"Gitmemeliydim."diye mırıldandım. "Benim yüzümden oldu."
Bütün yaşananların ağırlığını kaldırmak çok zordu.
Gözlerimi her kapattığımda aklıma Paul'un cansız bedeni geliyordu.
Birinin ölümüne sebep olmaktan daha kötü bir şey varsa o da bu kişinin arkadaşınız olmasıydı.
Harry az önce buz dolabından aldığı votkayı diklerken ifadesizdi.
"Senin bir suçun yok Ef."
"Bana defalarca gelmememi söyledin." diye itiraz ettim.
Harry derin bir nefes aldı. Koltuğa uzanırken şişeyi yere bıraktı.
Gözlerini tavana sabitlediğinde konuştu.
"Seninle ilgili değildi. Bunun için vicdan azabı çekmeni istemiyorum. "
Sessizce onu izlerken devam etti.
"Bu olay tahmin edebileceğinden daha karmaşık."
Tepkisini ölçmek için gözlerine bakarken itiraf ettim.
"Eric bana her şeyi anlattı."
Harry'nin çenesi gerildi. Ama bakışlarını duvardan çekmedi.
Eric'in anlattıkları beni ondan uzaklaştırmamıştı. Aksine artık Harry'nin yaptığı çoğu şeyin sebebini anlayabiliyordum.
"İşte şimdi beni tanıyorsun."diye kestirip attı.
Uzun süren sessizliği bozan benim cümlelerim olmuştu.
"Gözlerimi her kapattığımda Paul'u görüyorum."diye mırıldandım. "Sen de o yüzden mi uyuyamıyorsun?"
Harry hafifçe güldü.
"Belki de."
Oturduğum yerden doğrulup Harry'e odaklandım.
''Hiçbir şey senin suçun değil Harry.'' Kelimelerimi beynimde toparlama çalışırken zorlandım. ''Senin yerinde olsam senin gibi olurdum.'' Harry göz ucuyla bana bakarken ifadesizdi.
''Beni o hayata iten bir babam olduğu için kırılırdım.''dedim tüm içtenliğimle. Harry'nin bu konuda konuşmamla ilgili ne tepki vereceğini kestiremediğim halde devam ettim.
''O kadar kırılırdım ki muhtemelen kurtulmak için bile çırpınmazdım.''
Harry gözlerini tekrar duvara sabitlediğinde donuk bir sesle cevap verdi.
''Bana acıma Ef. Ben acınacak biri değilim.''
Beni yanlış anladığı için ona kızmamıştım. Herkesin hasas noktalaları olabilirdi. Ve bu da belli ki Harry'nin hassas noktasıydı.
''Hayalindeki aslında iyi ama karanlığa itilmiş adam imajına zarar vermek istemem ama ondan sonra her şeyi kendim istediğim için yaptım. ''
''Ben iyiliğe inanmıyorum Harry.''dediğimde şaşkın bakışlarını üstüme dikti.
''Siyaha ya da beyaza inanmak aptalca. Bence herkes gri. Bazıları daha koyu o kadar.''
Harry hafifçe gülümsediğinde bunu gizlemeye çalıştı.
''Dün bunu daha iyi anladım.'' Hafifçe boğazımı temizledikten sonra devam ettim.''Ben...Dün ilk defa birinin ölmesini istedim.''
Harry'nin bakışları soğurken anmasıyla tüylerimi ürperten ismi fısıldadı.
''Eric.''
''Ama bunun beni kötü biri yapmadığını biliyorum.''
Bu konuşmadaki tek amacım cümlelerimden bir şeyler çıkarıp kendine eziyet etmeyi bırakmasıydı.
''Bazen sana kötü geldiğimi düşünüyorum.''dediğinde kafamı duvarlara vurmak istedim.
Nasıl olur da her dediğimi tersten anlardı.
''Harry-'' İtiraz etmeye çalıştığımda beni böldü.
''Hadi ama Ef. Dün gözlerinin önünde biri öldü.''
Hatırlattığı şey üzerine duraksadım.
Ölen birini yavaş yavaş unutmak böyle bir şey olmalıydı. Ölümün sandığımdan daha nankör olduğunu anlamak yaşama daha sıkı sarılmam gerektiğini öğretmişti.
Harry az önce kurduğu cümleden pişman olmuş olacak ki yattığı yerden doğrulduç Dudaklarını ıslatırken söyleyecek bir şeyler arıyordu.
Kısa sürede pes etti.
''Bundan bahsediyorum işte.''diye soludu. ''Benim elim dursa dilim durmuyor.''diye yakındığında gülümsedim.
''Ne yapalım. Kendimi şeytandan bir melek sayılır diye avutuyorum ben de.''dediğimde kıkırdadı
Ağır adımlarla yanıma gelip önümde dikilirken başımı kolları arasına aldı. Beni göğsünde bastırdığında kokusuyla doldum.
''Seni hak edecek ne yaptıysam tanrıya o gün için şükretmeliyim.''dediğinde kollarının altından gülümsedim. Ben mi yanlış anlıyordum yoksa Harry Styles romantizm yoluna girmek üzere miydi?
''Tanrıyla aran kötü sanıyordum?''dediğinde güldü.
''Şeytanı da tanrı yarattı diye herhalde . Bir şekilde yollarımız kesişip duruyor.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afterlife // hs
FanfictionSeni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.