drunk

2.1K 119 29
                                    


"Bana yine yalan söylediği halde gidip bizim için bir şeyler yapmaya çalıştım."dedi Harry kelimeleri ağzında yuvarlayarak.

Kaçıncı kadehini içtiğinden emin olmamakla birlikte hala daha fazlası için karşısındaki Paul'a ısrar ediyordu.

Paul bunun Harry için ne kadar iyi olmadığını bilse de emirlerine uymaktan başka bir şansı yoktu.

"Sikeyim aptal gibi yanına gittim."diye bağırdı Harry.

Sarhoş bir Styles hiç çekilmiyor diye düşündü Paul. Daha sonra saate bakıp uykulu gözlerle Harry'e döndü. Normalde yarım saat önce çıkması gerekiyordu ve uykusuzlukla baş etmeye çalışıyordu.

"En başında ona yapmam gerekeni yapmalıydım."dedi Harry parmakları arasında bardağın oynatırken.

Paul kafasını iki yana sallayıp Harry'nin dibinde olan kadehini doldurdu.

"Emin ol buna pişman olurdun Harry."

Harry gözlerini kısıp Paul'a bakarken dediklerini idrak etmeye çalışıyordu.

"Muhtemelen."diye mırıldandı Harry.

Bir türlü Effy'nin onu reddedişini kabullenemiyordu.

Başından beri yalan söyleyen, oyunlar oynayan Effy olmasına rağmen Harry onu bağışlamıştı. Çünkü Harry hata yapmanın ne demek olduğunu biliyordu ve Effy'nin  yaptığı hatalar yüzünden kötü hissetmesine katlanamıyordu. Bu yüzden ona karşı hep affedici olmuştu. 

Harry Effy için verdiği tavizlerden dolayı bugüne kadar hiç kötü hissetmemişti.

Ta ki bugün Effy onun yanında kendini sevmediğini söylene kadar.

Harry'de onunla tanıştığındaki gibi değildi ve bunu hiçbir zaman Effy'nin yüzüne vurmamıştı.

'Belki de bir şeyleri düzeltmeye çalışan insan olmaktan vazgeçmeliyim' diye düşündü Harry. Çünkü artık Effy onun için nankördü.


Sevgisine karşılık vermeyen ve yaptığı hatalardan Harry'ı sorumlu tutan nankör bir insana dönüşmüştü.

"Ondan nefret etmek istiyorum."

Paul acıyan gözlerle Harry'e bakarken Effy'nin Harry'i bu denli delirtebilmesine şaşırdı.

"Sikeyim bunu yapmak ne kadar zor."

"Bence o kadar da değil. Eğer haftanın iki günü bir bahane bulup bütün işi senin üzerine de yıkarsa ondan nefret edebilirsin."

Harry ters bakışlarını Paul'a diktiğinde Paul'un hiç de beklemediğı cümleler dökülmüştü ağzından.

"Bana baktığında garip bir şekilde kalbim yumuşuyor."dedi kaşları çatılırken.

"Kalbin mi?"diye kıkırdadı Paul Harry'nin sarhoşluğundan istifade ederek. Şimdiye kadar Harry'nin bir kalbi olduğunu düşünmüyordu.

"Bekle gerçekten Effy'den bahsettiğimize emin misin?"diye doğrulama gereği hissetti.

Effy çok güzel ya da çok seksi biri değildi. Üstelik tembel ve dürüstlükten hiç de nasibini almamıştı.

Harry'nin ona tapması Paul'un kafasını karıştırıyordu.

Etrafında elde edebileceği mükemmel kadınlar varken gidip Effy'e aşık olmak akıl işi değildi ona göre.

"Biz birbirimizi hakediyoruz."dedi Harry gözleri içkisine sabitlenirken.

"İkimiz de yanlış şeyler yapıyoruz."

Paul Harry'e göz devirirken aklından şuana kadar karmanın Harry'ı hiç bulmadığı geçiyordu. Bütün yaptıkları yanına kalmıştı.

"Birbirinizin cezası olarak görüyorsun."diye toparladı Paul Harry'nin aklından geçenleri.

Gerçekten patronu normal biri değildi. Aşktan anladığı bile suç-ceza ilişkisinden oluşuyordu.

Paul artık eve gitmek  ve bu konu hakkında daha fazla bir şey öğrenmemek istiyordu. Çünkü yarın sabah Harry'nin ne tepki vereceğini ölçemiyordu.

Masaya telefonunu çıkarıp koyduğunda Harry'nin gözleri Paul'un telefonuna sabitlendi.

"Ben lavaboya gidiyorum."dedi Paul telefonunu ardında bırakırken.

Harry'nin ayık ya da sarhoş bir şekilde bu sorunu çözmesi gerekiyordu. Çünkü Harry üzgün olduğunda tek zarar görenin onlarla sınırlı kalmayacağını herkes tahmin edebiliyordu.

Harry telefonla baş başa kaldığında birkaç saniye ilk kez görüyormuşçasına onunla bakıştı.

Parmakları Effy'nin numarasını tuşladığında hafifçe yutkundu.

Sabah sabahın 5'iydi ve muhtemelen Effy beyaz pijamalarıyla 7.rüyasını görüyor olmalıydı.

Telefon bir süre çaldıktan sonra nihayet Effy'nin sesi kulaklarını doldurmuştu.

"Bu saatte aramanın umarım bir açıklaması vardır Paul."dedi en huysuz sesiyle. 

Harry tüm hataların sahibi Effy olduğu halde onun etrafında dönmekten çok sıkılmıştı.

Onu aramasının bir anlamı olmadığını düşündü. Nasıl olsa Effy ona verdiği her şansı elleriyle itiyordu.

Harry telefonu kapatma kararı aldığında tuşa basmak yerine duvara fırlatmayı tercih etmişti.

Malesef ki aklında dolanan Effy'den telefondan kurtulduğu kadar kolay kurtulamayacaktı.

Bar taburesinden kalkıp ceketini işaret parmağına takarak yalpalayan adımlarla mekandan çıktığında yüzüne vuran soğuk havayı içine çekti.



Afterlife // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin