34-O Şerefsiz Esmer Çok Fena Kalbini Kıracak

1K 105 33
                                    

Banyoda tenimi sertçe ovalayarak temizlenirken dün geceyi düşünmemeye çalışıyordum. Yaşanmış olamazdı. Kendimi bu kadar kaybetmiş olamazdım. Acımı bu şekilde yaşayamazdım. Tamamen kontrolümü yitirmiştim. Beni asıl dehşete düşüren ise Jongin'in bana eşlik etmesiydi. Sevişmiştik. Belki onun için sadece bir seksti ama benim için kesinlikle anlamlıydı.

Onu her şeyimle sevmiştim ben dün gece. Bedenimle, tüm kalbimle. Beni anladığını düşünmüyordum. Sadece ana odaklandığımı düşünüyordu. İnlemelerimin sadece fiziksel zevkten kaynaklandığını düşünüyordu belki de. Ama değildi işte. Onu seviyordum. Ona âşıktım. Kendimi tutamamış onu öpmüştüm. Başka bir şey olmadan onu durdurmam gerekiyordu ama yapamamıştım. Ona da onu isteyen kendime de karşı çıkamamıştım işte.

''Tanrım.''

Sıcak su vücudumdan kayıp giderken inledim. Arkam hala ağrıyordu. Kasıklarım ve bacaklarım da öyle. Uzun zamandır kimseyle beraber olmamıştım. Sonunda Jongin'le olacağımı bilemezdim elbette. Delilikti.

Duştan çıkıp havluya uzandım. Onu alıp belime sararken derin bir iç çektim. Merak ediyordum. Pişman olmuş muydu? Ne yapacak, nasıl davranacaktı bana? Onu gördüğümde ben ne yapmalıydım peki?

Kafamda dönüp duran soruların başımı ağrıtmaktan başka bir şey yaptığı yoktu. Başımı iki yana sallayarak kendime gelmeyi umdum. Odama girip kıyafetlerime uzanırken gözlerim hala darmadağın duran yatağıma kaydı. Yüzümde küçük bir gülümseme oluşurken kendimi tutamadım. Ellerim anında yüzüme kapandı. Onunla sevişmiştim. Bunu yapabileceğim bir zaman asla gelmez diye düşünüyordum oysa.

Kapım tıklatıldığında ellerimi yüzümden çekip kapıya döndüm.

''Efendim kahvaltınız hazır.''

''Geliyorum.''

Bayan Gim'e cevap verdikten sonra hızlıca giyindim. Islak saçlarımı elimle şöyle bir havalandırırken aşağıya indim. Hava sıcak olduğu zamanlarda kahvaltımı bahçede yapardım. Bayan Gim de bunu bilirdi. O yüzden sorma gereği duymadan bahçeye yöneldim.

''Günaydın.''

Günlerdir yüzünü görmediğim Chanyeol'u kahvaltı masasında oturmuş beni beklerken görmek şaşırtıcıydı. Adımlarım sekteye uğradı bir an. Sonra yanına adımlamaya devam ettim. İfadesiz bir suratla ona yaklaşmamı izledi.

''İyi görünüyorsun.''

Nasıl göründüğümün bir önemi yoktu. İyi değildim. Kalbimin bir köşesinde yerini koruyan bir kayıp ve kafamda dolaşan yerli yersiz endişelerim vardı. Chanyeol'a gülümsedim. Ama kesinlikle iyi değildim.

''İyiyim.''

Karşısındaki sandalyeye geçtim. Önündeki portakal suyundan bir yudum alıp bana baktı.

''Özür dilerim.''

Başımı yana eğerek söyledim. Onu kendimden uzaklaştırmıştım. Belki biraz kaba bile davranmış olabilirdim. Kısacası kalbini kırmıştım. Kesinlikle özür dilemem gerekiyordu.

''Tao yeni bir yer açıyor. Açılış bu hafa sonuymuş. Gelebilecek misin?''

Bu konuda konuşmak istemiyordu. Ona minnettardım. Bana endişelenecek bir şey daha vermediği için ona gerçekten minnettardım.

''Öyle mi? Nerede?''

Tao her zaman kendine ait bir veteriner kliniği açmak istiyordu. Bunu gerçekleştirebildiği için onun adına sevinmiştim. En azından birimiz hayallerinin peşinden gidebilmişti.

Where Butterflies Never DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin