Jongin benden kaçıyordu. Yüzleşecek cesareti olmayanın kendim olduğunu düşünüyordum ama bir süre sonra bunun Jongin olduğunu fark ettim. Gece çok geç saatte geliyor, bazen hiç gelmediği de oluyordu elbette, sabah ise ben daha uyanmadan erkenden gidiyordu. Pişmandı. Onun bu pişmanlığını öngörmeme rağmen ben de o gece yaşanmasaydı diye kendimi yemiş bitirmiştim. Depresyona girmiş gibiydim. Vivi'nin yokluğuyla iyice sessizleşen evim bir de Jongin bana böyle davranınca çekilmez hale gelmişti. Üstelik Chanyeol'u da artık istediğim gibi göremiyordum. Henüz tanışmasam da bir erkek arkadaşı vardı. Birlikte oldukça sık vakit geçirdikleri için onları rahatsız etmek istemiyordum. Chanyeol'un ne kadar mutlu olduğunu görüyordum. Onu da kendi mutsuzluğuma çekmek, istediğim son şeydi.
Ama dayanamıyordum. Odamın duvarlarının üstüme üstüme geldiğini hissediyordum. Özellikle bugün o kadar bunalmış hissediyordum ki ağlama krizim tetiklenecek gibiydi. Ben de Chanyeol'u aradım. Ondan başka kimseyle rahat rahat konuşamamak yalnız hissettiriyordu.
''Onunla tanışmak istiyorum.''
Erkek arkadaşıyla olduğu anlarda ikisini de rahatsız etmek istemediğim için gün boyu aramıyordum ama bugün etrafımda birilerini görmeye ihtiyacım vardı. Chanyeol'u arayıp Kyungsoo'yla artık tanışmak istediğimi söylemek mantıklı gelmişti. Sırık arkadaşımın etrafta sırıtıp ruh eşim diye dolandığı bu adam kimdi merak ediyordum.
''Ona sorarım. Ama işi falan varsa zorlamam Sehun.''
Yatağımda öteki tarafa dönerken ofladım.
''Çocuğu benden kaçırıyormuşsun gibi hissediyorum. Öğlen yemek ayarlıyorum ve buraya geliyorsunuz Chan. Hadi ama.''
''Tamam. Seni ararım oldu mu?''
Sırıttım. Onu ikna etmenin kolay olacağını biliyordum.
''Tamamdır. Görüşürüz.''
Ona veda edip telefonu kapadım. Az önce yüzümde var olan hayalet gülümseme yavaşça silindi. Kucağımdaki yastığa sıkıca sarıldım. Vivi'yi özlemiştim. Chanyeol artık kendime gelmem konusunda baskı yapıp duruyordu ama bu elimde değildi. Onu özlüyordum. Başka bir köpek sahiplenmemi söylediğinde de ona şiddetle karşı çıkmıştım. Sorun bir evcil hayvan beslemek değildi. Vivi'yle çok şey paylaşmıştık. Bunların sadece bir anı olarak kalması acı veriyordu.
Yavaşça iç çektim. Yapmam gereken çok şey vardı. Öncelikle kendimi toparlamalıydım. Hayattan kopmuştum. Etrafımdakileri endişelendirdiğimi biliyordum. Bir şeyler yapıp kendime gelmeliydim. Sonra işlerimi düzene sokmalıydım. FMN ilk ve son seçeneğim olmamalıydı. Bir iş bakmalıydım. Belki Tao gibi kendi kliniğimi açardım. Böylesi daha iyi olurdu sanırım. Jongin'i karşıma alıp bir tokat atmalı ve yüzüne doğru bir aptal olduğunu haykırmalıydım. Kalkıp aşağı inmeli ve mutfaktakileri misafirimiz olduğu konusunda bilgilendirmeliydim. Bunların hepsini yapabilmek için öncelikle saatlerdir uzandığım yatağımdan kalkmam gerekiyordu. Ama sonsuza dek burada kalma isteğim daha baskındı.
Ofladım. Hiçbir şey yapasım yoktu ama Chanyeol'u davet eden de bendim. Vücuduma doladığım ince örtüden kurtulmak için biraz yuvarlandım. Sonra doğrulup ayağa kalktım. Sabahları güne bu şekilde tüm enerjim emilmiş halde başlamak benim suçum değildi. Yanımda beni her seferinde yumuşak tüyleriyle huylandırarak uyandıran Vivi artık yoktu.
''Bir psikoloğa ihtiyacım var.''
Kendi kendime söylenerek banyoya ilerledim. Boşlukta gibiydim. Gerçekten bir yardıma ihtiyacım var mıydı ya da hissettiklerim geçici şeyler miydi emin değildim. Ama benim için fazla ağırdı. Taşıyamayacak duruma gelmem oldukça yakındı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Butterflies Never Die
FanficJongin'in kendi çelişkileri vardı. Beni yanında istiyordu. Beni yanında istemiyordu. Beni kendinden uzaklaştırıyordu. Onu terk etmemden korkuyordu. Benden nefret ediyordu. Beni seviyordu. Bana gülümsüyor ardından beni öldürüyordu. SeKai - KaiHun