2.BÖLÜM🍀🍀

6.6K 218 18
                                    

Multi:Sıraç

Salonda Dilan sanki babasının koltuğuymuş gibi yayılırken , başka bir koltuk yokmuş gibi Dilan'ın üzerine atladım. Dilandan ses çıkmayınca bayılma numarası yaptığını anladım. Bu küçüklükten beri geleneğimizdi. Direkt ayağa kalkıp;"AYILANA GAZOZ DA BAYILANA LİMONN"diyerek kendi
ürettiğim dans figürleri ile oynamaya
başladım. Dilan tabi ki daha fazla dayanamayıp bana eşlik etmeye başladı. En sonunda ikimizde yorulunca kendimizi yere attık.
Dilan o sırada;

"Kızım sabah sabah bu enerji nerden
geliyor. Yoksa yakışıklı kocamı buldun
kardeşi var mı? Söylesene, elti oluruz kız  ne güzel!"

"Ben onu bulmadım o beni buldu."

"Yalnız abim bunu duymasın!"

Haa bir de Dilan'nın abisi vardı Alaz;
küçüklükten beri bana olan bir takım
hisleri var. Ben ve Dilan'a hep korumacı davranır ama ben Alaz'ı
hep ikinci abim gibi gördüm. Aslında
Alaz yakışıklı ve bana karşı gayet kibar. Ama ben Alaz'a hiç o gözle bakmadım, bakamam da. Dilan her
fırsatta bunu dile getirmekten çekin-
miyordu. Amacı yalnızca beni sinir etmek olsa da.

"Yine mi bu konu? Yaa.."

"Seni sinir etmek hoşuma gidiyor."
deyip yanaklarımı mıncırdı. Tabi buna mıncırmak denirse resmen kopardı. Yüzümü ellerinin arasından çekip tam konuşacağım sırada Sıraç abimin hışımla merdivenlerden inip sert bir şekilde kapıyı kapayıp çıktı. O sırada ikimizinde gülen yüzü soldu. Abimin bu halleri ikimizi de oldukça korkuttu Dilan da moralimizi düzeltmek için;

"Çarşıya çıkalım mı ?"dedi.

"Hiç canım istemiyor Dilan yaa."

"Hadi kızım ya kafamız dağılır. Zaten
gidecek başka bir yerde yok. Hadiii lütfen!"

Dilan'nın bu tatlılıklarına daha fazla dayanamayıp kabul ettim. Annemden
zorla da olsa izin aldım. Tabiii söylen-
meden hiç izin verir mi? Bir düşünim;
Hayır izin vermez ve Zeynep Hanım derki; Reşit Ağanın kızının çarşıda ne işi varmış? Kız başımıza ne  geziyormuşuz ve meşur sözümüz "El
ne derr" tabii ben susarmıyım,  hangi El ben tanımıyorum deyip çıktım .Eve
dönüşte bolca azar beni bekliyordu.
Hızlıca yukarıya çıkıp elbisemin üzerine bir kaban geçirip , rengini
henüz çözemediğim yeşilimsi gözlerime kalem çekerek odadan çıktım. Aşağıya indiğimde Dilan çoktan hazırlanmış beni bekliyordu. Dışarıya çıktığımızda şoförümüz Turgut bizi bekliyordu. Turgut 25 yaşında uzun boylu esmer ve yakışıklı bir adamdı.

Tabii dünya ahiret abimdir  kendileri
çünkü bizim çılgın Dilan Turgut'a yanık. Aslında Turgut esmer, Dilan ise
sarışındı ama yine de ben onları birbirlerine yakıştırıyordum. Bu  gidişle çöpçatanlık işine bulaşabilirdim. Turgutta bence boş değil bizim kıza ama amcam ve Alaz'ın korkusundan yaklaşamıyordu. Bu düşüncelerimden,  Dilan'ın kendince etkileyici olan ama bana göre kedi ciyaklamasına benzeyen sesiyle Turgut'a "mersiii"demesiyle sıyrıldım. Arabaya binip yol
boyunca Dilan ile Turgutun aynadan
bakışmalarını izledim. Nihayet çarşıya vardığımızda güzel bir mağazaya girdik. Dilan 'nın seçiciliğinden dolayı bir şey alamadan çıktık. Gezmeye devam ederken takı satan bir tezgahçı gördüm. Dilanı çekiştirip oraya gittim gözüme takılan ilk bilekliği uzandım, gerçekten göz kamaştırıyordu. Tam elimi attığım sırada benim elime göre oldukça büyük bir ele çarptım. Kafamı çevirdiğimde hayatımda gördüğüm en güzel bal rengi gözlerle karşılaştım...
 

Bölüm sonuu!!

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin