Yeni bölümle tekrar merhabalar!!
----
"Aşkım ne zaman geleceksin? Çok özledim 💗"
----
Gördüğüm mesaj karşısında ne yapacağımı bilemedim. Sadece ekrana baka kaldım. İçimde tarif edilemez bir hayal kırıklığı vardı. Ne diye bilirdim ki ona göre ben onun hiçbir şeyi değildim. Baran'nın sesiyle daldığım düşüncelerden zorda olsa sıyrıldım;
"Telefonumu alabilir miyim?" diye sordu. Cevap vermeden telefonu uzattım. Ekrana açıp bakmasıyla frene yüklenmesi bir oldu. Gözlerimin yandığını hissediyordum ama ağlamayacaktım asla....
Yutkunarak kendimi toparlamaya çalıştım. Baran derin bir nefes alıp;
"Havin...ben.."
Konuşmasına izin vermeden söze atıldım. Birde açıklamasını dinleyemezdim;
"Açıklama yapmak zorunda değilsin, ben senin hiçbir şeyin değilim!!" deyiverdim. Baran sinirle yüzüme bakıp;
"Sen benim hiçbir şeyim değilsin öylemi?"
"Evet, öyle."
Cevabımdan sonra önüne dönüp bir süre yolu izledi. Ani bir hızla arabayı çalıştırıp gaza yüklendi. Hızlı gittiği için çok geçmeden havalimanına ulaştık. Araba durduğunda onun inmesini beklemeden indim.
Geç kaldığımız için girişe doğru ilerledim. Gelen ayak sesleriyle arkamda olduğunu anladım. Uçak kalmak üzereydi hemen yerime geçtim. Baran hâlâ ayakta dikiliyordu. Yanıma yabancı bir adamın gelip oturmasıyla Baran ateş saçan gözlerini adama dikti. Adam bakışlarından rahatsız olmuş olacak ki;
"Bir şey mi var birader? Ne bakıyorsun?"
"Senin orada ne işin var?"
"Benim yerim olduğu için olabilir mi?"
Baran tavana doğru bakıp derince ofladı. Sonra ise telefonunu çıkarıp bir numarayı tuşladı;
"Senin yaptığın işin içine tükürim ben."
"............."
"Ne demek yoktu?"
".........."
"Tamam kes sesini!" diyerek telefonu kapattı.
Telefonu kapattıktan sonra uzunca yüzüme baktı. Pilotun anonsu ve hosteslerin uyarısıyla gözlerini üzerimden ayırıp yerine geçti.
Uçakla yolculuk her zaman uykumu getirirdi, şuan olduğu gibi. Uçak kalkalı daha 20dk olmuştu ama ben bu kısa süre de kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Gelen anons sesiyle gözlerimi araladım. Garip olan şuydu ki başım birinin omzundaydı. Adamcağızın omzunda uykuya kalmıştım kafamı kaldırıp özür dileyeceğim sırada karşımda adam yerine Baran'ı görmem ile şoka girdim. Ne ara yanıma gelmişti hiçbir fikrim yoktu.
Baran'a şaşkınca bakarken o rahat bir şekilde sırıtıp;
"Neden uyandın, ne güzel uyuyordun?" dedi. Cevap verecektim ama gelen mesajın aklıma gelmesiyle ters bir bakış atıp kafamı cama doğru çevirdim.
★★★★★★★
Uçaktan indiktten sonra sıcak bir duş iyi gelmişti. Üzerimdeki bornozu çıkarmadan yatağa öylece yayıldım. Baran'nın evde olmamasından dolayı rahattım. En son ki diyaloğumuzdan sonra tek kelime konuşmamıştık. Havaalanından iner inmez başka bir yere gitmişti beni de bir şoförüyle onun olduğunu tahmin ettiğim buraya göndermişti.
Evin oldukça lüks olmasının yanında boğaza karşı olan manzarası beni büyülemişti. Aklıma yine gördüğüm mesaj gelmişti, gerçi hiç çıkmıyordu ki...
Acaba mesajı atan sevgilisimiydi. Bende ki de soru arkadaşı olsa aşkım mı derdi. Eminim şuan onun yanına gitmişti. Hasretine dayanamayıp uçaktan iner inmez yanına gitmişti. Düşüncelerim artık beni boğuyordu. Gözlerim dolunca bu sefer tutmak yerine serbest bıraktım. Neden ağladığımı bilmiyordum, sanırım onun gerçekten 'hiçbir şeyi' olmamak canımı yakıyordu.
Kapının hızlıca açılmasıyla o tarafa döndüm gelenin Baran olduğunu anlayınca;
"Çık!" diye bağırdım. Üzerimde ki bornozu tamamen unutmuştum.
Baran eliyle gözünü kapatıp;
"Tamam bağırma! Neden ağlıyorsun?" dedi.
"Sana dışarıya çık dedim!" beni umursamadan;
"Ben de sana soru sordum. Neden ağladığını söyle!"
Cevap vermeden banyoya girip kapıyı kilitledim. Bu sefer banyonun kapısına vurup;
"Havin , aç şu kapıyı!"
"Git başımdan!"
"Kapıyı aç derdin ne konuşalım."
Utanmadan derdin ne diye soruyordu. Cevap vermeyip öylece banyoda bekledim. Odanın kapısının kapanma sesi gelemdiğine göre hâlâ odadan çıkmamıştı. Banyoda ayaklanıp hazırladığım kıyafetleri giydim. Daha fazla burada duramazdım kapıyı usulca açıp banyodan çıktım.
Baran tam kapının önünde dikilmiş bana bakıyordu. Yanından geçip boydan boya uzanan pencerenin yanına oturup manzarayı seyretmeye koyuldum. Çok geçmeden Baran'da geldi ve resmen dibime oturdu. Öylece İstanbulun o eşsiz güzelliğini seyrediyorduk ki Baran'nın telefonu çalmaya başladı. Fakat onun pek umursadığı söylenemezdi. Arayana bile bakmamıştı.
Telefon ısrarla çalmaya devam edince açmak zorunda kaldı;
"Ne var?"
"............."
"Sus lan daha fazla konuşup asabımı bozma !"
"............"
"Lan bana bak seninle sonra konuşacağız."
"............"
"Kes telefonu yengene veriyorum ona anlat"
İlginç konuşmasından sonra telefonu bana uzattı. O an ki şaşkınlıkla telefonu kulağıma dayadım;
"Alo yenge, bir yanlış anlaşılma olmuş yani sen anlamışsın. O mesajı ben attım yanlış anlama sadece şaka."
"Hııı, ben zaten yanlış anlamıştım ki.."
"Ya yenge yeme bizi, neyse benim işim var geceki davette görüşürüz."
"Görüşürüz!"
Telefonu kapatıp Baranla göz göze geldiğimizde utanıp başımı yere eğdim. Ben nasıl böyle düşüne bilmiştim.
Bölüm Sonu!!!
Arkadaşlar yorum ve votenizi bekliyoruz desteklerinizi görmek sizleri yanımızda hisstemek bizim için çok önemli lütfen bu konuda biraz daha duyarlı olalım sizleri seviyoruz şimdilik hoş kalın....
Birde yorum ve vote ile bizi destekleyenlere çok teşekkür ederiz. Bizi çok mutlu ettiniz🤗💗💗🤗🤗💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Teen Fiction********** Bazen tüm sözler tükenmiş. Tüm yollar kapanmış. Tüm ihtimaller tıkanmıştır. İşte o anda içinde iki ses yükselir. Biri "sabret" diğeri "isyan et" der... Hangisine uyacağını kaderin çizer... **********