19- Tutsak

303 41 26
                                    

Keyifli okumalar..

Ruhum daralıyordu, boğulacak gibi oluyordum.

Tıkandığımı hissettim. Beni sokacakları demir parmakların ardında olmak için hiçbir suç işlememiştim oysa. Ama yine bir kafeste sıkışıp kalmıştım.

Kulaklarımda hala ortalığa öfke saçan Ulaş'ın sesi vardı.

Bana en son dediği şey gelmişti aklıma.

"Seni oradan çıkaracağım sevgilim. Dayan." demişti.

'Sevgilim' demişti birkez daha. Onun ağzından çıkan bu kelimenin muhatabının ben olduğunu bilmek nede güzel bir histi..

Gözlerimi yumup o anı daha net anımsamaya çalıştım. Polisler bileklerime kelepçeyi geçirirken bana endişe dolu bakışlar ile bakıyordu. Onları tehdit eden sözleri adamların bana karşı daha nazik olmasına sebep olmuştu.

Dayanacaktım, benden bunu istediyse yapacaktım. Gücümü son raddesine kadar kullanacaktım.

Bugüne başlarken nede heyecanlıydım. Ulaş gelicek diye elim ayağım dolanmıştı, mutluluktan ne yapacağımı bilmez haldeydim.

Ama şimdi.. Yine dört duvarın arasında sıkışıp kalmıştım. Burada bulunmak Deniz'in üzerimde uyguladığı işkenceleri hatırlatıyordu.

Açlık ve susuzluk..

Sanki tekrar o günlere dönmüş gibiydim. Sanki birazdan Deniz tüm öfkesi ile girip beni buradan çıkarıp  kafamı suyun içinde dakikalarca tutacakmış gibi hissediyordum. O zaman ki korku sarmıştı bedenimi. Titreyen ellerime baktım. Bayılmadan önceki o tuhaf hisse bürünmüştüm. Yine bayılmak istemiyordum.

Önceden nede sağlıklı bir bünyeye sahiptim. Baş ağrısı nedir bilmezdim.. Yaşadıklarımın ruhumda bıraktığı izler gibi sağlığımıda ne kadar zayıf bıraktığını görmem psikolojik olarak beni çok fazla kötü etkiliyordu.

Derin bir nefes içime çekip önümdeki masada duran bardağı titreyen ellerimle alıp dudaklarıma götürdüm.

Uçak beni fena tutmuştu ve miğdem bulanıyordu. Artık ülkemde olduğumu bilmek dahi bana iyi gelmiyordu. Oysa ne kadar çok özlemiştim bu ülkeyi. Fakat böyle hapsedileceksem bir anlamı yoktu. Çıplak ayaklarımı toprağına basmak istiyordum. Havasını ciğerlerime doldurmak istiyordum. Gözlerim doldu, ülkemdeydim ama bunların hiçbirini yapamıyordum.

Ne ağlak bir insana dönüştüğümü düşünüp elimin tersi ile gözlerimin dibinde biten yaşlığı sildim.

O odada olmak bundan daha kolaydı. Karşımda Ulaş vardı.Hep bana destek olmak için birşey yapmasada öylece durması, yanımda olduğunu bilmem bana yetiyordu. O an fark ettim, ben en başından beri, daha henüz onu tanımıyor olmama rağmen o ilk günden itibaren onun sayesinde nefes alabilmiş, kendimi güvende hissedebilmiştim. Deniz'e karşı kullanabileceği hiçbir kozunun olmadığını bilmeme rağmen ben onun varlığına sığınmıştım. Oysa o zamanlar onu sevmiyordum bile, yada kendimi buna inandırmıştım.

Gözümden akan bir damla yaş ile kendime itiraf edebildim.

Ben onu o odada ilk gördüğüm an dahi ona aşıktım.

Onu gördüğümde ondan ne kadar nefret ettiğimi düşünmüştüm. Oysa kalbimde bıraktığı yabancısı olduğum histen nefret ediyordum. Ve yine bu hisle birlikte güvenebilmiştim ona.

Onu ilk gördüğüm an düştü zihnime, bir çarpışmayla başlamıştı her şey. Kafamı kaldırdığımda gördüğüm yakışıklı yüzle nasılda afallamıştım.Ve onun o müthiş kokusu..

ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin