46-Yaptığım Tek Şey Seni Beklemek

1K 104 100
                                    

Sevgili dinazorum @dinazorrr_21 başta olmak üzere tüm sınavzedelere gelsin bu bölüm. Çok takılmayın sonrasında sınavlar bile özleniyor. 😏


Ertesi gün ilk iş olarak Baekhyun'u aradım. Bana bildiği her şeyi anlatmasını istedim ama onun da bildiği pek bir şey yoktu aslında. Bana istersem bir süreliğine onun yanına gidebileceğim söyledi. Jongin'in yanında olmamı isteyip sonrasında bunu teklif etmesi beni şaşırtmıştı. Byun Baekhyun söylediğinin aksine daha fazla şey biliyor olmalıydı. Teklifini reddettim. Elimde bir şey olmadan onunla vedalaştım. Jongin'den ona yardım etmeme izin vermesini istemiştim ama bunu nasıl yapacağımı da bilmiyordum.

Sonuç olarak şimdilik Min Cho Hee'den uzak durmaya karar vermiştim. Jongin telefonuma el koymuştu. Bunların hepsi olurken sadece izlemekle yetinmiş bir müdahalede bile bulunamamıştım. Tam tersini isterken özgürlüğümü tamamen Jongin'in eline vermiştim.

Bana kalan en zor kısım ise Chanyeol'la konuşmak olmuştu. Arkadaşıma bir süre görüşülemeyeceğimizi söylediğimde nedenini anlatana kadar türlü sorularla kafamı şişirmişti. Oysa açıklamamı kabul edeceğinden bile emin değildim. Yine de anlattım. Ona her şeyi tane tane anlattım. Bu birkaç gündür yaşadığım şeylere ben tepki veremezken karşımdaki dev arkadaşım bana sıkıca sarılmış ve beni teselli etmişti.

Onu kendimden uzaklaştırmak istemiyordum. Bir süreliğine bile olsa yalnız kalmak istemiyordum ama zorundaydım. Tehlikede olabileceğini söyledim. Bir süre etrafımda dolanmamasının iyi olacağını. O kadının ne kadar alçalabileceğini bilmiyordum ama babamı öldürmüş biriydi o. Başka birini daha kurban edemezdim. Sonunda Chanyeol ikna oldu. Beni asla yalnız bırakmayacağını ama bir süre etrafımda dolanmayacağını söyleyip evimden çıktı. Gidişini sessizce izledim.

Bu aralar karamsardım. Bu karamsarlığım bana olmadık şeyler düşündürüyordu. Kapıdan çıkıp giden uzun bedeni bir daha asla göremeyeceğimi falan. Başımı iki yana salladım. Saçmalıktı. Öyle bir şey olmayacaktı. Çünkü dediğim gibi başka bir kurban vermeyecektim.

Yaklaşık yarım ayımı bu şekilde tamamen bir hapishaneye dönüşmüş evimde geçirdim. Beni en azından kısa bir süreliğine de olsa neşelendiren Chanyeol yoktu. Eskiden sadece yanımda olmasının bile beni rahatlattığı Jongin yoktu. Sadece ben ve üzerime gelen duvarlar vardı.

Jongin kendini tamamen bu işten kurtulmaya adamıştı. İşin içine benim de girmem onu daha fazla kışkırtmış gibiydi. Onu neredeyse göremiyordum bile. Onlarla oyun oynuyordu. Ne kadar tehlikeli olduğunu bile bilmediğim Cho Hee ile oyun oynuyordu. Bu işin sonunun ne olacağını kestirmek oldukça güçleşmişti.

Gün içinde kafamı dağıtan tek şey kitaplarım oluyordu. Onlarca kitap bitirmiştim. Kafayı yememe engel olan tek şey onlardı. Akşam yemeğinden sonra yeniden odama çekilip kitaplarıma gömülmeyi planlıyordum ama Jongin beklenmedik bir anda geceme giriş yapmıştı.

Kapımdan usulca süzülen esmer bedeni görünce elimde henüz kapağını açmadığım kitabı komodinin üzerine bıraktım. Özlemiştim onu. Şerefsizin tekiydi ama vazgeçemiyordum işte. Sendeleyerek bana doğru attığı dengesiz adımları, kızaran bakışları ve büzülmüş dudakları sarhoş olduğunu haykırırken yatağımda yana kayıp ona yer açtım. Üzerinde düğmelerinin yarısı açılmış gömleği ve siyah kumaş pantolonu vardı. Dağılmış ve mükemmeldi.

''Sehun.''

İşte dedim. Bu kadarı yeterli. Onunla bu kadar kötü olmak zorunda değildik. Bu kadar karmaşık olmak zorunda değildik işte. Beni kırmak zorunda değildi, onu kendimden uzaklaştırmak zorunda değildim. Sadece şimdi yaptığı gibi başını omuzuma yaslayıp ismimi fısıldasa yeterdi. Saçları çenemi okşasa, omuzum sıcak ağırlığını hissetse, ellerim saçlarını okşamak için olduğu yerde minik minik kıpırdasa yeterdi bana. Daha fazlasını isteyecek kadar açgözlü olmazdım. Yemin ederim yeterdi.

Where Butterflies Never DieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin