14- Kabulleniş

422 53 48
                                    

Gözlerimin içine bakarak söylediği cümleleri algılamaya çalıştım. Bana  sözlerini bir anlık öfkenin verdiği cesaretle söylediğini tahmin edebiliyordum ancak onun beni korumak için elinden geleni de yapacağına emindim. Bunu önceden de tecrübe etmiştim, Ulaş'tı o. Bir yol elbet bulurdu.

Ancak ben ondan bunu istemiyordum. Bu kadar yardımı bile benim için oldukça fazlaydı. Başkasına muhtaç durumda olma düşüncesi kendimi çok ezikçe hissettirmişti. Onun yardımını şu zamana kadar gereğinden fazla kabul etmiştim.

Ben bu değildim. İçimde eski Asya'nın kırıntılarını hissettim. Elbet kendi ayaklarımın üstünde durmak için başka bir yol bulurdum. Bu yol kesinlikle sırtımı bir başkasına yaslamak olmayacaktı.

"Ya ben istemiyorsam." dedim önümde duran yüzü görmemek için kafamı sağa çevirirken.

"Ben kendi yükümü başkasının omuzlarına bindirecek biri değilim. Benim için hiçbir çaba sarf etmeni istemiyorum.Buradan ayrılacağım." dedim ağlamış olmamın yüzünden tuhaf çıkan sesimle.

Odada kısa bir sessizlik hüküm sürdü. Ulaş ile birlikte olmak kendimi güvende ve huzurlu hissettiriyordu ama yanımda sonsuza kadar kalamayacaktı. Ben ona daha çok bağlanmadan kurtulmalıydım bu duygulardan.

Önümde kocaman iki neden dururken onun yardımını kabul etmeyecektim.

"Buna müsaade edeceğimi mi sanıyorsun?" dedi sert çıkan sesi ile.

"Hiçbir yere gidemezsin!"

Gözlerindeki şefkat yerini çoktan öfkeye bırakmıştı.

"Ne yapacağımı söyleme! Bana karışma
hakkını nereden buluyorsun? Ne istersem onu yaparım!" dedim sinirli çıkmasını umduğum sesim ile.

Aslında hiçte ona karşı öfkeli değildim, kızamıyordum. Bana zarar gelmemesini istediğini biliyordum ama en olmamam gereken yerdeydim şuan. Bunu fark edemiyor muydu? Hangi sıfat ile onun ile kalacaktım? Ne onun ailesi nede benim ailem buna izin vermezdi. Tabi hâlâ beni umursayan bir ailem varmıydı onu da bilmiyordum ancak Toralılar hayatta bir Karahanlıyı etraflarında kabul etmezlerdi. Bugün bunu daha iyi anladım. Ela'nın benden  rahatsız olmuş bakışları gözümün önünden gitmiyordu. Ya diğerleri? Hayatımı iki aileden kaçarak yaşamaya çalışmak istemiyordum.

"Bu durumda tercih hakkı bırakmıyorum sana. Benimle kalacaksın. Senin üzerindeki hakkıma gelincede umrumda değil. Benim dediğim olacak." Keskin çıkan ses tonu ile söyledikleri bu sefer sinirlenmeme sebep olmuştu.

" Buydun demek. Ancak etrafa emirler veren bir züppe.Aylarca gerçek yüzünü çok güzel saklamışsın tebrik ederim çok büyük bir yetenek."

"Yavaş yavaş dahada yakından tanıyacaksın beni merak etme." dedi sola doğru kıvrılan dudağı ile.

"Bu olmayacak ve ben buradan gideceğim."

"Saçmalamayı kes artık! Gidecek bir yer yok!"

"Bulurum!" dedim sesimi onun gibi yükseltirken.

"Hiç bilmediğin bir ülkede adın arananlar listesindeyken nereden bulacaksın? "

"Hep bir çıkış yolu bulmuşumdur yine bulurum."

"Tek çıkış yolun benim anlasana!"

"Asıl saçmalayan sensin Ulaş. Ailen beni ellerine geçirseler hiç düşünmeden harcarlar."

Söylediğim cümle ile gözlerinde bir anlık gördüğüm şeyin korku olduğuna emindim. O da biliyordu ailesinin bana zarar verirken bir an bile tereddüt etmeyeceklerini.

ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin