28.GİTMEME İZİN VERME

688 24 0
                                    

Yurda döner dönmez odalarımıza geçtik ve yarın için kıyafetlerimizi falan hazırlayıp erkenden uyuduk.Sabah yine erkenden kalkıp kahvaltı yaptık ve yola çıkmak için otobüslere bindik.Ama ben yine kendimi iyi hissetmiyordum:hem başım çok ağrıyordu,hemde miydem bulanıyordu.Miydem bulandığı için pencere kenarına oturdum ve kafamı pencereye yaslayıp dışarıyı seyrettim.Otobüse Ma Roo ve Taylor da binmiş ama ben kampa çok az mesafe kala gördüm:çünkü onları görecek halde değildim.Aslın da onların geleceğini bile düşünmüyordum,herzaman olduğu gibi yapışık sevgilisini yanın da ayırmamıştı.Kızlar sürekli iyi olup olmadığımı soruyordu,ama beni merak ettikleri için sordukları sorular sürekli miyde bulantımı hatırlatıyordu.Yol boyunca müzikler dinlendi,oyunlar oynandı,ama benim yine böyle bir günüm mahvolmuştu.Yol boyunca sessizce etrafı seyrettim,kamp alanı pek uzak değilmiş.Ayrıca bir yapay kampmış,ayrı ayrı belirli bölümler varmış ve birkaç metre ilerlerinde tuvalet,ihtiyaçlarımızı alabaleceğimiz küçük bir yer ve olabilecek durumlar için bir revir varmış.

Yapay kamptan ne beklenir ki,adı üstünde yapay kamp alanı,ne o öyle kamp dediğin doğayla tamamen iç içe olmak ve ihtiyaçlarını kendin arayıp üretmen gereken yer.Ama ne yapalım elimizdekileri değerlendirip ve olabildiğince tadını çıkarmaya çalışacağız.Sonun da kamp alanına varmıştık otobüsden iner inmez bizi görevliler karşıladı burada birtek bizim okul yokmuş.Farklı bölgelerde birbirlerine uzak mesafelerde başka okullar da varmış.Görevliler bizim yerlerimizi gösterip,belirli gruplar haline getirilip çadılar verdiler.Tabi çadır kurumu erkeklere aitti,ilk mutfak olarak kullanılacak çadır kuruldu,sonra bizim kalaçağımız çadırlar kuruldu.Bizim çadırlar hazır olana kadar mutfağa çeki düzen verip gerçek mutfak haline getirdik.Ama benim miyde bulantım helen söröyordu,galiba miydemi üşütmüştüm.Ben ve bizim kızlar,yani dördümüz aynı çadır da kalacaktık.Dong Joo,Jeremih ve Alex de aynı oda da kalacaktı.Duyunca ben bile kulaklarıma inanamadım ama Ma Roo ve yapışık sevgilisi aynı çadırda kalacakmış.Yuh yani bu kadarı da fazla ama,ayıp denen birşey var.Toplum içinde yapılacak şeymi.

Ben çadırımın önünde oturmuş,onların terbiyesizliklerini düşünürken lüks bir araba ile biri geldi ve oldukça da yakışıklıydı.O da koreliydi belliydi, ben onu içimden çekiştirirken:Taylor koşarak yanına gitti ve sarıldı,Ma Roo ile de el sıkıştı.Dong Joo'ya bu kim diye sordum:Taylor'ın sevgilisi dedi.Bir anda nee diye yüksek sesle bağırdım ve hemen elimle ağzımı kapadım.Dong Joo'ya yuh,hatta pess dedim hem Ma Roo ile çıkıp,aynı zaman da bununla mı çıkıyor dedim.O da gülerek:onu da nereden çıkardın,yada bunu sana kim söyledi dedi.Bende kimse söylemedi ama hal ve hareketlerinden anladım,yani birtek ben böyle düşünmüyorum bizim kızların hepsi böyle düşünüyor dedim.O da kahkaha atarak:Hiç KARDEŞ,KARDEŞ ile çıkar mı dedi ve ben yine nee diye bağırdım ve kısık sesle onlar kardeş mi dedim.O da evet kardeş,insan bir sorar dedi.Bende ama Taylor bildiğim kadar Amerikan ismi,üvey kardeşler mi diye sordum.O yine gülerek hayır,Taylor Amerika da doğdumuş ve ona bu ismi babasının arkadaşı olan doktor vermiş dedi.Birden kendi kendime gölmeye başladım.Bunca zaman Taylor'ı boşuna dert etmişim...

(Bana beni aratıp kendini bulduran yar...O kadar sıkı ki boşluğun şimdi senin boşluğunu hiçbir boşluk kandıramayacak.)

GİTMEME İZİN VERMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin