ekşitti.
-Hayır doğruları söylüyorum. Babanı öldürmedim

Bana inandırıcı gelmiyordu.
Onu tanıyordum. Yalan söylüyordu.

"Onu nasıl öldürdün?"
İçimdeki karışık ve yoğun duygularım konuşunca daha da artıyor, ağlamama neden oluyordu.
Ağlamak istemiyordum.
Ve kayboldu...
Yalan söylüyordu. Babamın katili oydu.
Babamın hayatta hiçbir sıkıntısı yoktu.
O intahar edebilecek bir insan değildi.

Cebimdeki telefonum titredi.

Layla:
İyi misin?

Pedro:
Ne kadar iyi olunabilirse.

Layla:
Senin için endişeleniyorum.

Pedro:
Boşver beni.

Pedro:
Asıl sen nasılsın?

Layla:
İyiyim :)

Pedro:
Sevindim :)

Pedro:
Her neyse o zaman
Yarın okulda görüşürüz.

Layla:
Peki, hoşçakal.

Kapatıp dizlerimin üzerine attım telefonumu.
Midem feci şekilde yanıyordu.
Artık doğru dürüst birşeyler yemek iyi gelmez miydi vücuduma?
Annemin yemeklerine ihtiyacım vardı.
Fakat, annemin benimle ilgilenebilecek gücü yoktu.

Umarım eski haline çabucak dönerdi.
Farren'ın anneme birşeyler yapmasından korkuyordum.

Mutfağa girip buzluğu karıştırdım.
Bulduğum dondurmaya büyük bir açlıkla bakıp gülümsedim.
Şanslıydım.
Aman ne şans.
Çekmeceden çıkardığım kaşıkla birlikte mutfaktan ayrılmak üzereyken dikkatimi çeken şey çöp poşetleri oldu.
İçleri doluydu ve Naz onları dışarıya atmamıştı.
Beceriksiz kız.
Dondurmamı ve kaşığımı tezgahın üzerine bırakıp çöp poşetlerini aldım ve bahçe balkonumuzdaki çöp kovamıza bıraktım.
Kapıyı örtüp içeri girmek üzereyken çöp kutusundan gelen çatırtıyla irkildim.
Garipti,
Fazlasıyla garip...
Bıraktığım çöp poşetleri içinde birşey varmışçasına kıpırdıyor, hareket ediyordu.
Sürekli...
-

Arkadaşlar wattpad'de özelden atılan mesajlara cevap veremiyorum, bu konu hakkında bana yardım edebilecek olan var mı?

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin