9.BÖLÜM🌿🌿

3.4K 157 7
                                    

Keyifli okumalar..💓💓

   Bu....adam inanmıyorum. Bu adam çarşıdaki bal gözlerin sahibiydi.Ama burada ne işi var?
Tam bal gözlerle göz göze gelmiştik ki
Alaz  hızlıca  önüme  geçip  beni saklamaya çalıştı Alaz'ın yaptığına anlam veremesemde  beni azarlamasıyla;

"Bu halde dışarıda ne işin var?"

"Ne varmış halimde." deyip üzerime baktım. Bakmaz olaydım resmen askılı gecelikle avluya çıkmıştım. Alaz konuşmama izin vermeyip;

"Zaten üzerinde birşey yok!"deyince iyice yerin dibine girdim direkt kendimi savunmaya geçtim;

"Sesleri duyunca aceleyle aşağıya indim, kombin yapıp mı inseydim?"

Gerçekten Alaza sinir olmuştum sanki keyfimden bu halde avluya çıkmıştım.
Alaz da sinirlendiğimi fark etmiş olacak ki konuyu daha fazla uzatmadan üstünde ki hırkayı seri hareketlerle çıkarıp bana giydirdi. Bu sırada babam ve bal gözlü adam hâlâ tartışıyorlardı bu adamın bizim evde ne işi var çözememiştim. Babam çok sinirlenmiş olacak ki sesinin tonunu yükselterek;

"Senin bacın kaybolduysa, benim de oğlum kayboldu. Ben çok  mu mutluyum sanıyorsun? Hem oğlumu kaybettim hem de namusum yerle bir oldu. Aşirette adım çıktı"dedi.

Yok artık! bu adam Rojda ablanın abisimiydi?demek Rojda ablaya bilekliği verende bu adamdı, o an kendimden nefret ettim resmen boş yere günahlarını almıştım. Ben düşüncelere dalmışken bal gözlü adamın sesiyle irkildim. Sesinin tonun da karmakarışık duygular yatıyordu:Öfke, kin, hüzün ve dahası...

'Benim bacımı senin o puşt oğlun kaçırmadımı? Şimdi bana duygu sömürüsü yapma, bacımın namusu yerde kalmayacak. Seni de aşiretini de bitireceğim bunu böyle bil Reşit Ağa!!
Bu da sana Baran Kozan yemini olsun'
dedi.

Ne diyordu bu adam? Lafları kurşun gibi hepimizi delip geçmişti. Duruşu o kadar sertdi ki... Korkmama neden olmuştu, sanki onu izlediğimi bilirmiş gibi bakışları bana kaydı ve o bal gözleriyle öldürecek gibi bakıyordu.
Ben ise korkumdan ne gözümü kaçırabiliyordum ne de cesaret edip gözlerine bakabiliyordum. Arkasına dönüp arabasına doğru ilerledi ve tekerlekleri izi çıkartacak kadar gaza yüklenip gözden kayboldu.

Babam sinirinden âdeta kudurmuştu. Babamın  öfkesinden  her zaman korkmuştum ama bu öfke her zaman ki öfkesine benzemiyordu. Sanki patlamaya hazır bir bomba gibi önümüzden geçip konağa girdi. Amcam da küfürler savurup arkasından gitti. Olayların şokundan çıkabildikten sonra Alazın bana baktığını fark ettim. Hemen hırkasını çıkartıp eline tutuşturdum. Arkamı dönüp içeriye girecekken kolumu kavrayıp kendine çevirdi, o an göz göze geldik çok derin bakıyordu. Kolumu o kadar ürkek tutuyordu ki her an kırılabilecek gibi...
Yumşak bir sesle;

"Havin, az önceki tavrım için özür dilerim. Ben bir an kendime engel olamadım"dedi.

Sesi her an ağlayacakmış gibiydi.
Gözlerinden pişmanlık akıyordu.
Cevap vermediğimi görünce devam etti;

"Hem o piç sana bakarken, sağlıklı düşünemedim."

"Paranoyaklaşma Alaz, adam canının derdindeydi beni mi kesecek? "

Alaz teselli olmuşçasına sustu. Bende bunu fırsat bilip içeriye yöneldim.
Arkamdan baktığının farkındaydım.
Üzerimde ki kıyafetten utanıp, adımlarımı sıklaştırdım. Aceleyle odama çıkıp, yorgun bedenimi gelişi güzel yatağa attım.

Aklıma Alaz'ın söyledikleri geldi, resmen beni kıskanmıştı üstelik bunu belli etmişti. Gün geçtikçe bana olan bakışları daha da derinleşiyordu, bu da beni korkutuyordu. Onun kalbini kırmak en son istediğim şeydi...
Bu yüzden ondan uzaklaşacaktım. Ne olursa olsun benim için çok değerliydi
Alaz'ın kıskançlığı deyince bal gözlü adamı hatırlamıştım. Resmen beni bal gözlerden kıskanmıştı. Oysa ki o gözlerde kin ve nefretten başka duygu yoktu...Bu arada ben bal gözlünün adını da öğrenmiştim.Onu araştırmak fikri içimde büyük bir istek uyandırdı
Telefonumu alıp sosyal medya 'ya  Baran Kozan yazdım. Aslında öyle bir adamın sosyal medya kullanacağını tahmin etmiyordum. Ama karşıma çıkan resimini bal gözlerden tanıdım.
Hemen hesabına girdim vee bingo hesabı gizli değildi buna nedensizce mutlu olmuştum. Kızlarla o kadar çok fotoğrafı vardı ki bir an yanlış hesaba girdim sandım. Ama deniz kenarında şortla bir fotoğrafını görünce Aman Allahım didim. Böyle bir şey olamaz.
Bu ne yakışıklılık resmen kas yığını..
kendimden utanıp Allah sahibine bağışlasın dedim.

Neler düşünüyordum ben böyle...
Babamı tehdit eden adam hakkında nasıl böyle konuşurum?dedim seslice
Birden kapının  açılması ve annemin odama bodoslama dalmasıyla irkildim. Annem;

"Ne konuşuyorsun kız  kendi kendine?"

"Ne konuşacağım be sadece sesli düşünüyordum."

"Sen konuşarak mı düşünüyon? Bir sen vardın seni de kaybettik. Neyse hadi kalk kahvaltıya ne zamandır doğru dürüst birşey yemedin. Baban seni bekliyor. Annemin odadan çıkmasıyla siyah pantolon ve tişörtümü geçirdim. Saçlarımıda ev topuzu yapıp aşağıya indim.. Babam her zaman ki yerinde oturuyordu, çok dalgındı masadaki tabaklara boş boş bakıyordu. Bende babamın yanındaki sandalyeye oturdum. Hızlıca birşeyler atıştırıp babama;

"Baba karakolda sana ne dediler?"diye sordum gerçekten cevabını merak etmiştim. Babam bir an afalladı ama hemen kendini topladı ve;

"Hiç normal bir kaç soru sorup yolladılar"dedi. Annem oradan;

"Şimdi Sıraçımı aramayı bıraktılar mı Reşit Ağam,oğlum nerededir, ölümüdür, sağmıdır"diye sordu.
Babamsa sadece susarak karşılık verdi. Biz konuşurken amcamın arkadan sesi geldi;

"Hayırlı sabahlar Reşit Ağa"

"Buyur ağabeyim sofraya gel" dedi babam, amcam ise;

"Benim iştahım yok, biraz gelde konuşalım."

Babam masadan usulca kalkıp üst kattaki çalışma odasına yöneldi tabi amcamıda alarak.Annemle masada birbirimize baka kaldık. Asiye abla sofrayı toplamaya başlayınca bende ona yardım etmeye başladım. Bahçe kapısından Alaz ve Dilan göründü Alaz;

"Babamlar nerede Havin"diye sordu.

'Üst kattalar, sanırım çalışma odasına çıktılar."

"Tamam, ben gidip babamlara bakıp geleyim."

Alazın sözleriyle Dilan kıkırdamaya başladı. Tabi yaa ben anlamıştım ki Dilan imalı bir şekilde;

"BABAMLAR"dedi.

Alazla ben göz göze gelince, istemeden yanaklarımın kızardığını hissettim.
Alaz da utanmış olmalı ki gözlerini kaçırıp yukarıya çıktı. Utangaçlığımın yerini kızgınlık aldı ve Dilanı azarlamaya başlayıp üzerine çullandım. Birbirimizi biraz hırpaladıktan sonra Dilan;

"Eski günler aklıma geldi" dedi.

Dilan'nın dediği gibi uzun zamandır gülmeyi unutmuştuk. Sevgi patlaması yaşayıp Dilan'a sarıldım, bir süre öyle kaldık , taaa kii Alaz'ın bağırışını işitene kadar, irkilerek birbirimizden ayrıldık. Alaz;

"Hayır amca, böyle bir şeye asla izin vermem"diye kükredi baba ise;

"Başka çaremiz yok Alaz böyle olmak zorunda yoksa namusumuz iki paralık olacak..."

Onları daha rahat duymak için çalışma odasına yöneldik o sırada amcam;

"Alaz sana ne oluyor, sen ne karışıyorsun" dedi.

Amcamın sesinden sonra daha sakin konuşmaya başladılar sesleri duyabilmek için kapıya daha da yanaştım. Babam;

"Ben çok mu istiyorum,  biri kızım diğeri ise yeğenim" Alaz;

"Amca düşmanlarımıza nasıl kanımızdan, canımızdan olanları vereceğiz?" Bu sırada amcam;

"Başka çaremiz yok" deyip konuya tekrar dahil oldu. Duyduklarımın şokuyla kafamı çevirip Dilan'a baktım o da duymuştu herşeyi. İkimizde birbirimize bakakaldık. O sırada kapı açılınca, kapıya fazla yanaştığımız için ikimizde yeri boyladık...

Bölüm sonuu...Yorum ve votelerinizi bekliyoruz 🙂🙂

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin