Keyifli Okumalar...
Biz telaşa kapılmışken annem içeriye girdi;
"Ne kaynatıyorsunuz, birazdan misafirler gelecek"dedi.
Beni baştan aşağıya süzdü, gözleri dolmuştu, bana yaklaşıp;
"Güzel kızım keşke herşey kalbine göre olabilseydi, keşke bu evlilik sevdiğin adamla olsaydı ama sen üzülme zamanla birbirinize alışırsınız"
Annem bir anda duygusallıktan çıkıp elbisemi daha detaylı inceledi, gözleri açık omuzlarımı bulunca;
"Kız ben sana demedim mi açık giyinme!!"
Anneme en masum bakışlarımı atıp;
"Üfff anne ya bari kıyafetimi seçmeme izin ver!!"
Sözlerimden sonra Dilan destek vermek amaçlı;
"Aynen yenge, hem çok açık değil ki ayrıca gayet güzel olmuş"dedi.
Annem derin bir nefes alıp odadan çıktı. Biz de fazla oyalanmadan aşağıya indiğimizde ne ara geldiklerini anlamadığım dedemler baş köşede oturuyorlardı.Tahminimce beni dedemden isteyeceklerdi hemen gidip ellerini öptüm. Dedem bana şefkatle bakıyordu, yadem bana dönerek;
" Kaçkemın(kızım) sakın üzülme senin arkanda dağ gibi Viranoğlu aşireti var" deyip omzumu okşadı o sırada kapı çalınınca dedem ve yadem hariç hepimiz ayaklanarak misafirleri ağırlamak için kapıya yöneldik. Asiye abla kapıyı açında en önde sıcacık gülümsemesiyle Yade Piroz göründü hemen ardında ise Aslı cadısı ile sanırım müstakbel kayınbabam!! vardı. En sonda ise iki tane takım elbiseli genç duruyordu. Annemin;
"Hoşgeldiniz buyrun"demesiyle birlikte içeriye girdiler. Tam kapıyı kapatacakken bir el engel oldu. Kapıyı tekrar araladığımda inanmıyorum bu bal gözleri bir yerden hatırlıyorum
gerçi hiç unutmamıştım ki ben öylece dalmışken onun yüzünde alaycı bir ifade oluştu ve;"Beni dikizlemeye devam mı edeceksin yoksa kapının önünden çekilecekmisin."
Ne ne, o ne dedi, kime dedi?ben mi dikizliyorum?
Tabi ben bunları söyleyene kadar annem gelip;"Kızım ne bekliyorsun? çekilsene kapının önünden."
Birden afallayıp geri çekildim. Önden büyük egosu ardından kendi içeriye girdi. Arkadan da bir kaç tane adam ellerinde ki sandıkları içeriye bırakıp çıktılar. Kapıyı kapatıp arkamı döndüğümde sertleşmiş çehresiyle bana bakıyordu ne olduğunu anlayamamıştım. O salona geçince bende beklemeden Dilan'nın yanına mutfağa gittim. Dilan heyecanla;
"Kızım turnayı gözünden vurmuşsun"
"Bir sus Dilan yaa! daha hangisi olduğunu bilmiyoruz."
"Kızım hangisi olursa olsun, hepsi birbirinden taş."
"Ya onu boşverde sana bir şey anlatıcam."
"Ne oldu."
"Hani biz çarşıda ki takıcıda bir çocuk görmüştük yaa."
"Eee"
"İşte o da içerde. Nasıl oldu anlamadım hem bir ara bizim evide basmıştı"
"Ne, ne diyorsun sen ne saçmalıyorsun, bütün bunlar olurken ben neredeydim, hiç birşeyden haberim yok, aşk olsun sende anlatma zaten."
"Kızım benim aklım başımdamıydı o sıralar da."
"Eee ne oldu çatlatmada anlat!!"
Dilana o gün olanların hepsini anlattım. O da ağzı bir karış açık beni dinledi, hemen kendini toparlayıp;
"Kızım o zaman senin kocayı bulduk. Eğer bu adam Rojdanın abisi ise seni ona verecekler."
Aman Allahım bunu hiç düşünmemiştim. Ben onunla nasıl evlenirdim. Adamın bakışlarında bile sadece öfke ve kin vardı!!
"Kızım o şam ağzını hemen açma!!"
Dilan cevap vericekti ki Asiye abla telaşla mutfağa girdi;"Siz hala kahveleri yapmadınız mı? Ne diye oyalanıyorsunuz? Misafirler içeride bekliyor." ben de hemen;
"Hadi Dilan ya amma konuştun" deyip güldüm. Dilan ise;
"Hanımefendi ye bak ya istenen kendisi, kahveleri yapan ben bir de ordan daha konuşuyo."
Dilanın sözlerine ikimizde güldük.
Dilan kahveyle uğraşırken ben de çikolataları yerleştirdim. Kahveleri fincalara koyunca herşey tamamdı. Saçlarımı düzelterek tepsiye alıp salona yöneldim, tabi kendime komutlar vererek;
"Tepsiye bakma! Dümdük git!!Büyüklerden başlayarak kahveleri dağıtmaya başladım. Aslıya geldiğimde bana kötü bir bakış atıp kahvesini aldı. Aslıdan sonra sıra takım elbiselilere gelince sevecen yüzlü bir çocuk bana çapkın bir bakış atıp kahveyi aldı ve;" Teşekkür ederim" dedi bu muydu yani umarım bu da değildir yanındaki adama da kahvesini verince sıra bal gözlü adama yani Baran Kozan'a gelmişti.
Bana baktığını hissedebiliyordum fakat kendimde ona bakacak cesaret bulamıyordum. Aradığım cesaretten biraz bulunca, kafamı kaldırdım, o bal gözlerde saf nefretten başka bir şey göremedim. Bu bakışlara daha fazla katlanamadığımdan kafamı tekrar tepsiye çevirdim ve kalan kişilere hızlıca kahvelerini dağıttım.
Köşede duran sandalyeye oturunca adını bilmediğim kayınbabam konuşmaya başladı;"Kahvelerde geldiğine göre asıl sebebi ziyaretimize gelelim, açık konuşacağım Reşit Ağa çocuklarımızın yediği halt yüzünden burdayız. Töre gereği ya kan dökülecekti ya da berdel olacaktı bize yakışanda bu işi usulünce çözmek."
Bu sözlerin üzerine salonda samimiyetsiz bir kıkırtı duyuldu. Ses hiç kuşkusuz Baran Kozan dan geliyordu. Yüzündeki alaycı ifade bir anda kayboldu ve öfkeli bir şekilde konuşmaya başladı;
"Sizin usulünüz bu mu?" dedi yade Piroz Baranı sakinleştirmek istercesine;
"Baran lavkemın(oğlum) sakin ol!!"
Korktuğum şey başıma gelmişti ben Baran Kozanla evlenecektim. Dilan neden şom ağzını açmıştı ki...
Baran susunca sanırım babası ona sert bir bakış atıp konuşmaya devam etti;"Reşit Ağa sebebi ziyaretimiz belli Allahın emri peygamberin kavliyle kızınızı...."
Laflarını bitirmeden Baran öküzü yine oradan atıldı;
"Bari işinize Alkahı katmayın!! Biz istemedik onlarda verdiler bu kadar uzatmayın"
Benden bir mal gibi bahsetmesi gurumu incitmişti. Daha fazla kalırsam ağlayacaktım. Boşalan bardaklar bahanem olmuştu hemen toparlayıp ordan kaçmak istedim o sırada babam;
"Sen benim kızımın hakkında nasıl böyle konuşursun!! Bizim zorla vericek kızımız yok gerekirse kan dökülsün, ben kızımı kimseye yamamam."
Hızla mutfağa yöneldim göz ucuyla Dilana baktığımda onunda gözleri dolmuştu. Peşimden gelmek için yeltendi ama Sevda yengem sanırım yalnız kalmamı istiyordu o yüzden Dilana engel oldu. Mutfağa girmemle birlikte gözümden bir damla yaş aktı ama ağlamayacaktım hele o gereksiz sözler yüzünden asla ben güçlü olmak zorundaydım en başta abim için sonra ise ailem için...
Hava almak için hızlıca kendimi mutfaktaki bahçe kapısından dışarıya attım. Derin, derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım burada daha fazla kalamayacağım için biraz da olsa sakinleştikten sonra hiç istemesem de tekrar salona yöneldim.
Tam mutfaktan çıkacaktım ki kolumdan çekilmemle neye uğradığımı şaşırdım.Bölüm sonu..🤗🤗
Yorum ve votelerinizi bekliyoruz💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAZ YAĞMURU
Novela Juvenil********** Bazen tüm sözler tükenmiş. Tüm yollar kapanmış. Tüm ihtimaller tıkanmıştır. İşte o anda içinde iki ses yükselir. Biri "sabret" diğeri "isyan et" der... Hangisine uyacağını kaderin çizer... **********