6-Sarhoş Jongin Her Şeyden Büyüktür

1K 117 29
                                    


Masaya son bir bakış atıp geri çekildim. Ortamda romantizm adına hiçbir şey olmamasına oldukça dikkat etmiştim. Bayan Gim'e misafirim olduğunu söyleyince Jongin ve Chanyeol haricinde eve girip çıkan olmadığı için şaşırmıştı. Hemen sonrasında gereksiz bir heyecanla evdeki çalışanlara emirler yağdırıp abartmamasını söylediğim halde masayı donatmıştı. Dolu masanın bir köşesinde kalan şarap şişesine bir süre takılı kaldım. Dün neredeyse yarıladığım şişe bugünün de başrolünde olacaktı anlaşılan. Bana Jongin ve şerefsizliklerini hatırlatan şişenin bir an önce çöpe gitmesini istiyordum. Fakat kırmızı şarap çöpe atılmayacak kadar mükemmeldi. Eşsiz bir aroması vardı. Jongin bu şişeyi hazırlamak için şarabın içine başka aromalar da katmış olmalıydı. Gül kokusu aldığıma yemin edebilirdim.

''Her şey hazır Efendim. Eğer eksik olduğunu düşündüğünüz bir şey varsa hemen hazırlatabilirim.''

Baktıkça acıktığımı hissettiğim masaya küçük bir bakış attım. Bu istediğimden bile fazlasıydı.

''Gerek yok Bayan Gim. Her şey istediğim gibi. Bir şey isteyecek olursak sesleniriz.''

Başıyla beni selamlayıp mutfağa girdi. Telefonumu alıp saate baktım. Anlaştığımız saat neredeyse gelmişti. Fazlasıyla acıktığımı hissediyordum. Salatanın üstündeki küçük domateslerden birini alıp hızla ağzıma attım. Onu yavaşça çiğnerken zilin sesini duydum. Kapıya yönelen çalışana elimi sallayarak kendim bakacağımı işaret ettim. Kapıyı açıp şaşkın görünen Tao'yu içeri aldım.

''Az önce üzerimi aradılar. Tanrım herkese böyle mi davranıyorlar?''

''Chanyeol hariç.'' diye mırıldandım.

Ceketini çıkarmasını bekledim. Beyaz baskılı bir gömlek, altına da siyah dar bir pantolon giymişti.

''Evin güzelmiş.''

Tao etrafa bakınarak yavaş adımlarla ilerlerken onu takip ettim.

''Teşekkür ederim.''

Salona geçince koluna dokunup masaya yönlendirdim onu. Masayı görünce ağzından bir şaşkınlık nidası çıktı.

''Başka birileri de mi gelecek?''

Şaşkınlığı beni güldürmüştü. Omuz silktim. Masaya oturmasını bekleyip karşısına geçtim.

''Acıktım.''

Tabağımı doldurmaya başlarken söylediğim şeye güldü.

''Üzgünüm. Daha erken gelmek isterdim ama dışarıdakiler tarafından biraz sorguya çekildim.''

Sinirle kaşlarımı çatarken ofladım. Onlara misafirim olduğunu söylediğim halde bu şekilde davranmaları sinirlerimi bozuyordu.

''Onları pataklamalıydın. Kungfu biliyordun değil mi?''

''Bunu biliyor musun?''

Tavuktan bir parça ağzıma atarken omuz silktim.

''Elbette. Sır falan mıydı yoksa?''

''Değildi. Ama ne bileyim. Bu konular açılınca fazla ilgisiz davranıyorsun.''

''Hangi konular?''

''Başka insanların özel hayatları.''

Bu şekilde düşünmesine neden olacak kadar umursamaz göründüğüme inanamıyordum. Çevreme karşı fazla soğuk davranıp davranmadığımı sorgulamaya başlamıştım.

''Bu şarap güzelmiş.''

Tao kadehindeki şarabı şöyle bir çevirirken mırıldandı. Sonrasında küçük bir yudum alıp gülümsedi.

Where Butterflies Never DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin