night

2.4K 133 16
                                    

"Merhaba."dedi Ramsey elini boynuna götürüp ensesini ovarken.

"Merhaba?"dedim sorarcasına. Bu saatte eve gelmesinin nedeni Harry'ı görmesinden başka bir şey olamazdı.

"Ef, seninle şu konu hakkında konuşmak istiyorum."dediğinde duyulmaması için sertçe öksürdüm.

"Ah, Ramsey bunu daha sonra konuşsak?"dedim gözlerine umutla bakarken.

Ramsey ikna olmuş görünmüyordu.

"Simon, ona sen ve Harry'i söylemediğimi öğrenirse işsiz kalırım-"

Ramsey'nin sözünü kesen içeriden gelen cam kırığı sesiydi.

Kapıyı biraz daha kapayıp Ramsey'e yaklaştım.

"Şuan hiç de müsait değilim. Bilirsin ya."dediğimde yüzünü aptal bir sırıtış kapladı.

"Ah, tanrım. Üzgünüm Effy, yanlış zamanlama."

Ona sahte gülüşlerimi sunarken merdivenlere yöneldi. Birkaç basamak indikten sonra bana doğru döndü.

"Biliyor musun seni klüpte göremeyince yine o herifle bir yerlere gittiniz sanmıştım."

Küçük sahte bir kahkaha atıp elimle havayı böldüm.

Ramsey arkasına dönerken ben çoktan kapıyı kapatmıştım bile.

Hızla adımlarla içeri girip vazomu kıran ve hiçbir şey olmamış gibi yerine yayılmış beni izleyen Harry'é baktım.

"Ne yaptın sen?"diye carladığımda pek de oralı olmadı.

"Kim gelmiş?"

"Arkadaşım. "diye kestirdim yerdeki cam kırıklarını toplarken.

Büyük parçaları ayırırken nihayet Harry rahatını bozup yanıma gelebilmişti.

Ağır hareketlerle yere çömeldiğinde elimdeki parçayı aldı.

"Bir yerini keseceksin."diye mırıldandı. Parçayı kenara bırakıp diğerlerini ayırırken usulca onu izliyordum.

"Arkadaşın. Geçen geceki çocuk mu?"diye sorduğunda gerildim.

"Gördün mü?"dediğimde çoktan cevabını almıştı zaten.

"Bu saatte haber vermeden kapına geldiğine göre yakın olmalısınız."

Kafamı iki yana sallarken gülme isteğimi bastırdım.

Harry açıkça ağzımdan laf almaya çalışıyordu.

Harry cevabımdan tatmin olmamış olacak ki düşük suratıyla süpürge getirmemi söyledi.

Küçük parçaları süpürdükten sonra koltuğa yayılmış Harry'e döndüm.

Masada yarım kalan kadehimi kavrayıp karşısında yerimi alırken sordum.

"Nerde kalmıştık?"

Harry'nin dudakları yukarı doğru kıvrıldı.

"Tam da lisede Regina George kadar gaddar olup olmadığını soracaktım."dediğinde ona göz devirdim.

"Peki, kabul ediyorum. Belli bir popüleritem vardı."dedim kirpiklerimin altından onu süzerek.
"Ama hiçbir zaman diğerlerine böcek gibi davranmadım."

Harry kafasını iki yana sallarken güldü.

"Bu mümkün değil Ef. Kimse mükemmel bir ergenlik geçirmemiştir."

Ona omuz silkerken sordum.

"Peki sen nasıldın Harry. Bir kötü çocuk mu?"

Harry kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Ben sempatik olan çocuktum."

Ona gülümserken gözlerim ensesine değen kıvırcıklarına takıldı.

"Eminim bunu saçların ve gülüşün sağlamıştır."

Harry kafasını salladı.

"Gülmediğin zamanlarda korkutucu oluyorsun."diye ekledim.

Harry somurtarak bana bakarken ona göz devirdim. O cümleden sonra gülebilirdi de ama o somurtmayı tercih etmişti.

"Peki, sempatik çocuktan şehrin laneti konumuna nasıl geçtin?"diye sorduğumda cevap vermedi.

Bu şuan için hayatımda en merak ettiğim şey olabilirdi.

Harry karmaşık biriydi. Ama karanlık biri olduğuna inanmıyordum. Evet, yanlış şeyler yapıyordu. Ve çoğu yanlış onun doğrusuydu. Ama suçlandığı diğer korkunç şeyler Harry gibi biri için bile fazlaydı.

"Anlatmak istemiyorsun."diye mırıldandım. Harry'ninse sadece kasları havaya kalktı. Bir şey söyleyecek fakat vazgeçmiş gibiydi.

"Güvenmek isterdim."dedi sonunda. "Birine anlatacak kadar güvenmek isterdim."

Ona bana güven demek istedim.
Yanına gidip biçimli ellerine dokunmak ve bana güvenbileceğini çünkü gözlerine baktığımda irislerinden fazlasını gördüğümü söylemek istedim. Ama malesef ki ona bunu söylebilecek bir konumda değildim. Bunun için kendimi suçladım.

"Geçen seneye kadar kimse seni tanımıyordu."diye devam ettim. "Peki ondan önce nasıldın? Hala lisedeki sempatik çocuk mu?"

Harry sorularımdan rahatsız olmuşcasına kımıldanırken aklıma gelen düşünceyle irkildim.

Geçen sene bir şey olmuştu. Harry'ı kötü ününe kavuşturan ve belkide deliksiz uykularını sonlandıran bir şey.

İstemsizce yerimden kalkıp Harry'nin olduğu kanepeye gittim. Ellerim Harry'nin saçlarına uzanırken hareketlerimin beynimin kontrolünde olmadığına eminimdim.

"Bu yüzden mi uyuyamıyorsun Harry. "derken adeta fısıldadım. Harry'nin gözleri dakikalardır izlediği noktadan ayrıldı. Kafasını yan tarafà çevirip beni saçlarıyla başbaşa bıraktı.

Her ne yaşandıysa yüzüme bile bakamıyordu. Harry'nin başa çıkamadığı, belki de onu bulunduğu duruma düşüren şey vicdanıydı.

Ona her ne kadar sarılma isteğim uyansa da bunu bastırdım. İçimde bir korku birikmişti. Harry'nin yaptığı şey ödümü kopartıyordu.

Nihayet kafasını düz çevirdi ve gözlerini yere sabitledi.

"Ben-"

İşaret parmağımı dudaklarının üzerine götürüp susmasını sağladım.

Bilmek istemiyordum. Ondan uzaklaşmamı gerektiren şeyleri duymak istemiyordum. Yaptığı şey yüzünden yeterince acı çekerken duyduktan sonra ona bir de ben kötü hissettirmek istemiyordum.

Bir şeyi ilk defa bu kadar bilmek istemiyordum.

Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapadım.

Ne kötülük yaptığını tahmin bile edemediğim birinin omzunda uyumak istiyordum. Bana huzur veren insan Harry'di. Bu dudaklarımın kıvrılmasına neden oldu.

"Neden gülüyorsun?"diye mırıldandı.

"Sadece huzur bulduğum kişinin sen olması komik geldi."diye itiraf ettim. "Belki de çok pişman olacağım ve bunun farkındayım ama bunu durduramıyorum."

Harry koluyla beni kendine çekerken kanepeye iyice yayılmıştı. Boğuk sesi kulaklarımı doldurdu.

"Belki de."

Afterlife // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin