"Harry!"diye bağırdım Ramsey'ı itekleyen Harry'e.
"Arkadaşımı rahat bırak!"
Harry birkaç saniye durakladıktan sonra bana döndü.
"Arkadaşın mı?"
Ona göz devirirken Ramsey'e döndüm.
"Üzgünüm Ramsey. Akşam seni ararım."dedim Harry'ı kolundan tutup sürüklerken.
İkisinin aynı yerde kalması benim için tehlikeliydi.
"Neden benden habersiz-"diye başlayan Harry'nin lafını kestim.
"Neden senden habersiz işemeye gidiyorum?"dedim sinirle suratına bakarken. "İşemeye giderken seni çağırmadığım için üzgünüm."
Harry çarpık gülüşlerinden birini sunarken olabildiği en ciddi şekilde itiraz etti. "Çok kabasın."
Tanrım, hala benimle dalga geçiyordu.
"Gülme."diye uyardım tüm sinirimle.
"Burada arkadaşın olduğunu nerden bilebilirdim. Çocuğun seni rahatsız ettiğini sandım."dedi kendini haklı çıkarmaya çalışırken.
"Ben kendimi savunabilirim Harry."dediğimde bu ona pek ikna edici gelmemişti. Ama öyleydi. Sinirlendiğimde tam on kaplan gücünde oluyordum.
Nihayet masaya geldiğimizde Harry insanlara veda edip bana döndü.
"Sonunda gidiyoruz."dedi iğneleyici bir şekilde.
Ona göz devirmekle yetinip arabaya kadar takip ettim.
Kemerlerimizi bağlayana kadar hiç konuşmamıştık. Sessizliği bozan o oldu.
"Belki de bu saçma bir fikirdi. "
Göz ucuyla ona baktığımda düşündüğüm şeyi söylememesi için yalvarıyordum. Her ne kadar çok sinirli olsam da ona alışmaya başlamıştım.
"Sen iyi vakit geçirmediğine göre bana iyi gelmen o kadar da önemli değil."
Harry ile olan şeylerı bitirmek istemiyordum. Çünkü dışarıdan ne kadar korkunç lanse edilse de Harry'ı tanıdıkça aslında öyle olmadığını görüyordum. Hatta bazen bizim ajanstakilerden bile düşünceli olabiliyordu.
"Harry bugün sana kızdım, evet. Ama hala sana yardım etmek istiyorum. Yapabileceğimden emin değilim ama en azından denemek istiyorum."
Harry gergince kaşlarını kaldırırken devam ettim.
"Sadece benim kastettiğim böyle bir şey değildi. Normal insanların yaptığı risksiz, beynini kullanmana bile gerek olmayan şeylerden bahsediyordum. Yaptığın şeyin tek amacının rahatlamak olduğu. Ama sen ne yaptın? Beni bir kumarhaneye götürdün."
Harry hiç cevap vermeden yolu izlemeye devam etti.
"Bugün orda olmamın hiçbir anlamı yoktu."diye açıkladım.
"Bana şanslı geldin."dedi sakince.
Tanrım, şunu yapma.
"Belki Ramsey'e davranış-"
"Bununla beni suçlayamazsın." dediğinde vücudumu ona döndüm.
"Hayır. Tam olarak da bununla suçlarım."
Harry arabayı ani bir hareketle kenara çekip kemerini çıkardı.
"Benim yerimde kim olsa aynı şeyi yapardı. Ama senin gözünde tam bir canavar olduğum için bu çok yanlış bir şey haline geldi. Çünkü sana kalsa sırf sana dokunduğu için herifi öldürebilirim bile. "Tek solukta söylediği cümlelerden sonra Harry'den boş bakışlarımı çektim.
"Anlamıyorum."diye mırıldandı.
"Ben de."dedim. "Tanımaya başladığım Harry ve görünen Harry o kadar farklı ki kafam karışıyor."
Harry önüne dönüp boş yola bakmaya devam etti. Hava karardığı için gelip geçen arabaların farları dışında pek bir şey görünmüyordu.
"Seninle zaman geçirmek istediğim için öyle söylemiştim."
Söylediği şey üzerine bakakaldım.
"Ne söylemiştin?"
"Bana yardım etmeni bu yüzden istedim."
Endişeyle ona baktığımda açıkladı. "Uyuyamadığım doğru. Ama bunu aşmama yardım edemeyeceğini farkındayım."
Söyleyecek hiçbir şeyim olmadığından sadece onun yüz hatlarını inceliyordum.
"Seninle vakit geçirmek istediğimi söylesem asla kabul etmezdin." dediğinde itiraz ettim.
"Neden kabul etmeyeyim Harry?"diye mırıldandım. Böyle düşüneceğini hiç tahmin etmemiştim.
"Ah, tabi."diye dalga geçti.
Arabayı çalıştırırken ona onunla vakit geçirmekten hoşlandığımı söylemek için dudaklarımı araladım. Ama konuşmayı uzatmamak için açtığı müzik bunu engelledi.
Radyoda çalan şarkı kulaklarımızı doldururken camı açtım. İçeri giren serin havayla biraz olsun rahatlamıştım. Gözlerimi kapayıp yolun bitmesini bekledim.
It would take awhile
To make you smile(Biraz vakit alabilirdi
Seni gülümsetebilmek.)Göz ucuyla Harry'e baktığımda ona ihanet ediyormuş gibi hissettim. Bugün gereksiz agresif davranmıştım ve düşününce onun yaptığı tek şey beni alttan almak olmuştu.
Pişmanlıkla derin bir nefes verirken Harry'nin yola bakmasından faydalanarak onu incelemeye koyuldum.
Yüz hatları her defasında ilk kez görüyormuşum gibi heyecanlanmama neden oluyordu.
Harry hafifçe boğazını temizlediğinde kafamı hızlıca çevirdim.
Eve gidene kadar bu küçük tartışmayı unutturacak, günü güzel bitirecek bir konuşma yapmalıydım. Kafamda deli gibi konu düşünürken çareyi konuya dalmakta bulmuştum.
"Seninle vakit geçirmek isterim." dedim cesaretimi toplayıp. "Sıradan şeyler yaparsak çok iyi vakit geçirebileceğim bir insansın."
Gözlerimi pişmanlıkla kapayıp kendime lanet okudum. Asla doğru kelimeleri biraraya getiremiyordum.
Harry hafifçe gülümserken hiç istifini bozmadan sürmeye devam etti.
Evin önüne geldiğimizde ise arabadan inmek için yeltendim.
Fakat bir saniye içinde bundan vazgeçip Harry'e döndüm.
"Seni tanıyana kadar önyargılı bir insan olduğumu farkedememiştim. Umarım beni affedersin."
Cevabını beklemeden arabadan inip koşar adımlarla apartmanıma girdiğimde yüzümü hafif bir gülümseme kapladı. Evet, günün kesinlikle berbat geçmişti ama bir şey fark etmiştim. Güzel şeyler hissettiğimi.
Şehir efsanelerinin ve klubün canı cehennemeydi. Ben gerçek Harry Styles'dan hoşlanıyordum. Alaycı, inatçı ama sonuna gelene kadar ne olduğunu fark bile edemediğim kadar derin olan Harry Styles'dan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afterlife // hs
FanfictionSeni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.