Yeni bölümle merhabalar. Her ne kadar vote ve yorum sayısı az olsa da bölümü voteleyen canların için atmak istedim. Lütfen verilen emeği karşılıksız bırakmayın daha fazla uzatmadan bölüme geçeyim keyifli okumalar!!👈👈👈
☺☺☺
—————
"Sen kaçacağını mı sandın?"dedi. Açıkçası öyle düşünmüştüm ama tabii ki de yalanlayacaktım.
"Ne kaçacağım be sadece Yade Piroz'u bekletmek istemiyorum. Bakışlarıyla inanmadığını belli ederek ;
"Bu seferlik kaç bakalım"dedi. Bende fırsattan istifade hızlıca Baran’ın kollarından kurtulup dolapta bir şeyler arıyormuş gibi yaptım. Arkamdan kıkırtılarını duyabiliyordum. Elime geçen bir hırkayı alıp hızlıca aşağıya indim. Herkes masadaydı çok geçmeden Baran’da gelip masaya oturdu. Kahvaltı boyunca Baran ve babasının iş konuşmalarını dinledik.
—————
Üniversite sınavına çok az bir vakit kalmıştı. Ve ben tam manası ile hazır değildim. Hoş o kadar olayın içinde de çalışmam mümkün değildi. Herkesin gelmesini fırsat bilip yine ders çalışmaya koyulmuştum. Amcamın da taburcu olduğunu öğrenince artık tamamen kafamı derse verebilirdim. Fakat Alaz’ın aldığı kitaplar bitmek üzereydi. Ama Baran Alaz’ın o laflarından sonra beni tekrar dışarıya çıkarır mı o ayrı mesele. Baran’dan da isteyemem , aklıma bir an Alaz’dan istemek geldi yalnız Baran duyarsa bu sefer ikimizi de ciddi ciddi çıkarır vururdu. Bir yandan da çok ihtiyacım vardı, offf hep bir çıkmaz yol. Ben kara kara bunları düşünürken odanın kapısı birden açıldı ve ben telaştan kitapları nereye koyacağımı bilemedim. Gelen Demir’di, ona sinirlenip,
"Senin kapı çalma adetin yok mu yaa?" Diye çıkıştım. O da sırıtarak;
"Yok valla, hem sen ne saklıyorsun niye bu kadar telaşlandın ha"dedi meraklı bir şekilde.
"Hiç ne saklayacağım."
"Yalan söyleme!"
Arkama attığım kitapları göstererek . Resmen yakalanmıştım, ne diyecektim şimdi. Demir’i seviyorum , samimi buluyordum, kimseye bir şey söylemeyeceğini düşünerek pes edip her şeyi anlattım. Benden beklemiyor olacak ki çok şaşırdı.
"Peki neden daha önce söylemedin?"
"Çünkü herkes karşı gelirdi, farkında mısın evliyim ben!"
Demir ise kafa sallamakla yetindi.
"Sakın kimseye söyleyeyim deme."
"Ayıp ediyorsun yenge" dedi. Sadece gülümsedim.
"Vay be Avukat Havin Kozan çok havalı yaa ..."
Demir’in öyle demesiyle içim kıpır kıpır etmişti. Demir’in yanımda olmasından destek alıp ondan kitap istedim. Oda ben ikiletmeden kabul etmişti.
☺☺☺
Üniversite sınavına iki gün kalmıştı. Demir’in getirdiği kitapları neredeyse yarılamıştım,sahi yaa Dilan’da sınava girecekti. Telaştan onu unutmuştum. Hemen Dilan’ı aradım,birkaç çalıştan sonra telefonunu açtı.
"Aloo, Dilan" deyince Dilan’da;
"Efendim Havin" dedi. Sesi hala hüzünlü çıkıyordu.
"Ne yapıyorsun kuzum, daha iyimisin?
"Hiç iyi değilim"
"Öyle deme canım benim, hem sınava iki gün kaldı, kendini toplaman gerek."
"Ne sınavı Havin, girmeyeceğim sınava falan."
Resmen şok olmuştum, benim kardeşim hayallerinden vazgeçmişti. Oysa biz birbirimize söz vermiştik.
"Ne diyorsun Dilan sen?"
"Doğru duydun, bu kafayla sınava giremem, girsem de bir şey yapamam, fazla çalışamadım, biliyorsun."
Aslında çok haklıydı. Ama yine de bu yolda tek kalmak istemiyordum.
"Dilan iyi düşün, bak bu bizim hayalimizdi."
"Lütfen beni anla Havin."
"Seni çok iyi anlıyorum. Ama seneye gireceksin demi?"
"Tabiki de, sence hayalimizden kolay kolay vazgeçer miyim?"
"Geçmezsin" dedim. Dilan sessiz kalınca onu teselli etmek için;
"Ne olur Dilan, üzme kendini, olacağı varmış."
"Öylede ben onu çok sevmiştim Havin…"
TURGUT’TAN
Hayat hiçbir zaman dilediğin gibi gitmiyordu. Bütün planlarını ufacık bir şey mahvediyordu. Bu zamanı gerçekten çok beklemiştim. Onların yaptığını yanlarına bırakmayacaktım, bırakmadım da, ama her şey bitmiş değildi, son hamlemi daha yapmamıştım. İntikamımı alacaktım. Onlar benden annemi almışlardı. Bende onlardan canlarını alacaktım. Ama onlara ölüm hediye olurdu ben nasıl acı çektiysem onlar da acı çekeceklerdi. Çok sevdikleri kızlarından başladım, Dilan, çok saftı. Onu kandırmak kolay olmuştu. Ama onun gözyaşları aklıma geldikçe yaptığımdan pişman oluyordum. Onu bu işe katmamalıydım ama benim onca akıttığım gözyaşı ne olacaktı, kim verecekti hesabını.
O adamı vurduğumda ufacık bir pişmanlık hissetmemiştim. Yaşamasına çok sevinmiştim çünkü ona acıların en büyüğünü yaşatacaktım. Evlat acısı. Ölmek isteyecekti. O aile tıpkı benim gibi acılar içinde kıvranacaktı.
Annemin öldüğü günü dün gibi hatırlıyorum. Daha çocuktum. Babam olacak adam bizi terk edince annem bu konakta işe girmişti. Ve biz artık burada kalmaya başladık. Her şey güzeldi okuluma gidiyordum, bize iyi bakıyorlardı. Ta ki o adamın anneme dokunmaya başladığı güne kadar. Her ne kadar küçük olsam da anlıyordum bir şeyler, zorla anneme sahip olmak istiyordu. Annem ise her seferinde perişan bir halde adeta ölecekmiş gibi ağlıyordu, bağırıyordu, itiyordu ama o şerefsiz zorla anneme sahip olmak istiyordu, en sonunda da oldu. Büyüdükçe anladım annemi her gece ben uyuduğumda gelir başımda ağlardı.
Bir gece yine gelip başımda ağladı, onu teselli etmek istiyordum ama ne diyeceğimi bilmiyordum. Başımda ağlayıp saçımı okşadı ve;
"Özür dilerim oğlum,"dedi.
Hiçbir şey anlamamıştım, sonra da uykuya dalmıştım. Sabah kalktığımda içimde büyük bir sıkıntı vardı. Annemi görmek istiyordum, müştemilatta her yere baktım ama annem yoktu. Tek banyo kalmıştı, banyoya girdiğimde gördüklerime inanamamıştım, annem kendini asmıştı. Öylece gözümün önünde duruyordu. Teni eskisinden daha beyazdı, onu bir an meleğe benzetmiştim. Aceleyle dışarıya çıkıp Bekir denen şerefsizi buldum. Ona olanları söylediğimde beni bir şekerle avutup, annemi iyileştireceğini söyledi. Ama annem iyileşmedi…
Onun yaptığı kötülüğün aynısını yapacaktım ama Dilan’a bu kötülüğü yapamazdım. Onun o masumluğunu bozamazdım. Zaten yapılacak en büyük kötülüğü yapıp onu terk etmiştim.
Bölüm Sonu!!!
Bölümü nasıl buldunuz????
Vote ve yorumlarınızı ısrarla bekliyoruz👈
💖💖💖💖💖💖💖💖💖
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Teen Fiction********** Bazen tüm sözler tükenmiş. Tüm yollar kapanmış. Tüm ihtimaller tıkanmıştır. İşte o anda içinde iki ses yükselir. Biri "sabret" diğeri "isyan et" der... Hangisine uyacağını kaderin çizer... **********