Merhaba, öncelikle kitabımı açtığınız için teşekkürler. Dramione'yi çok seviyorum ve bir sürü fanfiction okudum. Ve birden aklıma gelen bir fikir ile yazmaya karar verdim. Eğer bir hatam olursa şimdiden özür dilerim. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar.
Yeni bir sene daha başlıyordu. Hermione her sene olduğu gibi yine çok heyecanlıydı. Bu sene altıncı sınıfa başlamıştı ve başına neler geleceğini merakla bekliyordu. Altın üçlü hızlı adımlarla büyük salona vardı ve içeri girdi. Profesörlerin hala öğrencileri beklediğini görünce rahatladılar ve Gryffindor masasına ilerleyip oturdular. O sırada Ginny de geldi ve Harry'nin yanındaki yerini aldı. Birinci sınıfların evleri seçildikten sonra Dumbledore kürsüye çıkıp konuşmasını yaptı.
Konuşması bitince masada yemekler belirdi ve ziyafet başladı. Hermione sakince yemeğini yerken gözü büyük salondan içeri giren kişiye takıldı, Draco Malfoy. Yalnızca kendisi değil salonun çoğunluğu Draco'yu izliyordu. Sebebi ise üstü başı dağınık ve yüzünde kanayan bir iz ile içeri girmesiydi. Hermione kaşlarını çattı.
Herkes onu izlerken genç adam bir kere bile kafasını kaldırıp birine bakmamıştı. Hızlı adımlarla Slytherin masasına ilerledi ve Blaise'e bir şeyler söyleyip aynı hızla büyük salondan çıktı. Harry bakışlarını büyük kapıdan çekip karşısındaki kıza çevirdiğinde onun hala kapıyı izlediğini gördü. "Acaba ne oldu?" Hermione farkında olmadan fısıldamıştı, hızla önüne dönüp birinin duyup duymadığına baktı.
Ne yazık ki Harry duymuş ve çok geçmeden cevap vermişti. "Ne olduysa oldu, bizi ilgilendirmez." dedi umursamazca omuzlarını silkerek. Ginny hangi konudan bahsettiklerini anlamaya çalışırken Ron kafasını tabağına gömmüş kimseyle ilgilenmiyordu. Hermione sakince başıyla onayladı ve yemeğine geri döndü. Harry haklıydı, neden merak ediyordu ki? Draco'ya ne olduğu Hermione'yi ilgilendirmezdi.
'İsterse Hogwarts'tan ayrılabilir ve bir daha geri dönmeyebilir.' diye düşündü genç cadı, nefret ettiği çocuk hakkında. Yemek sakin ve güzel geçmişti. Herkes dağılmaya başlamıştı. Harry ve diğerleri ayağa kalkarken Hermione onlara döndü. "Ben kütüphaneye gideceğim, okumak için birkaç kitap alacağım." Ginny Hermione'ye döndü.
"Daha önce yaptığın gibi kitaplara dalıp geç kalma. Dikkatli ol ve çok geç olmadan dön." Kız kafası ile onayladı ve diğerlerine de veda ettikten sonra boş koridorda yürümeye başladı. Tam kütüphanenin olduğu koridora girecekken gelen sesler ile olduğu yerde durdu. İki kişinin konuşma sesleriydi bunlar. Duvara yaslandı ve dinlemeye başladı. "Draco, buna katlanmak zorunda değilsin. O pisliğin yaptığına bak! Bu yara çabuk geçecek gibi durmuyor." Hermione kaşlarını çattı ve ne olduğunu anlamaya çalıştı.
"Başka seçeneğim yok. Tek umudum bu sene. Eğer bu sene onun istediklerini yaparsam beni oğlu gibi göreceğini ve hayatında ilk defa beni takdir edeceğini umuyorum." Blaise'in derin nefes alışı duyuldu boş koridorda. Daha sonra gelen ayak sesleri ile Hermione paniğe kapılmıştı. Ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafına bakarken ayak sesleri yaklaşıyordu. Aklına gelen fikirle sanki yeni gelmiş gibi yapıp köşeyi döndü. Fakat köşeyi döner dönmez çarptığı kişi ile neye uğradığını şaşırmıştı. Birkaç adım geri gidip ne olduğunu anlamaya çalıştı.
Kafasını kaldırdığında o mavi gözleri görmüştü. Soğuk ve duygusuz bir şekilde kıza bakıyordu. Hermione Draco'nun ona kızmasını ya da bulanık diyerek onunla dalga geçmesini bekledi. Ama çocuk hiçbir şey yapmadan veya söylemeden kızın yanından geçip yanındaki Slytherinli ile yürümeye devam etti. Blaise yanından geçerken kıza başı ile selam vermiş ve iyi geceler dilemişti. Kızda çocuğa karşılık verdi.
Arkalarında ise olanları hala sindiremeyen bir Hermione bırakmışlardı. Birkaç derin nefes aldı ve geldiği yoldan geri döndü. Ortak salona ilerlerken aklında hala Draco vardı. Ne olduğunu, kimden bahsettiklerini öylesine merak ediyordu ki. Şişman kadın tablosunun önüne gelince parolayı söyleyip içeri girdi. Harry ve Ron'un şöminenin karşısında oturduklarını görünce derin bir nefes aldı.
Çocuklar onun geldiğini fark edince ona döndüler. Ron soran gözlerle Hermione'yi inceliyordu. "Kitap alacağını sanıyordum?" Hermione kafasını olumlu anlamda salladı. "Hoşuma gidecek bir şey bulamadım." diye fısıldadı. Daha sonra ikisine de iyi geceler dileyip kızlar yatakhanesine ilerledi. Odaya girince Ginny ve birkaç kızın daha uyuduğunu fark etti. Diğerleri muhtemelen ortak salonda ya da kütüphanedeydi. Fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek üzerini değiştirdi ve asasını yastığının altına koyup yatağına yattı. Uykuya dalasaya kadar aklında tek bir isim vardı, Draco Malfoy.
Sabah birinin onu dürtmesiyle gözlerini açtı. Ginny gülümseyerek Hermione'ye bakıyordu. "Günaydın, bizimkiler kahvaltıya gitti. Sen de hemen üstünü değiştir, hazırlan. Aşağıda bekliyorum." dedi ve odadan çıktı. Hermione ayağa kalkıp hızla üstünü değiştirdi. Daha sonra asası ile saçlarının kabarıklığını indirdi ve kitaplarını alıp odadan çıktı. Aşağı indiğinde Ginny oturduğu koltuktan kalktı ve birlikte ortak salondan çıktılar.
Sessizce büyük salona doğru ilerlediler. Salona girince Gryffindor masasına doğru ilerliyorlardı fakat Hermione'nin bakışları Slytherin masasındaydı. Hermione masada onu göremeyince derin bir nefes alıp yerine oturdu. Genç cadı kahvaltısını etmeye ve düşünceler de beynini işgal etmeye başlamıştı. 'Ne zaman onu bu kadar düşünmeye ve merak etmeye başlamıştım?'
Hızla kahvaltısını yaptı ve diğerlerine döndü. "Ders başlayana kadar gölün orada olacağım." Hermione ayağa kalkacakken Harry konuştu. "Bende seninle geleceğim, bir şey konuşmamız gerek." Hermione meraklı gözler ile Harry'yi süzdü ve kafası ile onayladı. İkisi de masadan kalktıktan sonra büyük salondan çıktılar. Yol boyunca konuşmamış etrafı izlemişlerdi. Karagöl'e varınca gördükleri ilk ağacın altına oturdular. Hermione merakla Harry'ye döndü. "Dün kütüphaneye gitmediğini biliyorum." diye başladı konuşmasına. Hermione şaşkınlık ve endişe ile yutkundu.
"Masada biraz garip davrandın ve bir anda kütüphaneye gitmek isteyince merak ettim. Seni takip edip uzaktan seni izledim ve onları dinlediğini gördüm. Bu konu hakkında şu anlık sana söyleyeceğim tek bir şey var, dikkatli ol. Zabini'nin kötü biri olmadığını geçen yıldan beri hepimiz biliyoruz. Yani gelip hepimizden özür dilemesi, bizimle konuşmaya başlaması. Onunla yakın arkadaş olduğunu da biliyorum ama Malfoy..." Harry birkaç saniye duraksadı.
"Nasıl biri olduğunu biliyorsun, seni üzmesine izin veremem." Söyledikleri bitince ayağa kalktı ve kalkması için kıza elini uzattı. Hermione Harry'nin elini tutarak kalktı ve hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı. Beraber kaleye döndüler ve derslerinin olduğu sınıfa ilerlediler.
İlk bölüm bu kadardı, umarım beğenmişsinizdir. Fikirlerinizi belirtir ve bölüme oy verirseniz çok sevinirim. Şimdilik görüşmek üzere. Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Promise | Dramione
FanfictionÇocuk kafasını salladıktan sonra samimi bir şekilde gülümsedi. Kız tam ayağa kalkacakken elini tuttu. Kız çocuğa döndüğünde yüzünde endişeli bir ifade olduğunu gördü. Çocuk yutkunduktan sonra konuşmaya başladı. "Bunları anlattığım nadir kişilerdensi...