40

47 7 0
                                    



-
Rüyamda o garip kapıyı gördüm tekrardan.
Son bikaç gündür aynı rüyayı, her gece başa sararak izliyordum.
Bu beni korkutmak yerine meraklandırıyordu. Zaten en fazla ne olabilirdiki?
Görebileceğim en korkunç şeyleri görmüştüm. Çoğu inanların anlayamayacağı şeyleri çok küçük yaşta anlamıştım.
Babamı ve köpeğimi kaybetmiştim.
Kendimi öldürmeyi denemiştim.

Kaldırılamayacak kadar yükü bir anda sırtıma asmıştı tanrı.
Ve bende bu yükü benden çıkarıp alması için dua etmiştim. Fakat o beni duymamıştı, duymuyordu.

Bu yolda hislerimi ve inancımı kaybetmiştim.
Ha birde çocukluğumu...

Bunu kısa bir cümle yaparsak, her şeyimi kaybetmiştim.

Şimdi bazı şeyler durulmuştu.
Farren yoktu mesela.
Kabuslarım artık bana acı vermiyordu. Rüyalarımda sürekli sürekli ve sürekli o kapıyı görüyordum. Ve arada da Farren'ı zevkle bıçakladığımı.
Bunların da sonunun gelmesini istiyordum. Çünkü hala acı çekiyordum.
Kalbimdeki vicdan denilen yer ve merakım bir türlü durmuyordu.

Şimdi  kalan o zerre kadar olan inancımı bir duaya harcayacaktım.

Ah tanrım, lütfen artık rahat uyuyabileyim.
Farren ve ben, rahata kavuşabilelim.
-⚰️-

"Sarhoş olmaktan korkuyorsun." dedi gözlerini kısarak.
"Elbette korkmuyorum."
"Peki o zaman." bardağı önüme doğru itti.
"Bunun dibini bir dikişte görebilir misin?"
"Bunu neden yapayım?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Korkuyorsun." gülüşü gevşekti. Kafası hafiften güzeldi anlaşılan.
Önümdeki bardağa baktım.
Ona kendimi kanıtlamak istiyordum. Fakat bunu yapınca bizi eve götürecek kadar ayık biri kalmayacaktı. Burada sızıp kalmak istemiyordum.
"Bunu yapabilirim." dedim ve ağzımdan ufak bir küfür mırıldandım.
Bunu yapmak istiyordum.
Bardağı dudaklarıma değdirdiğimde Helena, iç bakalım kahraman, diye mırıldandı.
Bardağı indirdiğim an sıvının başımdaki etkisine inanamamıştım.
Bir sancı vardı, fakat bu sancı acı değil, zevk veriyordu.
Hoşuma gitmişe benziyordu.
Sadece biraz,evet biraz.
İkinci bir bardağı istediğimde saçma kahkahalar atıyorduk.
Son derece anlamsız olan kahkahalar.
Ama bunu yapmak hoşumuza gidiyordu ve bizi rahatlatıyordu.
Uzun zamandan beri belkide hiç bu kadar saçmaladığımı hatırlamıyordum. Olabildiğince gülüyor ve saçma dans hareketleri yapıyorduk. Etrafımızdaki herkes bize ayak uydurmuş gibiydi. Onlar da bizim gibiydi.
Müzik yerini bir rock parçasına bıraktığında ikimiz de ayak parmaklarımızın üzerinde zıplamaya başladık, diğer herkes gibi.
Sürekli gülümsüyorduk.
Sürekli ve sürekli.

Saatlerce orada öylece dans ettik, içtik ve biraz da kustuk.
Günün sonunda iki yorgun genç vardı. Tıpkı sıradan insanlar ne yapıyorsa onları yapmıştık.
Ve  salonun bir köşesinde yığılıp kalmıştık.
Gülümsedi tekrardan.  Bende gülümsedim. İkimiz de her an uyuyabilirdik.
"Gülümseyince yüzündeki çizgi kayboluyor." dedi ve ilgiyle yanıma tırmandı.
"Belkide yeteri kadar gülersen kaybolur."  artık gülmeyi bırakmıştı.
Ciddi gibi görünüyordu.
Sırıtarak kafasını geriye doğru ittim.
"Ne saçmalıyorsun sen öyle."
Tekrardan gülümsemeye başladı.
"İnan bana bende bilmiyorum."
"Senin gibi zeki bir kızdan böyle bir geri zekalılığı beklemezdim."
"Benden mi?"
"Evet senden."
"Hadi be ordan."
-⚰️-

4 yeni mesaj.

Leyla:
Pedro, seni özlüyorum.

Leyla:
Hill'in  ölümünden beni sorumlu tutuyorsun, bunun farkındaydım.

Leyla:
İnan bana, benim elimde değildi.

Leyla:
Bir zaman makinem olsa ilk o zamana gider ve Hill'i o lanet arabanın altında kalmaktan kurtarırdım.

Dark Boy | Tamamlandı |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin