Senin ısrarını yerim @bubblegunwitch . O zaman sıradaki bölüm sana ve tüm okuyucularıma gelsin. (Sabah sabah bölüm yayınlamak bana iyi gelmiyor sanırım. 😶)
''Aferin oğluma benim.''
Vivi'nin önüme koyduğu sarı küçük topu elime alıp başını okşadım. Bugün ikimizin de keyfi yerindeydi. Hava güzeldi. Hafta içi olduğu için geldiğimiz park kalabalık değildi ve ben bugünü Vivi'yle geçirebilmek için Jongin'den izin alabilmiştim. Dün beni karşısında bitik halde görünce bugün vermez diye düşünerek isteksizce istediğim izni hemencecik vermişti. Ben de bir haftadır kaptığı enfeksiyon yüzünde hayvan hastanesinde kalan köpeğimi kaptığım gibi evin yakınlarındaki parka gelmiştim. Vivi uzaklara fırlattığım topu yeniden getirip önüme koyduğunda kafasını kaldırıp bana baktı. Dışarıya çıkan diline ve hızlı hızlı salladığı kuyruğuna bakıp güldüm. Yere çöküp ellerimi tüylerinde gezdirerek onu biraz okşadım.
''Hoşuna gitti değil mi? Okulu asmam ne kadar da güzel oldu.''
Küçük bir kahkaha atarken elimi ağzıma kapadım. Güneş esen rüzgârı ılıklaştırırken kendimi çimlerin üstüne attım. Elim anlıma kayıp gözlerim için gölge yaparken Vivi'nin bacaklarımın altında dolandığını hissedebiliyordum. O kadar huzurluydum ki oracıkta uyuyasım vardı. Üstelik bu kez etrafımdaki, açık alanda olduğumuz için sayısı artmış olan, korumalar bile canımı sıkmıyordu. Dün gece Chanyeol'la konuşmam ve biraz ağlamam beni rahatlatmış olmalıydı.
''Vivi-ah Jongin bugün bize iyi davrandı değil mi? Söylediklerimi geri alıyorum. Ondan uzak durmana gerek yok tamam mı?''
Vivi söylediklerimi anlıyormuş gibi göğsüme çıkarak havladı. Onu sıkıca tutarak uzandığım yerden doğruldum. İçimdeki enerjinin bir kısmı da Jongin yüzündendi. Bunu inkâr edemezdim. Sabah iyi olup olmadığıma bakmak için işe geç gitmişti. Yataktan kalkar kalmaz aşağı indiğimde onu salonda bulmuştum. Darmadağın saçlarımdan, kırışmış kıyafetlerimden ve her yeri şiş yüzümden utanmıştım onu karşımda görünce.
Birlikte kahvaltı hazırlamış, uzun zamandır yapmadığımız sohbetlerimizden birini yapmıştık. Jongin kahkaha bile atmıştı. Ağladığım her gecenin sabahı böyle olacaksa bunu her zaman yapmaya hazırdım. Jongin'i tüm o soğukluğundan arınmış, içten bir şekilde gülerken görmeyeli uzun zaman olmuştu. Sabahımın keyfini sonuna kadar yaşamıştım. Onu mutlu etmek için tamamen doyduğum halde tabağımı bile bitirmiştim. Sonunda artık gitmesi gerektiğini söyleyene kadar benimle güzelce ilgilenmesinin tadını çıkarmıştım. Ondan parka gitmek için izin aldığımda her seferin aksine bundan rahatsızlık duymamıştım. Kendimi tutsak hissetmemin Jongin'in izinlerine değil tamamen tavrına bağlı olduğunu da o sabah anlamış oldum. Bana her sabah böylesi güzel gülse tüm özgürlüklerimi onun parmaklıkları arasına bırakmaya razıydım.
''Susamadın mı Vivi? Gel benimle.''
Vivi'nin tasmasını gevşekçe bağlayıp elime alırken saatlerdir oynadığımız oyuncaklarını da yanımda getirdiğim büyük çantaya doldurdum.
''Gidelim Vivi-ah. Bugün iyi günümde olduğum için fazladan bir ödül maması alacaksın.''
Vivi etrafımda dolanıp bacaklarıma sürtününce ben de ayaklarıma dolanmış tasmasını çözmeye çalışıyordum.
''Bugünlük bu kadar oyun yeterli. Erken gidersek Jongin bize yeniden izin verebilir.''
Vivi'nin bitmek bilmez enerjisiyle sağa sola koşturmasını engellemek için tasmasını sıkıca tutup onu parkın içindeki yiyecek standlarından birinin önüne çekiştirdim. Ben yorgunluktan ölecek kıvama gelmiştim ama benden daha fazla enerji tüketmesine rağmen Vivi'nin hala yaramazlık yapası vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Butterflies Never Die
FanficJongin'in kendi çelişkileri vardı. Beni yanında istiyordu. Beni yanında istemiyordu. Beni kendinden uzaklaştırıyordu. Onu terk etmemden korkuyordu. Benden nefret ediyordu. Beni seviyordu. Bana gülümsüyor ardından beni öldürüyordu. SeKai - KaiHun