lost control

836 83 31
                                    


Gözleri bende olan Harry yaptığım işe konsantre olmamı engelliyordu. Her ne kadar benden metrelerce uzakta otursa da dikizlenmek hoşuma gitmiyordu. Normalde asla müşterilerin masasından birine oturmazdı. Ama son iki gündür yaptığı tek şey orada oturup etrafa emirler yağdırmaktı.

Harry ile malum günden sonra zorunda kalmadıkça konuşmamaya çalışıyordum ve bunda başarılı olduğuma da inanıyordum.

Elimdeki bardağı kurularken Elliot karşıma oturup derin bir nefes verdi.

''Teklifini kabul ederek başıma büyük bir bela aldığımın farkındaydım.''

Cümlesi üzerine kaşlarım hafifçe çatıldı.

''Neden bahsediyorsun?''

Bana doğru eğilerek gözleri hala benim üzerimde olan Harry'i işaret etti.

''İki gündür yapmadığım ayak işi kalmadı EF. ''

Ona göz devirdim. Harry artık hayatıma karışmayacağına söz verdiği için Elliot'a fiziksel bir şiddette bulunamıyordu. Bu yüzden bu küçük alçak oyunlarına sığınmıştı. Şaşırmadığım bir şey olduğu için Elliot'ı sakince başımla onayladım.

Elleriyle kolumu sıvazlarken konuşmaya devam etti.

''En azından bütün bunlara değsin istiyorum.''diye mırıldandı.

Dudaklarımız arasında santimetreler olmasaydı bu gürültüde onu asla duyamazdım.

İçimdeki bıkkınlığın yüzüme vurmaması için dua ettim.

''Yarın ne yapıyorsun?''diye sordu beklentiyle.

Derin bir nefes alarak hafifçe geri çekildim.

''Biliyorsun Elliot. Artık kaytaramam. Haftasonu da çalışmam gerekiyor.''diye onu geçiştirirken kolumdaki elliyle beni kendine doğru çekti.

Bedenim ona yaklaşırken yüzünü mutlulukla alakası olmayan bir gülümseme sardı.

''Aramızda bir şey olmayacağının farkındayım.''dediği üzerine hafifçe gözlerim kısıldı. Oysa yüzündeki sahte gülümsemeyi hala koruyordu. ''Ama en azından Harry'nin aptal isteklerinin acısını çıkarabileceğim tek anı bozma.''

Cümlesi üzerine gülümsedim. Harry onu ne kadar çıldırtmışsa onu benimle cezalandırmak istiyordu. Tıpkı benim de bu amaç uğruna onu kullandığım gibi.

O an Elliot'ın suratıma yaklaşan dudakları benimkilerle buluştuğunda düşündüğüm tek şey onunla ne kadar benzediğimizdi.

İkimiz de bir konuda Harry'i pişman etmek istiyorduk ve bunun için birbirimizi kullanıyorduk. İkimiz de acınası haldeydik.

Dudaklarını benimkilerden ayrıldığında gözlerim az ileride deri koltuğa yayılmış Harry'nin gözleriyle buluştu. Fakat bu sadece birkaç saniye sürmüştü. Gözlerimizin buluştuğu o çok kısıtlı an bana ne kadar sinirli ve kırgın olduğunu göstermişti bile. Pişman değildim çünkü bu sefer empati kuramayacak kadar kızgındım.

Elliot keyifle birkaç saniyeliğine Harry'e bakıp oturduğu yere yayılırken ona göz devirdim.

Yükselen müzik sesi yavaş yavaş başımda bir ağrıya neden olmuştu bile. Gözlerimi hafifçe kapayıp dinlendirmeye çalıştım. Bu lanet müzik her gün beynime işliyordu. Başka bir iş bulduğum ilk gün buradan koşarak kaçacaktım.

Gözlerimi açtığımda karşılaştığım manzara kalbimde hala küçük bir heyecana neden olduğu için kendimden biraz daha nefret ettim. Harry anlamsız bakışlarını üzerimde tutarken sordu.

''İyi misin?''

Onu kafamı sallayarak onayladım.

Bakışları benden tiksiniyor ya da bana karşı çok kızgın gibiydi. İkisini ayırt edememek can yakıcıydı.

Yan tarafında oturan Elliot'a dönüp buz gibi bir sesle sordu.

''Hala burda ne arıyorsun?''

Elliot elindeki bardağı sallayarak cevap verdi.

''İçkim bitmedi.''

Harry sahte bir kahkaha attıktan hemen sonra gerilen çenesiyle ona yaklaştı.

''Eric'İn sana içki içmen ya da benim olanları çalmaya çalışman için para vermediğine eminim.''

Sahte kahkaha atma sırası benimdi.

''Emin misin?''diye sordum imalı bir şekilde geçmişi hatırlatarak.

Harry sertçe yutkunurken bana bakmadı bile.

''Burda benim kurallarım geçer. Siktir git Elliot.''

Elliot cevap vermek için dudaklarını araladığında onu durduran şeyin içinde bulunduğumuz sınırlarda olan Harry'nin sonsuz özgürlüğü olduğunu farkındaydım. Elindeki bardağı sertçe bırakıp oturduğu yerden kalktı Elliot.

Gözleri hala Harry'ninkilere takılıydı. Bizden uzaklaştığında derin bir nefes aldım.

''Zorbasın.''diye mırıldandığımda Harry kafasını nihayet bana çevirmeye tenezzül etmişti.

''Dediğim kelime yüzünden böyle yapıyorsan buna bir son ver Ef.''

Yüzüme sahte bir gülümseme takındım.

''Öyle demek istemediğimi biliyorsun.''

''Artık söylediklerini o kadar ciddiye almıyorum Harry. Elliot'a kötü davranmayı de kes. İlişkimiz bitti ve gidip kiminle istersem olurum.''

Harry boş bakışlarını üzerimde tutmaya devam ediyordu. Gözleri üzgün olduğundan mı yoksa yorgunluktan mı böyle bakıyor kestirmek zordu.

''Beni böyle cezalandırma.''

Kafamı birkaç saniyeliğine direk dans yapan kıza dönüp tekrar Harry'e çevirdim.

''Bu sefer seninle ilgili değil Harry. Bu seferki tamamen benimle ilgili. Sen de gidip kimi sikmek istiyorsan yapabilirsin. Çünkü benimle ilgili olduğunu düşünmeyeceğim.''

Harry sinirle kafasını sallarken etrafı inceledi.

''O herife hiçbir şey hissetmediğini biliyorum.''

Aptal değilse zaten bilmesi gerekirdi.

Gözleri az önce baktığım kıza doğru gittiğinde oturduğu yerden kalktı.

''Ama bu tamamen seninle ilgili olacak Ef.''

Kıza doğru yürürken kalbimde feci bir ağırlık hissetmiştim.

Nasıl olurda haklı ya da haksız acıyı bu denli hisseden tek taraf ben olabiliyordum?

Harry'nin kıza doğru attığın her adım başımda bir ağrıya neden olurken onları görmemek için arkamı döndüm. Belki de sadece dolan gözlerimi saklamak için.

Afterlife // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin