BUZ KIRAĞI

BUZ KIRAĞI |13

Kahvaltıdan sonra annemle salonda oturup Müge Anlı izliyorduk. Sonra telefonumun çalmasıyla elimi cebime götürdüm.

~ Kaplan Götü Arıyor ~

Burçak'ı kaydedebileceğim en güzel isimdi. Telefonu açıp "Aliyyoo" dedim. Sonra annem bana garip garip baktı.
Beni kafeye çağırıyordu üçümüz takılacakmışız, çok eğlenecekmişiz. En son yaşadığımız kafe macerasını düşününce gülümsedim, sonra anneme bakıp ciddileştim.

Burçak'ı kapadıktan sonra anneme dışarı çıkacağımı söyledim. O da 'hayır' dedi. Alıştım.
Biraz daha zorladıktan sonra kabul etti.

Ben de odama çıkıp ultra amele bir kıyafet giydim. Sonra ayna da kendimi aşağılayıp üstümü değiştirdim.
Üzerime bol bir tulum giyip ayaklarıma da sandalet geçirdim. Birkaç bileklik takıp saçlarımı yukarıdan sıkıca toplayıp bir iki tutam çıkardım.
Hava çok sıcak olduğu için saçlarımı açık bırakmak istemiyordum. Ağustos ayı çekilmiyordu. Aşağı inip anneme seslendikten sonra evden çıktım.

Kızlarla buluşmak için kafeye geldiğimde biraz etrafa bakındım. Onları görünce oraya doğru ilerledim bir saniye ya bu sahne bana bir yerden tanıdık geliyor.
Bir Aras vakası daha yaşamam umarım.

Kızların masasına geldiğimde oturup

"Ne yiyeceğiz?" Dedim.

"Afra, seni doyurmak neden mümkün değil?"
Diyen Bade'ye
'Bunu sen mi diyorsun?' bakışı atınca sustu. Sonra Burçak konuşmaya başladı.

"Benim çişim geldi." Deyince bende avucumu açıp ona uzattım. Arkadaşlar böyle günler için varlar değil mi ama? Burçak beni umursamayıp Bade'ye kaş göz yaptı. Kaş gözden kasıtım ağzını burnunu yamultarak konuşmaya başladı. N'oluyo ya?

"Badee. Tatlımm. Zeka küpüm. Diyorum ki çişim var. Hadi tuvalete gidelim hadii!"

"Ya kızım pantolonunu ben mi sıyırıcam git yap gel işte."

Bunlarda bir haller vardı ama neyse.

"Lın mıl ıpırısyını gırçıklıştırmımız lızım hıdi." Operasyon mu, ne operasyonu?

"Ne operasyonu Burçak?" Dedim merakla. O da biraz duraksayarak.

"Şey ya... Şey şey... Haa ben Bade'siz tuvalete gidemiyorum ya ondan."

"Mal ya. Durun üçümüz gidelim."dedim. Ama Bade itiraz etti.

"Yooğğkk olmaz. Biz sipariş verdik o yüzden sen burda kal biz hemen gidip geliriz." Deyip hızla uzaklaştılar. Bunlar bir iş çeviriyorlardı ya hadi neyse.

Kızları beklerken birden karşıma biri oturdu. O yöne doğru dönmemle gözlerimi pörtlemem bir oldu. Aras'ın burda ne işi vardı şimdi? Kesin kızların işiydi bu. İyi de buna ne gerek vardı ki?
Hiç hoşlanmazdım böyle şeylerden. Sinirlenmiştim. Ona manasızca bakarken konuşmaya başladı.

"Bir hoş geldin yok mu?" Diyerek sırıttı.

"Hoş gelmedin ve burda ne işin var?" Dediğimde yüzündeki sırıtış büyüdü. Anlamıyorum atar hoşuna mı gidiyordu acaba?

"Kafe işletiyorum diye kendi kafem dışında başka bir kafede oturamayacak mıyım ben?"

Normal şartlarda evet mantıklıydı ama söz konusu Aras olunca yalan söylediği her halinden belliydi. Buna inanmamıştım bunun o da farkındaydı ama bunu pek umursuyormuş gibi bir hali yoktu. Daha çok keyif alıyor gibiydi.