Sabahın köründe ofise gidip Simon'a yalvarmam hiçbir şeyi değiştirmemişti. Konuşmanın sonunu 'ya istifa ya klüp' diye bitirdiğinde yenik düşüp akşam için iyi bir uyku almak için eve gelmiştim.
Yaklaşık birkaç dakikadır da uyumaktan uyuşmuş beynimle birlikte transa geçmiş gibi buzdolabının içine bakıyordum.
Bir şeyler atıştırıp gitsem iyi olacaktı. Çünkü geç kalıp dikkat çekmek istemiyordum.
Kafamı iki yana sallayıp kendime gelmeye çalıştıktan sonra bir şeyler yemeğe hazır olmadığımı anlayıp odama yöneldim.
Küçüklüğümden beri uyandıktan yaklaşık 1.30 saat sonra kadar bir şey yiyemezdim. Masada oturmak benim için hep zaman kaybı olmuştu.
Dolabımda elime geçen ilk şeyi üzerime geçirirken dün geceki rezilliğim aklımdan geçti.
Tanrım, kendimi ifade edemeyecek kadar şaşkındım ve tam bir aptal gibi davranıştım. Kendime daha soğukkanlı olacağıma dair söz verdim.
Evden çıkmadan önce çağırdığım taksi apartmanın önünde bekliyordu.
Hızlı adımlarla taksiye bindikten beş on dakika sonra tekrar klüpteydim.Geçen gece tanıştığım barmen bana dünkinden daha sıcak bir gülümseme yollayarak selam verdi.
Aynı şekilde ona karşılık verdiğimde masanın üzerindeki içkileri gösterip arka taraflardaki masalardan birini işaret etti.
Hafifçe kafamı sallayıp içkileri alırken insanların bütün gün buraya gelmek için mi beklediklerini merak ettim. Çünkü şimdiden oldukça kalabalıktı.
Dean'ın işaret ettiği masaya gidip içkiyi koltuklara yayılmış karşısında dans eden kadınları izleyen adımın önüne bırakırken ona doğru eğilmemi işaret etti.
Hafifçe yaklaştığımda sahnedeki uzun sarışın kızı göstererek mırıldandı.
"Onu bana gönder."
Skıtır, neden kimse bana burada tam olarak ne halt yediğimi anlatmıyordu?
Nasıl yapacağımdan en ufak bir fikrim bile olmadığı halde kafamı sallayarak onu onayladım.
Koşar adımlarla Dean'in yanına gittim.
"Şuradaki adam."diye bağırdım müziğin sesini bastırmaya çalışırken.
"Dans eden kızlardan birini yanına çağırıyor."dediğimde Dean hala bardakları silmeye devam ediyordu."Git ve hallet o zaman."
"Üzgünüm ama daha önce hiç pezevenklik yapmadım. Nasıl halledeceğimi bilmiyorum" diye çıktığımda Dean'in gözleri yan tarafıma takıldı.
Hafifçe baktığı yere döndüğümde az önce hiç de dikkatimi çekmeyen silüetin Styles olduğunu fark ettim.
Evet, karşılaşmalarımız hiç de hoş olmuyordu. Şimdi de dolaylı yoldan ona pezevenk demiştim.
İçkisini kenara bırakıp yavaşça oturduğu yerden kalktığında herhangi ters bir tepkisi için söyleyecek cümle düşünüyordum. Dün gece olduğu gibi boş boş bakmak istemiyordum.
Harry bana bakarken birden ciddi suratı yok oldu ve güçlü bir kahkaha patlattı.
"Doğru söylüyor Dean, ona nasıl pezevenklik yapılacağını öğret."dediğinde biraz daha rahatlamıştım. "Umarım anlama kabiliyeti de göğüsleri kadar cezbedicidir."
Yanaklarımın kızardığını hissettiğimde Dean'ın gözleri Harry ve benim üzerinde gidip geliyordu.
Muhtemelen benim bir sürtük olduğumu düşünüyordu ki nedenini anlayamadığım bir şekilde ben de kendimi en az o kadar kötü hissediyordum.
Harry Styles yine beyninden geçen ilk cümleleri dile getirip karşısındakini umursamadan hayatına dönerken -içkisinden yudumluyor- hafifçe boğazımı temizledim.
Bu sefer malesef susmayacaktım. Onun için hiçbir şey ifade etmeyen bir an tüm gece utançtan yastığımı kemirmeme sebep olmuştu ve onun bu konudaki şakasını tiye alamayacak kadar sinirliydim."Bana bir özür borçluyken bu konuyu şaka malzemesi haline getirmeniz ne kadar iğrenç."
Harry'nin tek kaşı yavaşça havaya kalkerken bana döndü.
"Özür mü?" Söylediğim komik bir şeymiş gibi kıkırdayıp göz devirimesi sinirlerimi daha da bozmuştu.
"Evet. Basit bir özür. İnsanlar böyle yapar."
Harry ciddi olduğumu yeni kabullenmişçesine sonunda tam olarak yüzüme bakarken devam ettim.
"Pezevenklik yapmayı bilmediğim ve üzerimi çıkarırken odaya girdiğin için benim mi özür dilemem gerekiyordu yoksa?"
Boş bakışlarını birkaç saniye üzerimde tuttuktan sonra bileğimden hafifçe kavrayıp Dean'a bir şey işaret etti.
Dean arkasındaki kutudan bir anahtar çıkarıp uzattıktan sonra Harry aceleyle anahtari alıp beni az önceki adamın yanına götürdü. Bileğimi bıraktığında elime anahtarı sıkıştırmıştı.
Dans eden kızlara göz gezdirdi ve daha sonra bana döndü.
"Hangisi?"
Şaşkına dönmüş bir şekilde kızı işaret ettiğimde Harry'nin bir hareketiyle kız yanımıza gelmişti bile.
Gözleriyle elimdeki anahtari göstererek kıza vermemi söyledi.
Sarışın elimden anahtarı alıp adamı yerinden kaldırırken klüpteki o kadar odanın ne işe yaradığı kafa şimdi dank etmişti.
"İşte seni bir özürden kurtardım."
Kulağıma eğilmiş mırıldanan Harry'nin boğuk sesi kalbimin hızlanmasına neden olurken devam etti.
"Artık nasıl yapacağını biliyorsun. Ama diğer konu hakkında nasıl özür dileyeceğini merak ediyorum."
Boynuma temas eden dudakları benden uzaklaştığında birkaç adım geri çekildim.
O ise çoktan kalabalığa karışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afterlife // hs
FanfictionSeni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.