6.BÖLÜM🍀🍀

4.2K 184 12
                                    

 Karşımızda ki adamdan duyduğum laflarla resmen küçük dilimi yutmuştum. Nasıl yani Rojda abla ölmüşmüydü? Peki ya abime ne olmuştu daha 5-6 saat önce karşımızdalardı. Hepimiz olayın şokunu yaşarken karşımdaki adam

"Bu iş burada bitmedi"diyip adamlarını  topladı  hızlı  bir  şekilde konaktan  ayrıldılar. Hepimiz olduğumuz yerde öylece durmuştuk annem dahil kimseden ses yoktu. Birbirimizin gözlerine bakacak cesareti bulamıyorduk sanki bakarsak  gerçekleri görücekmiş gibi...

Tam bu sırada burnuma bir traş losyonu kokusu geldi bu kokuyu abim den biliyordum nasıl unutabilirdim ki  şimdiden eksikliğini hissetmiştim. Bir dakika ben az önce traş losyonu mu?dedim. Kafamı kaldırdığım da Alazın kollarında olduğumu fark etmiştim. Hemen  geri  çekildim. Normal  de Alaz'ın babam ve amcamın yanında bana sarılması imkansızdı ama o an herkes jandarmaların ağızların dan çıkan  birkaç  olumlu  cümleyi bekliyordu. Sessizliği bozan babam oldu;

"Hangi nehirde" dedi korkak bir sesle. Ben ise hiçbirşey anlamamıştım.
Ne nehirin den bahsediyorlardı. Komutan babama cevap verdi.
"Fırat Nehri"

Sonunda dayanamayıp;

"Ne nehirinden bahsediyorsunuz siz?"

"Sıraç Bey'in arabasını Fırat nehrinde bulduk."

Komutan sözlerini bitirir bitirmez annemin feryatları kulaklarıma ulaştı sakin kalmalıydım.

"Abimin arabası olduğuna emin misiniz?" Sözlerimden sonra bir asker arabaya  gidip  elinde  bir  poşetle döndü. Komutan bu sırada bana;

"Arabanın içinde bu kimlikleri bulduk. Üstelik plaka da Sıraç Bey'in üzerine."

Bu sözlerden sonrasını hatırlamıyor dum  sanırım bayılmıştım.

                              *****

Yavaş yavaş bilincim açılmaya başladığını , duyulan siren seslerin den anladım. Gözlerimi hafifçe  açtığım  da bir ambulansın içindeydim. En son olanları hatırlamaya  çalıştım. Son yaşadıklarım aklıma geldiğin de yüreğim sızladı.

"Abim, abime birşey oldumu?"diye sorup yattığım yerden kalkmaya çalıştım ama ambulansta bulunan iki hemşireden biri beni yerime tekrar yatırdı, diğeri ise sakinleştirici olduğunu düşündüğüm iğneyi koluma
batırdı. Gerisi karanlıktı oysa ki ben karanlıktan korkardım, hatta küçükken elektirikler kesildiğinde abime sarılıp uyurdum. Şimdi kime sarılacaktım...

DİLAN'DAN
  Ne olup bittiğinin hâlâ farkında değil dim. Havin'nin bayılmasıyla girdiğim şoktan çıktım. Onu hemen annesiyle ambulansa aldılar. Gözlerim endişeyle Turgutu aradı, onu da başka bir ambulansa bindirdiklerini gördüm. Zeynep yengem Havin'nin yanında olduğu için bende Turgutun olduğu ambulansa yöneldim, açıkçası o an babamın ve amcamın ne dediklerini umursamadım bile...

Hemen Turgutun yanına oturdum. Onu acı çekerken görmek canımı çok yakıyordu.İçinde bulunduğum duruma daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. O sırada Turgut bir şeyler mırıldanmaya başladı. Onu daha iyi duyabilmek için biraz yaklaştım. Sağlam olan kolunu kaldırıp göz yaşlarımı sildi. Başka zaman olsa bu temastan sonra heyecan dan bayılabilirdim ama şimdi bu dokunuşa ne kadar ihtiyacım olduğunu anladım. Artık kime üzüleceğimi şaşırmıştım bir yandan Sıraç abinin kayıp olması diğer yandan Turgut ve Havinin durumları aklımı kaçıracaktım.

Bu sırada Turgut verilen ilaçlardan dolayı  bilincini kaybetmişti. Ona ilk defa bu kadar yakından bakabiliyor dum.Elini tuttuğum da o gün yaşadıklarımız aklıma gelmişti. Çarşıdan dönüşte arabadan inerken çocukça bir şey yapmıştım.
Küpemin tekini araba da düşürdüğüm yalanını söylemiştim;

"Turgut küpemin tekini bulamıyorum benim için çok önemliydi arabaya bindiğimde kulağımdaydı , kesin arabada düştü."

"Öylemi.. "diyip arabayı aramaya başladı tabi olmayan küpeyi nasıl bulacaksa?

"Neyse Turgut Havin şimdi sinirlenir.
Üstelik babamgil geç geldiğimi fark ederselerse hiç iyi olmaz ben sana numaramı verim bulursan beni ararsın . Olur mu?"

Turgut bir an neye uğradığını şaşırdı.
Ben hemen telefonu alıp şifresiz olduğu için numaramı kaydetmiştim. Tabi çıkarken küpeyi oturduğum koltuğa atmıştım. Zaten o saatten sonra Turgut tan "küpeni buldum, ne zaman istersen getire bilirim" mesajını almıştım.Bu mesajdan sonra aramızda ki soğukluk biraz da olsa yıkılmıştı hatta bir kaç  kez de mesajlaşmıştık. Ambulansın hızlıca durup kapının açılmasıyla düşüncelerim den sıyrıldım. Turgutu hızlı bir şekilde sedyeyle götürürlerken bir yandan da benim anlamadığın tıbbi terimlerle konuşuyorlardı. Birden Zeynep yengemi kolidorda oturmuş ağlarken gördüm. Koşarak yanına gidip sarıldım. Zavallı yengecim ayakları cam kırıklarından dolayı kanıyordu.
Ama o bunu önemseyecek durum da değildi.

"Yengecim Allah aşkına kendini bu kadar yıpratma.Gel önce ayaklarına baksınlar hem sonra istersen dışarıya çıkıp hava alırız."

Yengemi ikna edip hemen bir hemşire çağırıp yardım istedim.

Bölüm Sonu

Arkadaşlar yorum ve votelerinizi bekliyoruz...🤗🤗

YAZ YAĞMURU Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin