26.Bölüm🍀🍀

2.5K 99 6
                                    

Yeni bölümle merhabalar!!

————

Cem'in soğuk olan esprileri sessiz olan yemeğin tadını değiştirmişti. Gerçekten çok sıcak kanlı insanlardı. Kızlardan adı Sena olan Cem'in kız hali gibiydi. Bana Dilan ile Demir'i hatırlatmıştı...

————
Aynaya baktığımda yüzümdeki mutluluğu ben bile görebiliyordum. Bugün Baran'nın bana 'karım' diye hitap etmesi çok farklı hissettirmişti. Sıcak bir duş alıp yorgun bedenimi yatağa bıraktım. Öylece bugün olanları düşündüm. Düşündükçe yüzümdeki şapşal tebessüme engel olamıyordum.

Aniden uyku bastırınca ışıkları kapatıp yorganı kafama çektim. Yarım saat olmuştu ve ben uykum olmasına rağmen hâlâ uyuyamıyordum. Kapının usulca aralanmasıyla tüm dikkatimi oraya verdim. Evde başka biri olmadığı için gelenin Baran olduğunu biliyordum.

Işıkları açmamıştı, ne yaptığını merak ediyordum ama uyanık olduğumu fark etmesini istemediğim için gözlerimi açmadım. Yorganın hafifçe açıp yatağa yerleşti. Yanıma mı yatmıştı o , nasıl olur ya koskoca evde en az dört oda var, uyuyacak burayı mı bulmuştu?

Kalbim deli gibi atıyordu öyle ki Baran duyup uyanık olduğumu anlayabilirdi. Bana o kadar yakındı ki nefesini yüzümde hissedebiliyordum.
Daha fazla dayanamayıp gözlerimi yeni uyanmışçasına usulca açtım. Onu dibimde görünce kendimi geriye atıp;

"Ne yapıyorsun burada sen? dedim.

Karanlıktan dolayı yüz ifadesini tam seçemiyordum. Benim sözlerimden sonra hafifçe kıkırdayıp beni kendine çekerek kafamı göğsüne bastırdı ve;

"Susta yat!" dedi düz bir sesle. Birkaç defa Baran diye seslendim ama cevap  vermedi, biraz sonra uyuduğuna kanaat getirip kollarından kurtulmak istedim sadece istemekle kaldım çünkü o kadar sıkmıştı ki kıpırdayamıyordum. Sonunda yenilip uyumaya çalıştım zaten çok geçmeden uykuya dalmıştım.

Sabah gözlerimi açtığımda yatakta tek olduğumu anladım. Yavaşça doğrulup kendime gelmeye çalıştım. Kafamı çevirdiğimde komidinin üzerindeki telefon dikkatimi çekti. Elime aldığım da telefonun Baran'nın olmadığını fark ettim. Telefona mesaj gelince merakıma yenik düşüp açtım. Mesaj
'Kocacığımdan'dı.

Ne ben az önce kocacığımdan mı dedim ve beni şaşkına çevirecek bir şey daha 'Günaydın' yazıyordu. Bu adam ne yapmaya çalışıyordu. Eğer amacı beni kalpten götürmekse az daha uğraşırsa başaracaktı. Telefonu yerine bırakıp aşağıya indim.

Evde kimsecikler yoktu bir kaç kez 'Baran' diye seslendim ama nafile. Yukarı çıkıp Baran'ı aradım fakat ulaşılamıyordu. Ben şimdi bu koskoca evde ne yapacaktım? Aklıma bir an Dilan geldi, annem İstanbul'da olduğumu söylemiştir, kim bilir bana ulaşamayınca ne kadar merak etmiştir. Ezbere bildiğim numarasını tuşlayıp aradım ama açmadı tekrar denedim ve ikinci çalışta açtı;

"Alo"

"Alo, Dilan ben Havin" der demez Dilan hıçkırıklar arasında;

"Havin sen misin?"

"Benim, benim de ne oldu neden ağlıyorsun?"

"Havin çok kötü şeyler oldu, çok kötü..'

"Ne oldu ağlamadan anlat kuzum birine bir şey mi olsu?"

"Babam....." deyip susunca daha çok endişelendim.

"Amcama mı bir şey oldu konuşsana Dilan!"

"Babam vuruldu Havin.'

"Ne, ne vurulması?"

"Turgut babamı vurdu"

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin