Bol yorum bekliyorum bebekleriiimmm. Okurken aşırı mutlu oluyorum <33
Harry'e lanet okurken yaptığım tek şey gözümü kalabalığa dikmekti.
Buranın bana hiç de iyi gelmediğini düşündüm. Kaçmak istiyordum.
Buradan, şehirden hatta dünyadan.
Elimdeki kadehi bıraktığımda içkileri kimin dolduracağı aklımdaki son şey bile değildir.
Kendimi kalabalığın içine bırakıp bana çarpan bedenlerden sıyrılmaya çalıştım. Sadece bir an önce çıkış kapısına ulaşmak istiyordum. Ama kulüp her zamankinden daha kalabalıktı.
Ben intikam almayı beceremezdim. Birine kötü bir şey yaparken kırk kere düşünür sonra yine yapamazdım. Ne sanmıştım ki? Kendimden başka birinin canını acıtabileceğimi mi?
''Aptal.''diye mırıldandım gözümden düşen yaşı elimin tersiyle silerken.
''APTAL.''diye bağırdığımda kimsenin dikkatini bile çekmediğim için mutluydum. Ve ilk defa beynimin içinde çalan tekno müziğe teşekkür ettim.
Akmaya başlayan burnumu çekip sinirle insanlardan sıyrılmaya çalışırken çarptığım beden beni kendime getirdi.
Önce parfümü sonra kendisiyle karşılaştığım Styles ben ne olduğunu anlamadan beni kendine çektiğinde şaşkınlıktan sarılmasına karşılık verememiştim. Kafasını omzuma gömdüğünde hala öylece hareketsiz duruyordum.
''Orada olman gerekmiyor mu?''diye sordum burnumu çekerken.
Harry omzuma gömdüğü kafasını birkaç saniye bana bakmak için çevirdiğinde söylendi.
''Sen sahiden aptalsın.''
Gülümsememek için kendimi tutarken içimin rahatladığı gerçeğini boşveremedim. İçimin rahatlamaması gerekiyordu. Tanrım... Onun için üzülmemem gerekti.
Dans eden insanların bize çarpan bedenlerine rağmen hala ortada hareketsizce sarılmaya devam ediyorduk.
''Senden nefret ediyorum.'' diye mırıldandım.
''Biliyorum.'' derken derin bir nefes verdi. ''Nefret seksi her zaman daha çekici gelmiştir. Bu yüzden buradayım.''diyerek kıkırdadı.
Ona hafifçe vurup beni saran kollarından kurtulmaya çalıştım. Beni daha sıkı sardığında gözlerimi onunkilere sabitledim.
''Seni kızdırmak istediğimde kendimi deliye dönmüş buluyorum.'' Yüzünü küçük bir gülümseme sararken devam ettim. ''Seni üzmek istediğim her an ben mahvoluyorum. Bu hiç adil değil.''
Harry'nin yüzündeki gülümseme yavaş yavaş silinirken dudakları aralandı.
''İki haftadır beni nasıl mahvettiğin hakkında en ufak bir fikrin yok.''
Söylediği cümle biraz olsun içimi rahatlattıysa da bunu belli etmemeye çalıştım.
''Elliot'a zarar vermemiş olmam bile bana dönmen için bir sebep.''
Ona göz devirirken gülümsememi bastırmaya çalıştım.
''Öyle bir şey olmayacak.'' diye mırıldandım.
Harry belime doladığı kollarını çözüp yüzümü elleri arasında aldığında aramızda santimetreler vardı.
''Tanrım...''diye mırıldandı. ''Seni çok özledim Ef.''
Benim de onu ne kadar özlediğim hakkında bir fikri olsaydı şuan ofisinde birbirimize hoş olmayan şeyler yapıyor olurduk. Ama neyse ki bunu bilmiyordu ve neyse ki bu sefer tensel çekime yenilmeyecek kadar kırgın ve üzgündüm.
Dudaklarımızı birleştirirken yüzüm hala elleri arasındaydı. Yine yaşanmaması gereken bir ana engel olmak yerine akışına bırakıyordum. Bunun nedeni dudaklarının benimkilerle olan uyumu muydu yoksa milyon kez vurguladığım aptallığım mı karar veremiyordum.
Nihayet yüzümü elleri arasından kurtarmaya karar verdiğimde gözlerindeki hayal kırıklığı ile karşılaşmıştım.
''Verdiğin hasar sana bir şey hissetmem önünde büyük bir engel H. Bu yüzden bunu aklından çıkar.''
Harry itiraz etmek için dudaklarını aralığında işaret parmağımı dudakları üzerine götürüp onu susturdum.
Ne derse desin bana karşı yatak odası dışına çıkan bir hissi olmadığını nihayet kabullenebilmiştim ve söyleyebileceği hiçbir cümle beni aksine inandıramazdı.
''İkimizin de hoşuna gidecek bir teklifim var.'' dediğimde meraklı bakışlarını üzerimde tuttu.
Aklımdaki kirli düşünceyi nasıl dile getireceğimi düşünürken aynı zamanda beni böyle birine dönüştürdüğü için Harry'e binlerce lanet okuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Afterlife // hs
FanfictionSeni kuvvetle çeken bir şeyden uzaklaşmaya çalışırsan, etrafında dönmeye başlarsın.