18.Bölüm🌿🌿

2.8K 127 15
                                    

Evettt yeni bölümle geldimmmm. O güzel yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen 😊😘!!!!!

Keyifli okumalar!!

Neredeyse yarım saattir yoldaydık. Arkamızda eminim elli arabalık bir konvoy vardı. Demir sırıtarak dikiz aynasından bizi süzdü ve;

"Ya abi her şeyi boşver, siz dehşet yakışmışsınız haa!!" dedi.

Baran, Demir'in aksine oldukça sinirli bir şekilde;

"Kes lan sesini, seninle sonra konuşacağız bu arabanın hâli ne?" dedi. Demirde;

"Ne olmuş abi ya sizi daha aşağısı kesmezdi. Şu güzelliğe bak" diyerek bana göz kırptı. Baran sert bir şekilde;

"Önüne bak lan,  yoksa o gözlerini oyarım!!"

Demirde ağzını görünmez fermuarla kapatıp yola döndü. Baran da benim duyacağım bir şekilde "ben onunla yalnızca cehenneme giderim" dedi. İçten içe bu sözüne çok zoruma gitmişti bende onun duyabileceği bir sesle"ben seninle hiçbir yere gitmem, değil ki cehenneme!"dedim.

Yüzüne bakınca bu lafı beklemediği anlaşılıyordu. Demir, Baran'nın cevap vermesine müsade etmeden;

"Ya dakka bir gol bir abicim, üzeriniz de hâlâ gelinlik damatlık var, kavga etmek için henüz çok erken hem daha balım cicim ayı var bir susun yahuu"
Konuşmamıza izin vermeden gizemli bir sesle"size bir de süprizim var, bayılacaksınız"diyerek devam etti. Baran istifini bozmadan"deneme bile" diye tısladı. Demir sadece kıkırdamakla yetindi. Daha sonra arabadan kulağımın zarını patlatacak
kadar yüksek bir sesle "Ankaranın
Bağları" çalmaya başladı. Baran sinirden elini yumruk yapmıştı.Demir
ise tam aksine çok eğleniyordu.Bağıra
çağıra şarkıya eşlik edip saçma sapan
danslar ediyordu.Baran resmen burnunda soluyordu "Durdur lan şu arabayı" diye bağırdı, pardon kükredi.
Demir irkilip birden arabayı durdu;

"Abi sen in demeden ben inim" dedi, bu sözleri üzerine tekrar güldüm. Demir inince, Baran da öne geçti. Demir yanıma oturup;

"Merhabalar Gelin Hanım!!" ben de ona uyum sağlayıp;"Merhabalar" dedim. Baran dikiz aynasından bize ters bir bakış atıp gaza bastı çok hızlı kullanıyordu. Demire baktığımda koltuğa yapışmıştı sonra koltuktan doğrulup;

"Abi yavaş daha düğün var, korkma gece uzun"dedi imalı bir tonla. Sözlerini duyunca utançtan kafamı koltuğa gömesim geldi. Dayanamayıp Demire bir yumruk geçirdim. Baran da;

" Demir susmazsan seni arabadan atarım"dedi. Ses tonu söylediklerini yapacak doğrultudaydı. Demir tabi ki de susmadı;

"Haaa sen öyle desene yaa, madem başbaşa kalmak istyorsunuz, ben inerim abicim." dedi. Baran bu sözlerden sonra aniden frene yüklendi. Demir hemen;

"Tamam yaa, tamam sustum zaten sohbetinize de doyum olmuyor." dedi ve sonunda sustu. Sustumu demiştim yanılmışım aradan bir dakika geçmeden beni dürtmeye başladı. Çocuk resmen duramıyordu. Baranla nasıl kardeşler anlamıyorum doğrusu. Demir gözlerime dikkatle bakıp;

"Bunlar hangi renk ya , lens mi gözlerin?" diye sordu bende gülümseyip;

"Lens değil ama renklerini bende çözemedim"

Ön taraftan Baran birşey söyleyecek oldu fakat sonra derin bir nefes vererek vazgeçti. Sadece iki dakika sonra aşırı şatafatlı büyük bir konağın  önünde durduk. Demir ve Baran arabadan indi. Demir Barana;

"Abicim ne çeşit bir öküzsün, açsana Gelin Hanım' ın kapısını" dedi. Baran ise sadece ters bir bakış attı. Demirde kapıyı açmıcağına emin olunca,  kendisi yöneldi ama Baran ona fırsat vermeden kapımı açtı. Saçlarıma dikkat ederek arabadan indim. Daha önce sadece birkaç kere topuklu giymiştim bu yüzden indiğimde dengede durmakta zorlandım ve Barandan destek almak zorunda kaldım. O da hızlı bir şekilde belimden kavradı. Beni doğrultup;

"İyi misin?" diye sordu, bende;
"Ne oldu korktun mu?diye sordum. Baran ise yine o ukala tavrıyla;
"  Hayır  sadece  daha  topuklu ayakkabının üzerinde bile yüreyemiyeceğini düşünemedim"dedi
Tam cevap vericektim ki Demir lafa atlayıp;

"Hadi, millet sizi bekliyor daha didişeceğiniz çok zaman var."

Baran kolunu uzatmak yerine elimi tutup konağın avlusuna doğru yürüdü
bu sefer  elimi daha sıkı tutuyordu sanırım düşmemem içindi.. Konağın kapısına girdiğimizde meşalelerden bir yol yapmışlardı. Yere ise kırmızı bir halı sermişlerdi. Konağın avlusu çok büyüktü ve her yere konuklar için şatafatlı masalar konulmuştu. Tam karşımızda ise gelin ve damat masası vardı masa o kadar güzel duruyordu ki... Beyaz tüllerle ve lila rengi çiçeklerle süslenmişti. Biz  tam avlunun ortasına geldiğimizde kesilen alkış sesleri tekrar başladı açıkçası ne yapacağımı bilmiyordum. Baranın bana olan bakışlarından onunda şaşırdığını anlayabiliyordum. Birden "kalp yolu"çalmaya başladı. Müziğin açıldığı yöne doğru bakınca Demirin o pis sırıtışını gördüm. Eminim bahsettigi süpriz buydu. Baran bir şeyler homurdanarak bana döndü ve belimden kavradı. Ben ise hâlâ şaşkındım , ne yapıcağımı bilemiyordum. Hızla kendime gelip kollarımı Baran'nın omuzlarına koydum. Müziğin ritmine ayak uydurmaya çalıştım. Her yerim karıncalanıyordu. Baranla dans ettiğimemi yoksa herkesin bize bakmasından mı bilemedim. Boyum nerdeyde Baran'nın omzuna geliyordu bu da ona kafamı kaldırarak bakmama neden oluyordu. Kafamı kaldırıp baktığımda o da bana bakıyordu. Öylece baktık birbirimize. Gözlerinde tek gördüğüm anlamsız bir bakıştı sanki içinde birşeylerle savaşıyor gibiydi. Bir anda duvağımı aşağıya doğru çekiştirmeye başladı. Bu adamın duvakla derdi neydi anlayamamıştım. Birden kafamda bir rahatlama hissedince tek elimi olmayan duvağıma götürdüm. Duvak bile Barana dayanamamıştı. Ben bunları düşünürken Baran'nın " Ha siktir" dediğini duyabilmiştim. Resmen dans etmeyi bırakmış duvakla uğraşıyorduk. Baran tekrar duvağı kafamı geçirmeye çalışınca geçirme, diyorum çünkü resmen kafamı delmişti. Daha fazla dayanamayıp elinin üzerine elimi koyup yavaşça duvağı elime aldım. O sırada Baran;
"Çabuk tak onu" dedi. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Etrafımızda ki tüm misafirler bize bakıp gülüyorlardı, resmen utancımdan yerin dibine girmiştim. Baran hiç aldırmadan elimi tutup masaya yöneldi. Nikah memuru çoktan gelmişti. Baran öküzü direkt geçip oturmuştu. Ayakta kalmış  onları izliyordum bu gelinlikle nasıl oturacaktım. Neyse ki Demir hemen gelip sandalyemi çekti. Sevimlice teşekkür edip oturdum. Baran'nın sinirden çenesi kasılmıştı ama kesinlikle benden tarafa bakmıyordu. Benimde  oturmamla nikah memuru ilk baştaki klişe konuşmasını yaptıktan sonra artık resmen evliydik. Nikahtan sonra ben ve Baran hariç tüm misafirler eğlenmişti, tabi en çokta Demir eğlenmişti. Ailemden ayrılmak o kadar zor olmuştu ki o yüzden bu faslı kısa tutmuştuk.

Nihayet bu yorucu günden sona ermişti. Misafirler takılarını taktıktan sonra yavaş yavaş dağılmışlardı. İsmini henüz yeni öğrendiğim evde ki çalışanlardan biri olan Zeliha abla beni konakta ki büyük odaya getirmişti. Görünüşe bakılırsa burayı gelin odası olarak hazırlamışlardı. Yatağın tam üzerinde ise sanırım benim için konulmuş kırmızı dantelli mini bir gecelik duruyordu. Peki ben şimdi ne yapacaktım, kaderime boyun  mu eğecektim?

Bölüm Sonu!!

Evet canlar bölümü nasıl buldunuz fikirlerinizi alayımm😘
Sizce Havin ne yapmalı???

Yorum ve votelerinizi bekliyoruz bir sonra ki bölüm de görüşmek üzere....

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin