something in my heart

1.1K 81 28
                                    

"Harry'i kahvaltıya çağırmaya ne dersin?"

Anneme göz devirirken söylendim.
"Ne gerek var?"

Annem elindeki reçeli masaya sertçe koyduğunda irkildim.

"Harry'i daha iyi tanımam gerek. Onu akşam yemeğine çağır."dedi buz gibi bir sesle.

Ona itiraz edemediğim için çareyi telefonumu alıp Harry'e mesaj atmakta bulmuştum.

"Annem seni akşam yemeğine bekliyor :("

Harry'e mesaj atalı saatler olmasına rağmen cevap yoktu.

Bu beni endişelendirmemişti çünkü herkesin bir hayatı vardı ve bunun bilincindeydim.

Ama saçma bir şekilde Harry'i görme ihtiyacı hissediyordum.

Bunun annemin sürekli Harry hakkında sorular sorup onu özlememe yol açması ve akşam yemeğinde nasıl davranması gerektiğini anlatmam gerekmesi gibi nedenleri vardı.

Anneme ajansa gideceğim yalanın uydurup evden çıktım ve bir taksiye bindim.

Taksiden indiğimde en azından öğle saatleri bar ile ilgilenebilirim diye düşündüm.

Çünkü her ne kadar hiç aksatmadan maaşımı alsam da Paul'a pek yardımcı olduğum söylenemezdi. Bunun için kendimi ara ara suçlu hissediyordum. Bu işin çıkmasıyla da daha çok mahçup olmuştum.

Mekana girdiğimde Paul'un yanında yerimi aldım. Harry biraz daha bekleyebilirdi.

"İzinli olduğunu sanıyordum. "dediğinde dudaklarımı birbirine bastırarak mahçup olduğumu belirttim.

"Çok üzgünüm. Zorunda kaldım. "
Dışarıdan Harry ile birlikte olduğum için böyle yaptığım sanılabilirdi. Ama Paul öyle biri değildi ve ona daha fazla açıklama yapmama gerek yoktu.

"Bak ne diyeceğim. Bu saatlere kadar istersen sen gelme. Ben açarım. Akşamları gelmen yeter."

Paul kafasını sallarken itiraz etti.

"Harry buna izin vermez. Ayrıca yeni bir yardımcı alacak."

Yüzüm düşerken sordum.

"Yeni biri mi?"

Paul onaylarken kendimi işe yaramaz hissetmiştim. Beni kovamadığı için başka birini alacak olması can sıkıcıydı. 

"Peki. O zaman bugün yardımcı olayım."

Paul usulca kafasını salladı.

"Harry ne yapıyor?"diye sorduğumda rahatsız kıpırdandı.

"Odasında."

Ona rahatsız tavrının nedenini sormak için yeltendim ama bunu geçen gün konuştuğumuz adam bölmüştü.

Karşılıklı gülümsediğimizde bana nasıl olduğumu sordu.

"Geçen güne göre daha iyiyim."
Hafifçe güldü.

"Sabah da geldim. Yoktun."

Kaşlarını havaya kaldırdım.

"Öyle mi?"hafifçe güldüm.

"Jack alayım."dediğinde bardağına viskisini dökmem ve uzatmam birkaç dakikamı almıştı.

İçkisini verdikten sonra Paul'un yanına yaklaştım.

"Bilmem gereken bir şey mi var?"

Gözlerini kaçırırken derince bir nefes aldım.

Afterlife // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin