Yirmi birinci bölüme hoş geldiniz, bu bölüm az miktarda klişe içermektedir fakat yazarken hoşlaştığım bir bölüm olur. Zevk ile okumanız dileğiyle bebişler
#myboyulanbeynimçorbaoldukth
20. BÖLÜM SONU
Sürekli karşıma çıktığı doğruydu fakat hoşlantı belirtisi olarak ne yapmıştı ki?
Seni öptü, aptal, demişti iç sesim.
Öhm, düzeltiyorum. Onu öptüğüm için nispet yapmıştı. Bu sayılmazdı.
Yine de öpmüştü, öyle değil mi?
Taehyung kaşlarını çatıp ellerini cebinden çıkarttıktan sonra sinirli sinirli konuşmaya başladı.
"Jungkook Youra'nın senin için görücü usülü randevu hazırladığını duymuştum fakat en azından yaşıtlarınla görüşmen gerekmez mi? O adam nereden baksan senden 10 yaş büyük-"
Dediği sırada aklımı kurcalayan soruyu sorma cüretinde bulundum.
Belki de yüzyıllık cesaretimi kullanmış bulunmaktaydım.
"Taehyung, yoksa sen... Benden mi hoşlanıyorsun?"
21(good choice)
-iyi seçim-
"Taehyung, yoksa sen.. Benden mi hoşlanıyorsun?"
Gözleri şaşkınca açılmıştı, böyle bir tepki veya bu tarz bir soruyla karşılaşmak istemiyor oluşu yüzüne yansırken gözlerini kaçırdı.
Beklentiyle yüzünü incelediğim sırada kısa süre de olsa göz göze gelebilmiştik, bu kısa bakışma bana bir yıl gibi gelmişti nedensizce.
Toprak rengindeki gözlerinde filizlenen dalların her bir ucuna iliştirdiği o tarifi zor duyguyla gözlerimin tam da içine bakmıştı, bu durum tüylerimin diken diken olmasına neden olurken gözlerinden eksik olmayan o tanıdık, sert ve alaycı ifade yerle bir olmuştu sanki, gereksiz ifadelerden arınan gözleri saf bir halde bana çevrilmiş durumdaydı.
Yalan söylerken yakalanan küçük bir çocuk gibi gözlerime baktığı sırasında hafifçe gülümsedim, bu küçük ve sempatik hareketleri onu tamamlıyordu.
"Hoşlanıyorsun, değil mi?"
Sorumu tekrarladığım sırada gözlerini bir daha gözlerime çevirmemek üzere ayırmıştı. Telaşlı bir şekilde yaslandığı duvardan ayırdı sırtını, ellerini dizlerinde gezdirdikten sonra ellerini deri ceketinin ceplerine soktu fevri bir hareketle, suçunu geçiştirmeye çalışan veyahut yalan söylediği belli olmasın diye çabalayan küçük çocuklar gibiydi.
Belki de bu kadar masum düşünmenin anlamı yoktu, sadece rahatsız olmuş olamaz mıydı?
"Eve dikkatli git."
Kısa cümlesinin hemen ardından başını önüne eğmiş, savsak adımlarla ilerlemeye başlamıştı. Olduğum yere çakılı kaldığımda neden böyle bir soruyu ona yönelttiğimi sorguladım iç benliğime, neden?
Neden sordum ki?
Ve hemen ardından dehşete kapılmama yetecek bir soru peyda oldu kirli zihnimde.
Ya benden uzaklaşırsa?
O gün arkasından bakakalmıştım, savsak adımlarını gözden kaybolana kadar izlemiştim. Eve geldiğimde Youra'nın aramalarını geçiştirmek zorunda kalmıştım, o akşam yemek yemeyi bile unutmuştum, ne büyük olay ama?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
V FOR MOONRISE • Kim Taehyung
FanfictionYazar notu: En az Taehyung'un sesi kadar derin bir hikaye. Okuyucu yaş sınırlaması +16 "Öldüğüm gün üç defa doğdum. Biri şeytandı, ikincisi bendim ve üçüncüsü sendin. " BAŞLAMA TARİHİ: 09.08.2020 BİTİŞ TARİHİ: (?) myboykth tarafından yazılmıştır.