Soğuk.. Sevdiğim hatta en sevdiğim şeydi. Ama yatağım ne yazık ki asla soğuk olmamıştı.. Hele bu denli soğuk hiçbir zaman olmamıştı. Sertte değildi.
Vücudumun kaskatı olduğunu hissediyordum. Ben neden şuan yatağımda değildim? Gözlerimi açmak istedim ama bunu başarmak yerine öksürmeye başlamıştım. Zorlukla açtığım gözlerimin tek gördüğü şey karanlık oldu. Ayağa kalkmaya çalıştım ve bunu başardım . Nerede olduğumu anlamam lazımdı ve bunun için ışığa ihtiyacım vardı. Hemen arkamda olduğunu hissettiğim duvarda ellerimi sürtüp elektrik düğmesini aramaya başladım ve bir adım attım, daha doğrusu adım atamadan ayağımda bağlı olduğunu yeni fark ettiğim şey ile yere kapaklandım. Ben düşerken çıkardığı şiddetli sesin sayesinde ayağımı sıkıca saran şeyin zincir olduğunu anlamıştım. Ben çığlık atmazdım ve ortadaki tek ses zincirin sesi olmuştu.
Anlaşılan biri benimle fena oyun oynuyordu. Hangi manyak beni buraya zincirlemişti hiç bilmiyorum. Tam o anda birisini fark ettim. Karanlık yüzünden hiçbir şey görememiştim ama nefes alış veriş sesini çok iyi duyuyordum.
"Kim var orada ?!" diye bağırdım.
Ben bağırdığım anda ise ışıklar yanmıştı. Gözlerim zifiri karanlıktan sonra aniden gelen bu beyaz ışıkla kamaşmıştı. Niye bu kadar aydınlık olmuştu ki sanki. Biraz ışık yeterdi. Kafamı kaldırıp tavana baktım ve duvar yerine tamamen uzun şeritler halinde duvar lambaları ile karşılaştım. Hangi hastalıklı zihin böyle bir oda hazırlatmıştı. Niye böyle aydınlık olmak zorundaydı ki bu oda.
Kafamı indirip karşıma baktığımda ise onu gördüm.Bu hayatta en haz etmediğim insanlardan biri olan Ulaş'ı. Hayatımda gördüğüm en koyu ve sert bakan gözleri ile bana bakıyordu. Esmer teni ile tezat şekilde bembeyaz giyinmişti. Tam deliler hastahanesinin en delisi gibi duruyordu bu görüntüsü ile. Ulaş'ı çok tanımazdım hatta nerede ise hiç tanımazdım.Hakkında bildiğim tek şey ise onun meşhur öfkesiydi. Bu hayatta en nefret ettiğim insan tipiydi öfkeli insanlar. Onu birkaç kez görmüştüm ve her seferinde birilerini azarlıyordu. Aferdersiniz buna azarlamak denmez etrafa terör estiriyordu.Ayağında onunda zincir vardı.
Üzerime baktım ve Ulaş'ın üstündeki kıyafetlerin aynısı benim de üzerimde vardı. Neden bizi böyle beyazlara sokmuşlardı ? Birazdan ameliyata girecekmiş gibi hissediyordum. Belki doğru düşünmüşümdür. Oldukça sağlıklı bir vücudum vardı. Hiç hasta olduğumu hatırlamıyorum. Bizi organ mafyalarından biri kaçırmış olabilirdi.
Ulaş'a tekrar baktığımda bana dik dik bakıyordu. Kaşlarımı ne var dercesine kaldırdım.
"Soru sormayacak mısın?" dedi.
"Ne sormam gerekiyormuş ?"
"Mesela burada neden olduğumuzu. Bence şu durumda oldukça mantıklı bir soru, ne dersin? " dedi alayla.
"Burada niye olduğumuzu biliyor musun ?"
"Hayır." dedi net bir şekilde.
"Bilmediğine emin olduğum soruyu sana sormam oldukça anlamsızdı." dedim çatılan kaşlarını izlerken.
"Sen nasıl geldiğini hatırlıyor musun? "
" En son 16 Haziran akşamı saat 12'de yatağıma yattığımı hatırlıyorum."
"Bende en son 16 Haziran'ı hatırlıyorum. Saat 12'ye geliyordu ve arabama binecektim.Gerisi yok."
Anlaşılan ne olduysa o sırada olmuştu.
"Bizi kim kaçırdı dersin ? "
"Ne biliyim ben, malum ikimizin de düşmanı bol. İçlerinden biri kaçırmış işte."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİ
RomanceBir aşk en fazla ne kadar imkansız olabilirdi? Bütün çıkmaz yollara rağmen birbirleri ile buluşan kalplerin hikayesi. ☆ Tek bir hata! Bir yanlış aynı anda iki düşmanı zindana sürüklerken hayatlarının dönüm noktasını...