9-Senden Asla Nefret Edemem

982 99 13
                                    


''Tam olarak emin olmak için soruyorum. Ödevim kadavraları incelemek mi?''

Asistan Kim baygın gözlerini üzerime dikip rahatsız edici bir şekilde baktı. Genç yaşına rağmen çökmüş gözaltları ve fazlaca beyazlamaya başlamış saçları onu olduğundan çok daha yaşlı gösteriyordu. Disiplinli ve sert bir adamdı. İleride kaşlarının arasında derince çizgilerin olacağı kesindi çünkü çok fazla kaşlarını çatardı. Yaşıtları gibi spor giyinmez daima bir gömlek ve kumaş pantolon tercih ederdi. Açıkçası biraz garip bir adamdı. Yine de Profesör Lee'nin asistanı olduğuna göre onda görünenden fazlası vardı.

Ve şu an geri zekâlı falan olduğumu düşünüyordu büyük ihtimalle. Ama bu umurumda bile değildi. Beni yanına çağırıp ödevle ilgili konuşacağını söylediğinde elime önceki gibi bir kurbağa ya da başka bir hayvan tutuşturacağını düşünmüştüm. Canlı bir hayvan. O ise başka bir asistanla birlikte paylaştıkları küçük odasında dünyanın tüm yükü üzerindeymiş gibi bitik bir halde oturup bana hayatımın şokunu yaşatmıştı.

''Evet kadavra inceleyeceksiniz. Anatomi diye bir ders aldığını unutmamışsındır umarım.''

Notuma etki etmeyeceğini bilsem o an ona göz devirir aptal olmadığımı falan söylerdim. Ve bunu kesinlikle birkaç desibel daha yüksek bir sesle yapardım. Ama ikimiz de biliyorduk ki bunu yapamazdım. Yıllarca verdiğim emeği bir kerede çöpe atamazdım. FMN'de en ufak bir başarısızlığa da herhangi bir disiplin suçuna da yer yoktu. O yüzden dudaklarımı birbirine bastırıp sessiz kaldım.

''Bir ay kadar bir sürem var. Gözlem sonuçlarının çok da kayda değer bir şeyler olmayacağı ortada değil mi?''

Asistan Kim masanın üstündeki sigara paketine uzanırken bir süre bir şey demedi. Paketten bir sigara alıp bana teklif etmeden yerine koyarken hareketlerini izledim. Sigarasını bana eziyet etmek istiyormuşçasına bir ağırlıkla ağzına koydu.

''Kullanacağım malzeme sayısını arttırırsan bu sorun olmayacaktır. Süreç içerindeki gelişimini değil de maddeler arasındaki farklı reaksiyonlarını gözlemle.''

Çatık kaşlarıyla masasının çekmecesini bir süre karıştırdığı. Sonunda aradığı çakmağı bulunca doğruldu. Sigarasını yakıp dumanını derince içine çektikten sonra bana baktı. Birkaç kitap masa ve sandalyeden başka bir şey olmayan bu küçük odada bir de sigara içmesi tamamen delilikti ama bundan bana neydi.

''Başka sorun var mı?''

Kolumdaki çantamı omuzuma iyice yerleştirirken başımı iki yana salladım.

''Ve son olarak asetik asit kullanmayı unutma. Kadavra bulma konusunda sıkıntı yaşarsan bana uğra.''

Ona teşekkür edip dışarı çıktım. Birkaç ölü fare bulmak o kadar da zor olmamalıydı.

Sıkıntıyla oflayarak koridorda ilerlerken Chanyeol'u özlediğimi fark ettim. Onsuz okul kesinlikle çekilmiyordu. Belki Tao'yla takılabilirdim ama o akşamdan sonra benden kaçmaya başlamıştı. Üstelik hiçbir şey olmamış gibi davranmamızı söylemişti. Benim için sıkıntı değildi aslında. Böylelikle aramızda saçma gerginlikler olmayacaktı. Bir sonraki dersin başlama saatini hatırlamaya çalışırken telefonum çaldı. Çıkış kapısından geçip baharın güzel havasını yüzümde hissederken aramayı yanıtladım. Arayan kişinin biraz sonra beni sıkıntıya sokacağı kesindi.

''Efendim Chan?''

Neşeli tutmaya çalıştığı sesime rağmen dudaklarımı gergince ısırmaya başlamıştım.

''Sehun. Korumaların evden çıkmama izin vermiyorlar.''

Az önce uyanmış gibi kırık çıkan sesine karışmış bıkkınlığı duyunca yavaşça gülümsedim. Birazdan söylenmelerini çekeceğimin farkındaydım ama korumalarımın sonunda benim sözümü dinlediklerini duymak hoşuma gitmişti.

Where Butterflies Never DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin