Enoch, kollarının arasına aldığı Ezil'in saçlarını karıştırdı.
- Beni çok mu özledin ufaklık?
Ezil minik kollarını ona doladı.
- Evet! Çok çalışıyorsun!
Enoch gülerek ufaklığın yanağını öptü.
- Üzgünüm ama bazı şeyler gerekli ufaklık...
Enoch arkasından ona dolanan kollarla irkildi. Sevgilisi yanağına ufak bir öpücük bıraktı.
- Selam...
Enoch gülümseyerek uzanıp Alef'i öptü.
- Döndün demek, hazır gelmişken Bas'ı uyandırır mısın? Yemek hazır...
Alef gülerek onu öptü.
- Peki annecik...
Enoch ona dirseğini geçirdi.
- Pislik...
Alef, bulundukları oturma odasında çıkarken bağırdı:
- Seni seviyorum!
Enoch, umursamazca Ezil'i sırtına alıp onunla oynamaya başladı ama yüzünde ufak sevgi dolu bir gülümseme vardı...
Alef ikizlerin odasına girdiğinde küçük kızın solukların duydu. Minik kız çocuğu tatlı bir şekilde uyuyordu. Alef onu yanağından öpüp saçlarını okşadı.
- Bas, hadi tatlım, uyan...
Bas küçük vücudunu daha da ufaltarak uyumak için çabaladı.
- Hey, yemek hazır, eğer gitmezsek, Enoch çok sinirlene bilir...
Bas istemeyerek gözlerini ovuşturdu ve kocaman gözlerini Alef'e dikti.
- Seni özlemiştim...
Alef kızın başını okşadı.
- Bende seni ufaklık...
Alef, Bas'ı sırtına aldı ve yemek salonuna yöneldi...
Enoch ve Alef, ürkek halde Baba'nın laboratuvarında duruyorlardı. Baba onlara büyümekte olan kızıl saçlı erkek bir deneyi gösterdi. Henüz küçüktü.
- Bu size yeni katılacak olan arkadaşınız, çıkması fazla uzun sürmez.
Onlara bir kaç adım yaklaştı ve yüzünde gerçek gibi görünen bir şefkatle ikisine baktı.
- Size bir isteğimden bahsetmeme izin verin çocuklar...
Tüplerin arasında bir süre dolandı.
- Çocuk yapmak ister miydiniz?
Alef kıpkırmızı oldu, Enoch'sa yere baktı.
- Ben... İsterdim...
Alef onun elini tuttu.
- Bende...
Bunu daha önce konuşmuşlardı. Çocukları olmayacağını bilmek rahatsızlık vericiydi. İkiside ebeveynliğe bu kadar hazırken bu düşünce can sıkıcıydı. Ama hissettikleri boşluğu Bas ve Ezil'le kapatabiliyorlardı. Yinede onların karışımı olan bir çocuk... İşte bu güzel olurdu. Baba onların aklından ne geçtiğini biliyordu.
- Size teklifim...
Bir süre durdu ve onların yüzlerine baktı.
- İkinizdende DNA alacağım ve aynı normal bir döllenmede olduğu gibi bu DNA'yı rastgele karıştıracağım, ortaya çıkan deney sizin çocuğunuz olacak...
Enoch ve Alef bakakaldı. İkiside heyecanla birbirlerine baktılar. Enoch, Alef'in elini sıktı.
- Biz varız...
Baba gülümsedi...
Alef ve Enoch odalarına girdiklerinde ikiside kendilerini yatağa attı. Enoch Alef'in yatağa dağılmış saçlarının bir tutamını okşadı.
- Bir çocuğumuz olacak...
Alef kıkırdadı.
- Sanırım ölüyorum...
Enoch güldü.
- Sence en çok kime benzer? Yok yok en iyisi tahmin etmemek. Adını biz koyabiliriz değil mi? Yani sonuçta bizim çocuğumuz...
Alef gülerek yuvarlandı ve kollarını Enoch'un boynuna doladı.
- Erkek olursa adını Sith koyalım...
Enoch gülümseyerek onu öptü.
- Kız olursa Trinity...
Alef gülümsedi.
- Anlaşdık...
Dudakları tekrar buluşurlen sarıldılar...
Jeff ormana girdiğinde etrafındakileri zorlukla görüyordu. Hafifçe sızlayan dudak kenarları onu rahatsız ediyordu. Yaralarının iyileşmesi çok uzun sürmüştü. Yinede bu konuda yapabileceği bir şey yoktu. Olaydan beri yanlızca iki buçuk yıl geçmişti. Hala arandığına emindi. Risk almak istemiyordu. Ağaçların arasında bir şey gördüğünde bıçağını çekti. Bir kaç adım soru içine adımını attığı alan daire şeklinde bir çimenlikti. Çimenler ölmüştü. Kavrulmuş gibi siyahlardı. Alanın ortasında top gibi kıvrılmış biri vardı. Siyah bir takım giydiği belliydi ama hepsi bu kadardı. Daha fazlası seçilmiyordu. Öne arkaya sallanıyordu. Delirecekmiş gibi.
- Hey!
Jeff ona doğru bir kaç adım attı.
- İyi misin?
Çocuk kafasını kaldırdı. Bembeyaz saçları ve masmavi gözleri vardı. Jeff'in gördüğü en müthiş görünümlü erkekti bu. İşin tuhafı, Jeff'ten kaçmamıştı. Yarıklar görünüyor olmalıydı oysa. Çocuk anlamaz gözlerle ona baktı, neredeyse aynı yaşta olmalıydılar.
- Git buradan...
Jeff biraz daha yaklaştı.
- Neden?
Çocuk solgun yüzünü ona sundu.
- Benimle aynı yerde olmak tehlikeli...
Jeff iç çekerek gidip karşına oturdu.
- Dostum, kimsin ki sen?
Çocuk yere baktı.
- Bazı kişiler bana Slenderman diyor, ama bu çok daha sonraki bir dönemde...
Jeff kafası karışarak ona baktı.
- Pekala otantik çocuk, sende mi şu New Age'cilerdensin?
Çocuk güldü.
- Hayır, hayır. Ben aaaa, bir tür katilim sanırım...
Jeff gülümsedi.
- Harika! Bende öyle! Ben Jeff bu arada...
Çocuk içtenlikle gülümsedi, Jeff'i sevmiş gibiydi.
- Memnun oldum, ben Grey...
İkiside birbirlerine gülümsediler. Ve böylece hiç bitmeyecek bir dostluğun ilk adımları atılmış oldu...