"Saatin kaç olduğunu farkında mısın Harry?"diye sordum gözlerimi açık bırakmakta zorlanarak.
Harry kapının önünde dikilirken istenmeyen misafir olmaktan hiç rahatsız görünmez bir şekilde sırıtıyordu.
"Saat 11. Bence sen farkında değilsin."dediğinde elindeki poşeti sallayarak içeri girdi.
Kapıyı kapatıp arkasından yürürken açıkladım.
"Ya da sen bir gece kulübünde çalıştığımızı farkında değilsin. Bizim için saat 11 sabahın 4 ü gibi bir şey."
Harry koltuğa çoktan yayılmıştı bile. Dediklerim onun pek umrunda görünmüyordu.
Omuz silerken elindeki poşetten bir kurabiye paketi çıkardı.
Bana uzattığında içinden bir tane aldım.
"Bazılarımızın senin aksine uykuya ihtiyacı var."
Harry ağzına bir tane kurabiye atarken mırıldandı.
"Emin ol benim de var."
Harry'nin yanına oturup elini tuttuğumda yavaşça gözlerini kapadı.
Etraftaki sessizliği bozan telefonumun zil sesiydi. Arayanın Destiny olduğunu gördüğümde vücudum gerildi. Onunla son konuşmamız pek güzel bitmemişti.
Şuanki huzurumun bozulmasını istemiyordum. Telefonu sessize alıp kenara koyduktan sadece birkaç dakika sonra Destiny'den mesaj gelmişti.
"Yaşananlar için çok üzgünüm. Umarım seninle bütün bunları tekrar konuşma fırsatımız olur."
"Ve belki bu gece vereceğim küçük parti bunun için güzel bir fırsattır?"
"Lütfen gel Effy. Benim için hep iyi bir arkadaş oldun."
Destiny'nin yazdıkları okurken hafifçe gülümsedim. Bir an kendimi tartıştığımız gece gittikten sonra neler olup bittiğini ona anlattığımı hayal ederken buldum kendimi.
Asla kinci bir insan olamamam beni gelecekte yiyeceğim küçük darbelere hazırlıyordu.
Ama şuan iyi bir arkadaştan başka ihtiyacım olan hiçbir şey yoktu.
Bu yüzden partiye gitme kararını çoktan vermiştim.
Destiny'e kesinlikle yaptığı şey için hesap soracaktım ama şuan ihtiyacım olan tek şey ona inanmaktı.
"Bugünü daha güzel bir hale getirebilecek bir şey biliyorum." dediğimde Harry hafifçe gözlerini açtı.
Dudakları kıvrılırken bedenini bana döndü.
Heyecanla dudaklarımdan çıkacak kelimeleri beklerken devam ettim.
"Alışveriş."
Harry umutsuzca kafasını diğer tarafa çevirdiğinde gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
"Aa. Tabi Harry Styles bu fikirden hoşlanmayabilir."dedim ses tonumu düşürmeye çalışarak.
Harry dudaklarına zoraki bir gülümseme oturturken itiraz etti.
"Hayır. Seninle olmak yetecek."
Sırıtırken eğildim ve yanağına bir öpücük kondurdum.
Koşuşturarak odama doğru gittim ve üzerim salaş bir şeyler giydim.
Döndüğümde Harry kurabiyelerinin çoğunu midesine indirmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afterlife // hs
FanfictionSeni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.