Jongin'le her zaman böyle değildik. Eskiden daha canlıydı hayatımız. Uzun zaman önce olanlardı tabii bu. Biz daha küçükken. Ben istediğimi elde etmediğim zaman ağlayabildiğim dönemler. Jongin'in tehlikede olduğu tek zamanların terliyken gizli gizli dondurma yemek olduğu dönemler.
Bazen, tüm bu şeylerden bıktığım zamanlarda, her şeyi geri alabilmek ve o zamanlara dönebilmek istiyordum. Jongin'in yine huysuz ama en azından çocuk gibi davranabildiği zamanlara dönebilirdik belki. Birlikte koşup düştüğümüz, benim bir yerlerimi kanattığım, onun da her zamanki gibi benimle ilgilendiği zamanlara dönmek istiyordum.
Canım acısa da ağlamazdım eğer dönebilseydik. Asla mızmızlanmazdım. Jongin'e sımsıkı sarılabilirdim. Benim ondan çekinmediğim, onun da bana temkinli yaklaşmadığı o zamanlara dönebilsek kesinlikle yapacağım ilk şey bu olurdu. Jongin'e sımsıkı sarılırdım. Belki de kulağına usulca fısıldardım.
''Hiç büyümeyelim Jongin.''
Çünkü açık bir gerçekti ki tüm hayatımız büyüdüğümüz zaman rayından çıkmıştı. Bu yüzden büyümemeliydik. Ama hiçbir şey umut edilen kadar basit olmuyordu. Biz büyüdük. Önemli kayıplar verdik. Ben değiştim. Jongin değişti. Buna hala alışamıyordum üstelik. Jongin'le birlikte büyümemize rağmen bana bu kadar yabancılaşmasına alışmak mümkün de değildi. Eski Jongin'i tanımamış olsam bu yeni Jongin'e kucak açmam daha basit olabilirdi ama değildi.
Çünkü Jongin her zaman böyle değildi. Bu kadar soğuk, acımasız ve tehlikeli. Bana karşı asla öyle davranmıyordu aslında ama dışarıya karşı tutumu buydu. Girdiği yerde öyle bir üstünlük kurardı ki bazen şaşardım. Oldukça genç olmasına rağmen Jongin kendi şehrine diz çöktürebilecek gücü erken elde etmişti. İçinde tam olarak bulunmadığım ortamın kurallarını da bilmiyordum elbette. Beni asla işinin karanlık tarafına sokmuyordu. Ama Jongin her şeyiyle tamamen oraya ait olmuştu. Herkesin isteyeceği kadar büyük bir güce sahipti. Ne ara bu duruma düştüğümüzü bile anlamadan kendimi tanımadığım adamlarla hapis hayatı yaşarken bulmam da çok uzun sürmemişti.
Jongin güçlüydü evet. Korkutucuydu. Acımasızdı. Yine de onun da bir zaafı vardı. Jongin'in tükenmek bilmez bazı hırsları vardı. Yok etmek istediği, bitirmek istediği birileri. Üstelik bir intikam uğruna. Ondan vazgeçmesini isteyemeyeceğim bir intikam.
Jongin'i seviyordum. Jongin'i öylesine seviyordum ki bu beni korkutuyordu. Her şeyimi önüne serebilirdim. İstese her şeyimi verirdim ona. Yine de dur diyecek gücüm yoktu. Çünkü biliyordum sebebini. Jongin'in nefretini de kinini de çok iyi bildiğim gibi sebebini de biliyordum. Bu yüzden dur diyemezdim ona. Daha erken yaşta ondan alınan anne, babasının yaşam izleri evin her yanındayken bunu demem onların anısına ihanet etmek olurdu. Bu intikam duygusu onu yiyip bitirse de bırakmayacaktı çünkü.
Biraz da bu yüzdendi Jongin'e teslimiyetim. Ben ailemdeki son kişiyi, babamı da kaybettiğimde yanımda olan kişiler onlar olmuşken Jongin'den ailesinin intikamını almamasını istemek onların anılarına ihanet gibiydi benim için.
Ben de Kim ailesine karşı her zaman sadık biri olmuştum. Yine de bazen bu sadakat bile beni sakinleştiremiyordu. Normal biriymiş gibi yaşamak istediğim hayatım Jongin'in etrafıma dizdiği korumaları yüzünden mahvolurken deliriyordum mesela. Çünkü hoş değildi. Zaten soğuk tavırlarım yüzünden insanların bana yaklaşması güçken bir de her adımımı izleyen iri yarı adamlarla sosyalleşme ihtimalim tamamen sıfırlanmıştı. Üniversitenin ilk yılından bu yana o duvarı kırarak yanımda olan tek kişi Chanyeol'du. Öyle ki yanımda gördüğü herkesi potansiyel bir tehdit olarak gören Jongin bile Chanyeol'a güvenmişti.
Chanyeol'un benim için anlamı oldukça büyüktü. Tek sırdaşımdı. Herkes neden üniversiteye kadar yanımda tüm dikkatleri üzerlerine toplayan tehlikeli görünümlü adamlarla gezdiğimi merak ederken o bunu umursamadan rahatça yanımda gezebiliyordu. Ya da ben içeri girer girmez kulağıma kadar gelen fısıltılarla benim hakkımda konuştuklarında Chanyeol onları susturabiliyordu. Onların aksine Chanyeol beni bir kere bile rahatsız etmemişti. Ben anlatana kadar da hiçbir şey sormamıştı üstelik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Where Butterflies Never Die
FanficJongin'in kendi çelişkileri vardı. Beni yanında istiyordu. Beni yanında istemiyordu. Beni kendinden uzaklaştırıyordu. Onu terk etmemden korkuyordu. Benden nefret ediyordu. Beni seviyordu. Bana gülümsüyor ardından beni öldürüyordu. SeKai - KaiHun