''Sehun...''
Başım Yixing'in yaslandığı omuzumun tersine düşerken yavaşça nefesimi dışarı verdim.
''Sorun değil Yixing. Yemin ederim sorun değil. Kes şunu artık.''
İnsanların vücuduma temas etmesinden hoşlanmazdım. Bu çevremdeki kişiler olunca biraz daha katlanır oluyordu ama tanımadığım biriyse çılgına dönüyordum. Bu takıntım yüzünden toplu taşıma araçlarını asla kullanmıyor, eğer kalabalıksa açlıktan bayılacağımı bile bilsem kantine uğramıyordum. Konserlerden nefret ediyor, insanlarla iç içe olma olasılığım olan her yerden uzak duruyordum. Gereksiz samimiyetler mide bulandırıcıydı. Şimdi bile Yixing'in tüm sevimliliğiyle, kendini affettirme çabası içinde, koluma neredeyse yapışmasını sakin bir şekilde karşılamam onun 'çevrem'dekilerden biri olmasıydı.
Bir de Yixing'e kıyamıyordum. Oldukça saf düşünceli ve sevimliydi. Gülümserken ortaya çıkan gamzesini görüp de ona sinirli kalmak da pek mümkün değildi zaten.
''Profesör Lee durumu değerlendireceğini söyledi. Ama kabul edene kadar peşinden ayrılmayacağım. Merak etme.''
Sonunda eziyet ettiği kolumu kendi haline bırakmaya karar verip sandalyesinde geriye yaslanırken rahat bir nefes aldım.
''Ardından koşmana falan gerek yok. Profesör ödevi yeniletecektir. Bu tür bir sorunu görmezden gelmez.''
Neyse ki elli yaşını aşmış olan Profesör Lee'nin bir tür adalet takıntısı vardı. Haksız yere ödevimden düşük almama göz yummayacağından neredeyse emindim. Adam geçen sene kopya çeken birini yakaladığı için sınavı iptal ettiren biriydi. Aksini düşünmek istemiyordum. Ödevimin başarısızlığı mezuniyet notumu oldukça etkileyecekti. Gitmek istediğim hastanede çalışma ihtimalimi böyle saçma bir şey yüzünden kaybetmek istemiyordum.
''Chanyeol nerede?''
Geldiğimizden beri sessizce beni ve Yixing'i izleyen Minhyuk sorunca omuz silktim. Onu ders çıkışından beri görmemiştim.
''Kahvem soğudu.''
Yixing'in yan tarafımda yükselen huysuz sesine gözlerimi devirdim. Benimle uğraşacağına kahvesini içseydi hiçbir sorunu kalmamış olacaktı.
''Profesör Lee iki saat sonra seni odasında bekliyormuş.''
Masanın aranan ismi Chanyeol elinde günlük diyet listesinin bir parçası olan bitki çaylarından biriyle gelip karşıma oturunca gözlerimle hareketlerini izledim.
''Bunu neden sana söyledi peki?''
''Seni görememiş çünkü. Sanırım notlarınla ilgili bir konuşma olacak. Seni beklememi ister misin?''
Başımı iki yana sallayarak onu reddettim. Profesör Lee'nin bana en azından bir şans daha vermesini diliyordum.
''Rahatını bölmek istemem ama gitmemiz gerekiyor. Ders başlamak üzere.''
Minhyuk'un bıkkın sesi hala dudaklarını büzmüş kahvesine bakan Yixing'in dikkatini çeken tek şey olmuştu. Bakışları önce kolundaki saate sonra Minhyuk'a kaydı. Sandalyenin arkasına astığı çantasına eline alırken hızla ayaklandı.
''Gitmemiz gerekiyor. Tanrım! Bu dersleri seçerken ne tür bir şey kullanmıştım ben? Ve sen bana neden engel olmadın Min?''
Yixing kendisini hiçbir şekilde umursamayan Minhyuk'un arkasından ilerlerken söylenmeye devam ediyordu. Kapıdan çıkana kadar gözlerimle gidişlerini izledim. Dalgın dalgın arkalarından bakarken dikkatimi Chanyeol çekti. Gözlerini dikmiş dikkatle beni izliyordu. Beni huzursuz eden bu davranışı karşısında oturduğum yerde yavaşça kıpırdandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Butterflies Never Die
FanficJongin'in kendi çelişkileri vardı. Beni yanında istiyordu. Beni yanında istemiyordu. Beni kendinden uzaklaştırıyordu. Onu terk etmemden korkuyordu. Benden nefret ediyordu. Beni seviyordu. Bana gülümsüyor ardından beni öldürüyordu. SeKai - KaiHun