15- Ölü

392 44 52
                                    

Küçük bir çocuk gibi korku ile bakan bakışları aynı korkunun vücuduma yayılmasına sebep olmuştu. Hiç tanımadığım bir kadın için büyük bir telaş kaplamıştı ruhumu.

Eve geldiğimizden beri Ela'dan detayları dinleyen adamın karşımda çaresiz duruşu içimdeki sıkıntının daha çok büyümesine sebep oldu.

"Anneni görmeye gitmelisin." dedi Ela.

"Onu daha fazla yıpratmaya hakkın yok. Bir an önce ailene geri dön."

Kafasını salladı.

"Biliyorum merak etme gideceğim. " dedi sertçe.

"Müsaade eder misin Asya ile konuşmam lazım?"

"Tabi." dedi Ela odadan çıkarken.

Karşımdaki koltuğa otururken ne diyeceğini tahmin edebiliyordum.

"Annemi görmek zorundayım Asya." dedi gözlerini benden kaçırarak.

"Ama seni yalnız bırakmak istemiyorum."

"Beni düşünme, tabi ki ailenin yanında olmalısın. Kim bilir senin için ne kadar endişelenmişlerdir. Onları daha fazla üzme ve bir an önce iyi olduğunu öğrenmelerine izin ver. Ela'yı duydun, annen daha fazla dayanamamış ve kalp krizi geçirmiş. Bu durum bir annenin kaldırabileceği bir şey değil."

"Söz veriyorum en kısa zamanda geleceğim, kesinlikle seni burada tek başına bırakmayacağım. Levent'i seninle bırakıyorum eğer bir ihtiyacın olursa ona söyle. Ela'ya gelince de sana karşı davranışlarını pek kafaya takma."

"Beni düşünmeye son verir misin? Annen şuan hastahanede ve sen hâlâ buradasın. Daha fazla vakit kaybetmeden bir an önce buradan ayrıl Ulaş."

"Aklım sende kalacak." dedi solgun çıkan sesiyle.

"Kalmasın ben iyiyim."

"Yine de içim hiç rahat değil. Daha yeni özgür kaldık ve seni bu şekilde bırakıyorum."

"İyiyim dedim ya Ulaş. Ben çocuk değilim kendi başımın çaresine bakarım."

"Ama ben seni benim korumam gereken küçük kız çocuğummuşsun gibi hissediyorum." dedi acı ile gülümseyerek.

"Benimle dalga geçiyorsun heralde. Ben kendimi sana korunmaya muhtaç biri gibi mi tanıttım? Üzgünüm ama hiçte öyle yapıya sahip birisi değilim."

"Peki sen öyle diyorsan."

Elime doğru uzattığı şeye kaşlarımı çatarak baktım.

"Bu ne?"

"Gördüğün üzere para." dedi alayla.

"Daha şimdi sana ne dedim." sesim sert çıkmıştı.

"Asya merak etme bunu sana borç olarak veriyorum. Bana ödemeden seni rahat bırakmam. Ben yokken paraya ihtiyacın olabilir. Bir süre seni idare eder."

"Borç." dedim isteksizce. Sonunda beni ikna edeceğini ve ısrarlarına dayanamayacağımı bildiğim için bana uzattığı parayı aldım. Bu parayı borç olarak almam kendimi bir nebze iyi hissettiriyordu.

"Artık gitmem gerekiyor." dedi saate bakarak.

Ayağa kalktığında ben de onun ile birlikte ayağa kalktım.

"Vedalaşabilir miyiz?" dedi çekingen bir tebessümle.

Gülerek kafamı salladım. Yanımda belirdiğinde uzun boyundan dolayı yüzünü görmek için kafamı hafif kaldırmak zorunda kalmıştım.

ÖZGÜRLÜĞÜN BEDELİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin