73.GİTMEME İZİN VERME

574 17 0
                                    

Oradan ayrılırken içimden:Kang Ma Roo ne olur,ne olur GİTMEME İZİN VERME diye dua ettim.Yol boyunca ağladım hava alanına gelince Bay Dae ile birlikte diğer gelecek kişi bekledim.Sonra karşıda bir ordu gibi bize doğru gelenleri gördüm.Onları görünce Bay Dae:işte geliyorlar dedi.Bana gözü görmüyor demişti,ama bunların hepsinin sanki gözleri görüyordu.Açıkcası onların gelişlerinden ürktüm,bize yaklaştıklar ve tam karşımız da durdular.Hepsinin yüzlerinde asabi bir ifade varken,içlerinden biri bana bakarak tebessüm ediyordu.Sonra birden elini farklı tarafa uzatıp:ben Kwang Ho dedi.Sonra yanındaki biri kolundan tutup bana doğru çevirdi,o anda anladım ki gideceğim kişi buydu.Ama halinden o kadar memnun ve mutlu görünüyordu ki,bende elini sıkıp:bende Aslı dedim.Yanındaki adam:hazırsanız gidelim,geç kalacağız dedi.O öyle deyince içim cızz etti,bende hazırım anlamında kafamı salladım.Bay Dae ile vedalaşıp,birkaç adım atar atmaz telefonum çaldı.Bu Ma Roo'ydu,bu biraz erken olmuştu benim evde olmadığımı anlamıştı.Açsam mı açmasam mı bilemedim,sonra bir delilik yapar diye açtım.Sesindeki korku ve endişe anlaşıla biliyordu,hemen nerede olduğumu sordu.Bende:Ma Roo,sakin ol ben iyiyim dedim.Oda sinirle ve yüksek sesle:neredesin,tek başına nasıl dışarı çıkarsın,hemde bu saatte dedi.Bende:ben,ben Türkiye'ye gidiyorum,sana söylemeden çıktım.Çünkü yalnız gitmeme izin vermessin diye düşündüm dedim.O da sinirle:Türkiye'ye gitmek mi?neden yalnız gidiyorsun,beraber gidecektik dedi.Bende:bak,beni dinle ve anlamaya çalış,seninle gidemem çünkü ailem buna hazır değil.Birden bire seni karşılarına çıkaramam,hem benimde korumam gereken şeyler var.Benim verdiğim karar yüzünden,kimseyi tehlikeye atamam.Hemen gidip geleceğim,hem ailemede o arada seni söyleyeceğim dedim.Ben öyle deyince iyice çıldırdı,öyle kızdı ki beni daha fazla konuşturmadı.Bende onun sesini bastırmak için bağırarak:lüften biraz olsun anlamaya çalış,orada yapmam gerekenleri yapıp geleceğim.Hem annem hasta biliyorsun,bu kadar şeyin içinde sana vakit ayıramam dedim.O da bağırarak:orada bekle seni almaya geliyorum,sakın bir yere gitme dedi.Göz yaşlarımı tutamadım ve bağırarak:gelme,tamam mı gelme.Geldiğinde beni bulamassın,benim için endişeleniyorsun biliyorum.Ama endişelenecek birşey yok,o adam hapisten çıkmadan yapmam gerekenleri yapıp geleceğim,beni bekle.Söz veriyorum sana,geri geleceğim dedim ve telofunu yüzüne kapattım.Bay Dae'nin yanına gidip:buraya geliyor,ne dediysem dinlemeyecektir.Onu durdurun lütfen,Türkiye'ye gitmesini engelleyin dedim.Oda:merak etme sen git artık,ben onu hallederim dedi.Artık gerçekten gitme vaktiydi,tüm işlemlerimizi yapıp uçağa bindik.Onu bıraktığım için canım yanıyordu,içimden gelip beni durdurması için dua ediyordum.

Sonra uçak kalktı,bundan sonra beni durdurması imkansızdı.Yol boyunca ağladım ve gözüme hiç uyku girmedi.Uçaktan inip hemen kalacağımız eve gittik,yanımızdaki adamlardan çok korkuyordum.Ama neyse ki onlar evin dışında kaldılar,bu kişi çok önemli biri olmalı ki yanında bir sürü adam var diye düşünmeden edemedim.Yorgun olduğumuz için Kwang Ho'yu yatağına yatırıp,ben odama geçtim.Sonra Taylor'ı aradım,Ma Roo'yu sormak için,Bay Dae konuşunca biraz iyi oldu dedi.Ama bana çok kızgınmış,bende bana bu numaradan ulaşa bilirsiniz.Bende ararım sizi dedim.O da tamam dedi ve telefonu kapadım,aradan çok geçmeden telefon geri çaldı.Bende açtım,arayan Ma Roo'ydu bu numarayı Taylor'dan almış.Sesinden sakinleştiği anlaşılıyordu,benim iyi olduğumu duyunca rahatlamış.Bana:bu yaptığını unutmayacağım,ama sözünü unutma,geri döneceksin dedi ve telefonun sürekli açık olacak,eyer sana bir kere ulaşamazsam hemen oraya gelirim dedi.Onun sesini duyunca rahatlamıştım,her dakika beni arıyordu.Onunla yaşayamadığımız flört dönemini yaşıyorduk.Günlerim güzel geçiyordu,amaliyattan önce Kwang Ho'ya Amerikayı gezdiriyordum.Daha doğrusu bende ilk gördüğüm için,adamları bizi nereye götürürse oraya gidiyorduk.Kwang Ho çok iyi bir insan,Amerika onun ve annesini hayaliymiş.Herzaman Amerika'ya gitmek hakkında konuşurlarmış,annesi sürekli Amerika'yı anlatırmış.Heryerini resmen ezberlemiş gibi biliyor,Kwang Ho'nun gözleri açılınca beraber geleceklermiş buraya.Sonra annesi ölünce tüm hayatı yıkılmış.Hastalığı bu kadar ilerleyene kadar ameliyatı kabul etmemiş,sonra Amerika'da ameliyat olacağı için kabul etmiş.Annesinin ve kendinin hayallerini gerçekleştirmek için...Gözlerinin de açılma şansı varmış,ama hastalığı yüzünden göz amaliyatına girememiş.Çok küçük yaşta gözlerini kaybetmiş,onun için alışkınmış.Annesi de Kwang Ho'yu kurtarmak için ölmüş,kendini suçladığı için amaliyat olmamış ve ölümü beklemiş.Sadece ondan bunları öğrene bildim,başka birşey konuşmasına izin vermiyorlarmış.Babasından ise hiç bahsetmiyor,ne zaman sorsam konuşmuyor.Ona Amerika'yı nasıl göstereceğimi bilmiyordum,ama o ise dokunduğunda,rüzgarını hissettiğinde,insanların seslerini duyunca Amerika'yı görebiliyorum dedi.Çok duygusal biri,yaşama şansı olmadığını çok iyi biliyor ve bundan büyük bir mutluluk duyuyor.Kwang Ho ile çok zaman geçirmemiştim ama onu çok sevmiştim,onun ölmek istemesini istemiyordum.Sürekli kararından dönmesi için uğraşıyordum,ayrıca ona Ma Roo'dan da bahsettim.Yaşı daha çok gençti ve hiç aşık olmamıştı,ben onun tıpkı Ma Roo'yla ben gibi aşık olmasını ve o duyguyu yaşamasını istiyordum.

Sonun da ameliyat günü gelmişti,ama o halen yaşamak istemiyordu.Hayatının merkezi olan annesine kavuşmak istiyordu.Bende amaliyata girmeden önce son bir kez konuşmak istedim...Kwang Ho'ya:sen ne kadar yaşamak istemesende annen istiyordur,o senin yaşaman için kendi hayatını heba etmiş.Eyer sen yaşamak istemesen onun tüm çabaları ve istekleri boşa çıkar.Sen annen için yaşamalısın ve mutlu olmalısın dedim.O da:ne bilmiyorsun ki yalnız yaşamak nasıl bir duygu,hemde başkalarına muhtaç bir şekilde yaşayan için ne kadar zor birşey olduğunu ne biliyorsun dedi.Bende:bu ameliyat başarılı geçerse,gözlerin de açılacak;ondan sonra başkalarına muhtaç olmak zorunda kalmazsın.Hem annenin istediği,senin burayı bu şehri gerçekten görmendi.Sen annenin hayallerini gerçekleştirmedin bunu bilesin dedim.O da:yaşama şansım bu kadar düşükken,bunları neden konuşuyoruz ki,asıl senden konuşmalıyız dedi.Bende:evet konuşalım,işte sen beni ve sevdiğim insanı görmek istemez misin?nasıl biriyim,Ma Roo nasıl biri,bana yakışıyor mu?ben senin görmeni istiyorum dedim.O da:seni ve Ma Roo'yu görmek istiyorum,ama bunları konuşmak için gerçekten geç dedi.Bende:belki geç değildir,sen eyer istersen ve amaliyatının başarılı olacağını düşünürsen belki herşey düzelir dedim.O da:bilmiyorum,göreceğiz dedi ve amaliyat zamanı gelmişti.Bana:mutlu olun olur mu?sakın birbirinizi bırakmayın,hep sevin kendine de dikkat et dedi.O öyle deyince çok üzüldüm,insanın bile bile ölüme gitmesi kadar kötü birşey var mıdır?daha fazla konuşamadık,zamanımız yoktu.Amaliyathaneye girerken arkasından:Kwang Ho başaracaksın,benim için başarmalısın...FİGHTİNG(Korece'de hadi,bastır)...dedim.Onun için endişeleniyordum,yaşamasını istiyordum.KORE'ye geldiğimden beri sürekli umutsuz ve ölmek isteyen insanlarla karşılaştım.Kwang Ho ve o adamın yani Bon Hwa'nın ne ilgisi olduğunu da merak ediyordum.Acaba babası mı diye düşünmeden edemiyordum.Ameliyat çok uzun sürdü,saatlerce amaliyathanenin kapısında bekledim.Sonun da doktor çıktı ve çıkınca o muhteşem haberi duydum.Havalara uçtum,amaliyat biraz aksaklıklara rağmen iyi geçmiş.Sonradan birşey olmazsa,iyileşeceğini söyledi.Doktor gitti ardından sedyede Kwang Ho geldi ve yoğun bakım odasına alındı.Kendine gelene kadar orada kalacakmış,çok hemde çok mutlu oldum.Bir aksaklık çıkar diye üç gün uyuttular,bende hergün hastahanede kaldım.Dördüncü gün ise uyandı,ama göz amaliyatını dört beş ay sonra olabilirmiş.Bir ay boyunca hastenede iyileşmesini bekledik,göz amaliyatını KORE'de olacaktı.Hastahaneden sonra bir hafta kadar evde baktım ona,yaşadığına pişman olmasın diye elimden geleni yaptım.KORE'ye dönme günümüz yaklaşıyordu,biletlerimiz bile alınmıştı.Artık korkularım yok olmuştu,herşey bişmişti.Ma Roo'yu çok özlemiştim,artık KORE'ye döneceğimiz günü beklemeye başlamıştım.Ma Roo'ya da döneceğim günü söylemedim,çünkü süpriz yapacaktımm...(Sana yazmıyorum diye seni unuttuğumu yada aklıma gelmediğini zannetme sevgilim. Özlüyorum, aklımdan çıkmıyorsun ama yazamıyorum elim gitmiyor kelimeler çıkmıyor dökülmüyor işte dilimden sana bir şeyler. Hepsi kalbimde saklı kalıyor. Bazen kendi kendime konuşuyorum işte tam yazıya yazacakken unutuveriyorum. Ama kızma olur mu? Seni unutmadım.Seni hatırlamıyor değilim sevgilim.)

GİTMEME İZİN VERMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin