Zeynep'ten (Havin'nin annesi)
Daha önce hiç bu kadar kötü hissetmemiştim. Oğlum Sıraç nerde belli değil . Kızımı içeride uyuttular. Dayanamıyorum. Ne vardı şu töre olmasaydı, daha kaç cana kıyılacaktı..
Düşüncelerimi Dilan'nın sesi bozdu;"Yenge söyle artık. Neden 2 saat içinde bu hale geldik. O adamlar kimdi Sıraç abim nerede?"
Dilan daha fazla konuşmasın diye sözünü kestim. Anlatacaktım herşeyi;
"Susta anlatıcam. Bizim Kozan Aşiret ile eskiye dayalı bir husumetimiz var."
"Ne husumeti yenge?"
"Kan davası"der demez bizim kızın ağzı bir karış açık kaldı.
"Neeee, nasıl yani?"
"Zaten bu kan davası yadelerimiz (nenelerimiz) zamanın da kalmış. Yıllar önce tarlalar yüzünden kan davası çıktı. En son ki olayda bu kıvılcımı ateşledi."
"En son ki olayda ne yenge anlamıyorum."
"Bölmede anlatıcam. Çok yakın kardeş bildiğim bir dostum vardı. Küçükken beraber oyunlar oynardık. Artık genç kız olmuştuk. İkimiz de aşık olmuştuk, birbirimize aşkımızı anlatırdık.O bana onu gördüğün de nasıl heyecanlığını, ben ise gözlerine bile bakamadığımı... "
Derin bir nefes alıp devam ettim;
"Günlerden bir gün Ayşe yanıma gelip sevdiği adamın kendisini istemeye geleceğini söyledi. Onun adına çok sevinmiştim. İsteme günü evlerimiz bitişik olduğu için hızlıca Ayşelere gittim. Kapının ardından içeriye baktım gördüğüme inanamadım benim sevdiğim canım bildiğim adam Ayşeyi istemeye gelmişti o an dünyam başıma yıkıldı. Oradan ayrılmam lazımdı Ayşe bunu bilirse çok üzülürdü. Kendime gelir gelmez direkt evden ayrıldım. Koşarak, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Sonra arkamdan"DUR" diye bir ses geldi. Arkamı döndüğümde Kürşatı gördüm. Yani sevdiğim adam...neye uğradığımı şaşırdım sonra gelip konuşmaya başladı onun da beni sevdiğini öğrendim. Ama ailesi yüzünden Ayşe ile evlenmek zorundaymış. Öyle de oldu yani Ayşe ile evlendi. O günden sonra kendime bir süre gelemedim ben kendime getiren ise Reşit Amcan dı. Onunla kısa süre içinde evlendik. Zaten sevdiğimi kaybetmiştim. Kim olsa fark etmezdi, Reşit beni sevdiğini biliyordum bu yüzden " üzmez"dedim Öyle de oldu beni hiç üzmedi, onunla evlendiğime bir kez bile pişman olmadım."
Benim anlattıklarım karşısında Dilan şaşkın şaşkın bakıp;
"Yenge resmen Türk filmlerinin bir sezonunu anlattın."
Dilaba cevap verecektim ki Havinimi gördüm, bir eli kolundaydı. Telaşlanıp hemen gül kokulumun yanına gittim.
Canım kızım çok kötü gözüküyordu.Havin'den
Göz kapaklarımı zorlukla araladım. Kendimi çok kötü hissediyordum. Bir kaç saniye kendime gelmeyi bekledim
Oda da benden başka kimse yoktu.
Abime kötü birşey olduğu düşüncesi beni yiyip bitiriyordu. Hemen yattığım yerden kalkmaya çalıştım ama sadece çalışmakla kaldım. Koluma serum bağlamışlardı. Hızlıca kolumu çektim canımı acısı umrumda değildi. Kalbim daha çok acıyordu. Kolumun kanadığını görünce masadan bir peçete alıp koluma bastırdım. Koridorda da bizden kimse yoktu. Endişeyle dışarıya çıktım. Annemle Dilanı bahçede görünce az da olsa rahatladım. Dilan'nın sararan yüzünü görünce hızlıva yanlarına gittim.
Annem beni görünce telaşla yanıma gelip;"Kız sen kafayı mı yedin?Ne işin var burada."
"Abime birşey mi oldu?Lütfen anne ona bir şey olmasın, "diyerek ağlamaya başladım.
"Ağlama delalamın(güzelim). Daha babanlar dan haber gelmedi."
Annemin sözleri üzerine içime az da olsa ferahlık geldi. Annemle konuşurken Dilan araya girip;
"Havin hadi içeriye girelim.Üşütürsün hem kolunda kötü, hemşireler bir baksın."
Annem de Dilana destek çıkınca mecbur kabul ettim. Hemen kaldığım odaya gittik. Yatağa yatıp abimi düşündüm. Yarım saat dinlendikten sonra anneme;
"Anne babamgil neredeyse bizde gidelim.Böyle boş boş oturamıyorum."
"Kızım iyisin değil mi?"
"Abimsiz ne kadar iyi olabilirsem.Ne olur beni abime götürün."
Tam doktorla konuşup hastaneden ayrılacakken Dilan;
"Turgut'a bir bakalım nasıl oldu acaba" dedi.
Canım benim yaa o da bizimle beraber mahvoldu.Dilan'ı kırmamak için ben de;
"Tamam hadi bakalım," dedim.
Dilan Turgut'un odasını biliyor olacak ki eliyle koymuş gibi buldu. Odaya girince Turgut'un uyanık olduğunu gördük. Dilan hemen koşarak yanına gidip elini tuttu. Annemin tepkisini merak ettiğim için yüzüne baktım. Annem herşeyden haberi varmış gibi samimi bir şekilde gülümsüyordu. Dilan;
"İyi misin?"dedi buruk bir sesle.Turgut onu daha fazla üzmek istemeyecek ki;
"İyiyim"deyip, güven vermek amacıyla gülümsedi. Dilan'a Sıraç abimi aramaya gideceğimizi söyledim o da Turgut'un kulağına bir şeyler fısıldadı. Annem ve bende geçmiş olsun dileklerimizi iletip oradan ayrıldık. Hastanenin önünde şoför bizi bekliyordu. Birlikte konağa geçip daha sonra arama çalışmalarına gidecektik. Bu düşünce bile canımı yakıyordu.Neyi bekleyecektik, abimin cansız bedenini mi?
Bölüm Sonu..
Yorum ve votelerinizi bekliyoruz.🤗🤗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Teen Fiction********** Bazen tüm sözler tükenmiş. Tüm yollar kapanmış. Tüm ihtimaller tıkanmıştır. İşte o anda içinde iki ses yükselir. Biri "sabret" diğeri "isyan et" der... Hangisine uyacağını kaderin çizer... **********