31.Bölüm🌿🌿

2.8K 99 16
                                    

Yeni bölümle tekrar merhabalar!!
Aslında bölüm atmamam gerekirdi ama vote ve yorum atanları daha fazla bekletmek istemedim. Umarım sizde bu hassasiyeti gösterip emeğimizin karşılığını verirsiniz....

Sizi daha fazla tutmadan keyifli okumalar....

————
      
      Alaz ile sakin bir yerde kahvaltı yaptık. Tabii ben heyecandan hiçbir şey yiyememiştim. Sonra ise Alaz beni sınav yerine bırakıp bekleyeceğini söyledi. Fakat ben eve döndüğümde herkesin uyanık olacağını bildiğimden istemedim.

————

                           ☺☺☺

     
 Sınavım beklediğimden iyi geçmişti, o yüzden az da olsa üzerimde ki stresi atabilmiştim. Fakat şimdi  de  evdekilere ne söyleyeceğimi bilmiyordum, aklıma çarşıda birkaç şey alıp eve öyle geçmek geldi, bu şekilde alışverişten geliyorum diyebilirdim. Hemen gördüğüm ilk mağazaya girip gözüme kestirdiğim birkaç parça kıyafeti aldım. Bir taksi çağırıp konağın yolunu tuttum.

        Konağa geldiğimde etraf gayet sessiz görünüyordu. İçerisi de aynı sessizlikte olması için dua ediyordum ki salona girdiğimde, herkesin hala üzerinde ki gecelikleriyle oturduklarını fark ettim. Beni ilk fark eden Yade Piroz ve Aslı ayağa kalktı. Gözlerim ise pencerenin önünde  ayakta duran Baran’a kaydı. Bana düşmanıymışım gibi bakıyordu, ayaklarıyla tuttuğu ritim ile ne kadar sinirlendiğini anlayabiliyordum. Aklımdan binlerce düşünce geçiyordu, öğrenmişler miydi acaba? Aslı cadısı bana ukalaca bir bakış atıp;

"Hah geldi kaçak gelinimiz" dedi.

Kürşat baba ise ;

"Sen sus Aslı" diye bağırdı, ama Aslı’nın altta kalmaya niyeti yoktu.

"Yalan mı? Sabahın köründe  evli kadın bir adamın arabasına neden biner ki demi."

        O an başımdan kaynar sular aktı, ne yapacaktım ben şimdi ne diyecektim? Görmüş işte. Demir lafa atladı;

"Bir sus anne ya! Belki göründüğü gibi değildir" dedi.

        Demir sınava gireceğimi biliyordu, ama bir şey söylemiyordu. Demir’e çaresizce bir bakış attım. O an Baran;

"Yeter kesin sesinizi"deyip kolumu sıkıca kavradı, o kadar sıkıyordu ki istemsizce acıyla inledim.

"Kes sesini"diye bağırdı bu sefer.

"Baran ben…" demeye kalmadı,

"Kes sesini"  deyip kolumu biraz daha sıktı. Yade Piroz ise;

"Baran oğlum sakin ol, hele bir dinleseydin" dedi.

Baran ise hiç oralı olmayarak beni sertçe, adeta sürükleyerek odaya götürdü. Kapıyı kapatır kapatmaz  kolumdan tutup yatağa savurdu.

"Sakın itiraz edeyim deme, anlat her şeyi!"

O kadar sinirliydi ki ne diyeceğimi nasıl davranacağımı bilemedim.

"Anlat dedim, ne işin vardı sabahın köründe o şerefsizin arabasında!"

"Baran ne olur sakin ol!"

"Ne işin vardı" deyip eline geçen bir vazoyu odada ki aynaya fırlattı. Ayna resmen patlamıştı, odada ki her yere dağılmıştı. Ben yatakta olduğum için zarar görmüyordum ama Baran’ın ayakları çıplaktı ve sinirden yerinde duramıyordu. Canım çok yandı o an, benim yüzümden acı çekiyordu.

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin