truth

2K 112 38
                                    


"Burayı bana bırak."dedi Paul kırık camlara ve dökülmüş içkilere bakarken.

Kafamı iki yana sallayarak itiraz ettim.

"Hayır. Ben hallederim."

Paul alakası olamayan konularla yeterince uğraşmıştı ve Harry'nın gereksiz aşağılamalarına katlanmak zorunda kalmıştı zaten. Hem de bütün bunlar benimle sadece arkadaş olduğu için başına gelmişti.

Arkadaşlığına karşılık ona yaşattıklarım için büyük bir özür borçluydum.

"Birazdan temizlikçiler gelecek onları bekle."dediğinde elimdeki süpürgeyi kenara bıraktım.

Harry bütün dengemi bozmuştu. Yine.

"Şimdi ne yapacaksın?"diye soran Paul'a döndüm. "Yapmadığını söylüyor."

"Bilmiyorum Paul."diye mırıldandım.

"Ona inanmıyor musun?"

"İnanıyorum. Ama bu tavırları beni düşünmeye itiyor."dedim sıkıntıyla iç çekerken. "Kırıp dökmesi, aklına geleni hiç düşünmeden söylemesi, hepsinin yanına kalacağından bu kadar emin olması... Çok sinir bozucu."

Paul kolumu sıvazlarken etrafı inceledim.

"Harry böyle biri değildir."

Ona garip bir şekilde baktığımda kıkırdadı.

Az önce Harry'den dayak yemediği kalmıştı ve hala onu savunursa düşüp bayılabilirdim.

"Bak. Karakteriniz ne kadar uyar bilmiyorum ama sen hep Harry'nin kontrolünü kaybetmiş hallerine denk geliyorsun."

Kaşlarımı kaldırıp devam etmesini bekledim. Ondan bu açıklamayı beklemiyordum.

"Harry'nin daha önceki ilişkilerini de biliyorum. Kıskançlık hiçbir zaman sorun olmadı. Sanırım onun kızdığı şey ona olan uzaklığın."

"Üzgünüm ama bütün bunlardan bile güzel şeyler çıkarmaya çalışamayacağım."diye araya girdim.

"Dün sabah karşı Harry buraya geldi."dediğinde tüm dikkatimi çekmeyi başarmıştı.

"Bunu söylemem ne kadar doğru bilmiyorum ama sarhoş oldu. İnsanlar yalnızca sarhoşken dürüsttür bilirsin."dediğinde hafifçe kafamı salladım.

"Senin herkese ondan daha yakın olduğun hakkında bir şeyler zırvaladı başlarda."

"Hadi ama hayatımda kaç kişi var ki!"diye itiraz ettim.

Paul omuz silkerek işine döndüğünde yanaklarını şişirdim.

"Başka ne konuştunuz?"derken Paul'un ağzından laf almaya çalışıyordum.

"O kadar. Sonra sızdı."dediğinde göz devirdim.

Sızamayacağını biliyordum.

Paul'un ağzından laf almak çok zordu.

Birkaç dakika sonra Harry odasından çıktığında kulübün çıkış kapısına doğru yürüdü. Dışarı çıkmadan önce göz göze geldiğimizde yaptığım tek şey gözlerimi kaçırmak oldu.

Harry

Dışarıda rüzgar yüzüme vururken kulübün duvarına yaslanıp derin bir nefes aldım.

Cebimdeki sigarayı çıkarıp dudaklarıma götürdüğümde az önce yaşadığım küçük çaplı sinir krizi için kendime küfür ettim.

Effy ve Dean'ın arasında bir şey olmadığına adım gibi emin olduğum halde yaptığım kontrolsüz şeyler yüzünden muhtelemen Effy benden bir adım daha uzaklaşmıştı.

Birkaç dakika sonra aklıma gelen Fiona engeli ile dudaklarımdan akan küfüre engel olamadım.

"Sikeyim."

Cebimden telefonu çıkarıp Fiona'nın numarasını çevirdiğimde birkaç çalış sonra açtı.

"Hemen söylesen iyi edersin çünkü-"

"On dakikaya kulüpte ol."

Telefonu kapattığımda tekrar aramaması yolda olduğunun göstergesiydi.

Yaklaşık on beş dakika sonra Fiona arabasından inip yanıma doğru yürürken ben 4. sigaramı içiyordum. Bunun tek nedeni kendimi sakinleştirecek küçük şeyler aramamdı.

"Ne oldu Harry ?"diye sordu Fiona telaşla.

Sigaramı yere atıp Fiona'ya döndüm.

"Şimdi gidiyoruz ve Effy'e dün gece yanına gelmediğimi söylüyorsun."

Fiona sahte bir kahkaha atarken derin bir nefes verdim.

"Bunun için miydi yani? Gerçekten bir şey oldu sandım Harry."

Kolundan hafifçe tutup onu kapıya yönlendirdiğimde ellerimden kurtuldu.

"Bunu yapmam için bir neden söyle. "

Cümlesi üzerine gram şaşırmayarak sabırla cevapladım.

"Çünkü yapmaman için bir nedenin yok."

Fiona stresle ayağını ritmik bir şekilde yere vururken boş boş suratıma bakmaya devam ediyordu.

O hala aynıydı. Şımarık ve bencil.

"Ya varsa?"diye sorduğunda benimkilere kenetlediği gözleri onu ikna etmenin uzun süreceğini gösteriyordu.

Bana yaklaşırken huzursuzca kıpırdandım.

"Nedenimi görmeyecek kadar uykulu olamazsın Styles"

"Eskileri deşmenin bir anlamı yok Fiona. Biz o gece hiçbir şey yaşamadık. "

Fiona sertçe yutkundu.

"Pekala. Öyle olsun."dedi benden birkaç adım uzaklaşırken.

"Sadece merak ediyorum Harry."dedi dolmaya başlayan gözlerini benden kaçırırken. "O, her şeyi biliyor mu? "

Cevabım sessizlik olduğunda devam etti.

"Her şeye rağmen tıpkı benim gibi yanında mı yoksa incecik bir ip üzerinde misiniz?"

Yutkunma sırası bendeydi.

Fiona kafasını iki yana sallarken itiraz etti.

"Kafana dank ettiğinde çok mu geç olsun istiyorsun aptal."dedi akmaya başlayan göz yaşlarını silerken.

"Kendini anlatabileceğin tek kişi benim. Seni asla anlamayacak en küçük hatanda kaçıp giden küçük bir kız çocuğuyla ne kadar devam edebilirsin ki?" dediğinde kafamı iki yana salladım.

Effy, beni anlardı.
Eğer anlatabilseydim.
Eğer izin verseydi.

"Yorulacaksın Harry."dediğinde sinirle kafamı başka yöne çevirdim.

Onunla tanıştığımdan beri Fiona'nın benim sinirlerimi bozmak için yaratıldığını düşünmekte çok haklıydım.

"Onunlayken tek başıma bile hissedebilirim Fi. Bu hiç sorun değil."diye mırıldandım. "Ama seni istemiyorum."

"Benden tiksiniyorsun."dediğinde onu zor duyabilmiştim.

"Mağduru oynamak için biraz geç. Git ve Effy'i gerçeği anlat."

Fiona kızarmış gözlerini bana dikerken hiç kötü hissetmedim.

Effy bunu her yaptığında içimde bir şeyler eziliyordu.

Ama şimdi istediğim tek şey Fiona'nın bir an önce o güzel bacaklarını kullanıp Effy'nin yanına gitmesiydi.

Fiona ağır adımlarla kulübe girerken keyifle arkama yaslandım.

Effy'nin benden hangi yollarla özür dileyebileceğini hayal etmeye çalışırken birkaç dakika sonra telefonuma gelen mesaj tüm keyfimi bozmuştu.

Gönderen: Fiona

İstediğin gibi olsun. Effy'e tüm gerçekleri anlatacağım.

"Siktir."

Afterlife // hsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin