''Yavaş ol Sehun.''Chanyeol'un elimdeki şişeye uzandığını fark ettiği an bana doğru kalkan eline yavaşça vurdum. Oflayarak elini indirdi.
''Sana dağıtmam gerekiyor dedim Chanyeol. Neyini anlamadın?''
Boşalan şişesini diğerlerinin yanına gönderirken aramıza aldığımız buz kovasından bir bira daha çıkardı. Boşalan şişe sayısı arttıkça hareketlerimiz de yavaşlamaya başlamıştı. Chanyeol'un elinde açmak için uğraştığı şişenin ardından 'midem bulanıyor' diye mızmızlanacağı açıkça ortadaydı. Sonrasında şanslı günümdeysem lavaboya kadar yetişirdi. Eğer değilsem, ki çoğunlukla başıma gelen bu oluyordu, midesindeki her şeyi salonumun ortasına boşaltıyordu.
''Tamam. Karışmıyorum. Ama artık bu işe el atıyorum Oh Sehun. Düzenli olarak ayda bir garip depresyonlara girerek ertesi güne hiçbir şeyi hatırlamayacak kadar içmene daha fazla göz yummayacağım.''
Elimde yarısı çoktan boşalmış şişeyi havada şöyle bir çevirip ona döndüm. Yüzümde yamuk bir gülümseme olmalıydı. Bedenimin üstündeki kontrolü puslu bilincimle zar zor yönetebiliyordum. Bu da biraz sonra garip hareketler sergileyeceğim anlamına geliyordu. Belki biraz ağlardım. Sonra da Chanyeol'un kusmuğunu temizleyip ona küfrederdim. Bir daha onu evime sokmayacağıma dair yeminler eder ertesi gün ise dediği gibi hiçbir şeyi hatırlamazdım. Bazen de hatırlamıyormuş gibi yapardım. Tüm o söylenmelerime rağmen Chanyeol'u hayatımdan çıkaracak cesaret yoktu bende.
''Ne yapmamı önerirsin peki Bay Çok Bilmiş?''
Ilımaya başlayan biramdan kocaman bir yudum alıp başımı arkamdaki kanepe yasladım. Başım Chanyeol'a dönüktü. O ise gözlerini kısmış duvarımı seyrediyordu. Bu hareketlerine deli gibi gülesim gelmişti. Her şeyi komik bulma evresine çoktan geçmiştim bile.
''Başka birini bul.''
Hımlayarak önüme döndüm. Dudaklarımı büzüp düşünüyormuş gibi yaptım. Chanyeol ne yaptığımı anlamak için bana döndü.
''Yani diyorsun ki Jongin'i deli gibi severken başka birini bul. Ondan zerre hoşlanmasan da sırf seninle asla olmayacak birini unutabilmek için o başkasını kullan. Doğru mu anladım Chanyeol?''
Chanyeol sustu. Dediklerimi beyninde tartıyormuş gibi görünüyordu. Alkol onu etkilemeye başlamıştı sanırım. Normalde bana karşı her zaman hazırcevap olurdu.
''Bir kısmı doğru. Şu deli olduğunla ilgili olan kısım ve bir de Jongin'in seni sevmeyecek olması falan.''
Gözlerim anında dolarken yavaşça yutkundum. Chanyeol normalde de açık sözlü olmasına rağmen sarhoşken tamamıyla acımasız birine dönüşüyordu. Ne hissedeceğimi umursamıyordu bile.
''Tao'ya ne dersin? Çocuğun sana yanık olduğunu dışarıdan biri görse bile anlar. Neden bir şans vermiyorsun?''
Bana bakmamasından cesaret alarak gözlerimi kırpıştırarak yaşları geri yolladım.
''Başka birini istemiyorum.''
Jongin'i istiyordum ben. Tüm benliğim tamamen Jongin'i istiyordu. Beynim de kalbim de Jongin için yalvarırken başka birine bakamazdım. Kimsenin duygularıyla da oynayacak değildim. Tao yakışıklıydı. Düşünceli ve iyi niyetliydi. Benden hoşlandığının elbette ben de farkındaydım. Çünkü Chanyeol haklıydı. Dışarıdan biri bile bunu rahatça fark edebilirdi. Ama Tao olmazdı. Başka biri olmazdı. Jongin olurdu belki. Ya da kimse olmazdı işte.
''Sana hemen gidip çocukla sevgili ol falan demiyorum. Belki bir yemek falan yersiniz birlikte. Konuşursunuz. Kendini Jongin dışında herkese kapatırsan çıkışı bulmazsın Sehun. Jongin'i aşman gerekiyor artık.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Butterflies Never Die
Fiksi PenggemarJongin'in kendi çelişkileri vardı. Beni yanında istiyordu. Beni yanında istemiyordu. Beni kendinden uzaklaştırıyordu. Onu terk etmemden korkuyordu. Benden nefret ediyordu. Beni seviyordu. Bana gülümsüyor ardından beni öldürüyordu. SeKai - KaiHun