55.GİTMEME İZİN VERME

513 17 0
                                    

Binanın içine girdik ve asansöre bindik,o yine her zaman ki ciddi tavırıyla duruyordu.Ben ise onu seyrediyordum,ona bakarken:şimdi ne kadar canı yanıyordur,keşke hemen şuracıkta tüm geçmişini sile bilsem diye düşündüm.İnsan onun yaşadığı acılara nasıl katlanır,nasıl dayanır.Onun nefreti bu zamana kadar ayakta kalmasına yardımcı oldu.Eğer nefreti olmasaydı o şimdiye kadar yaşıyor olmazdı.Nefretinin olmasına sevineyim mi,üzüleyim mi bilmedim.Bunları düşünürken gözlerim doldu,göz yaşlarıma engel olmayacağım diye çok korktum.Göz yaşlarımı içime akıtmaktan,bogazım dolmuştu bana birşey söylese konuşacak halde değildim.Sonra birden asansör durdu,galiba Ma Roo'nun evinin olduğu kata gelmiştik.Asansörden indik ve kolidorun sonua doğru yürüdük,ben:o anlayacak diye,sürekli gerisinde gidiyordum.Sonun da onun evine gelmiştik,kapısı anahtarla açılmıyordu şifreliydi,kapıyı açtı ve içeri girdik.Işıkları açar açmaz karşımda öyle güzel bir ev duruyordu ki;karşı duvarın tamamı camdı,kocamandı.Ben kapını girişinde,etrafa bakarken bana terlik çıkarıp önüme koydu.Bende ayakkabımı çıkarıp içeri girdim.Ben kapının orada duvarın diğer kısmını görmemiştim.Duvarın diğer kısmında:duvarın üzerinde,duvarın bir kısmını kaplayan büyük bir resim vardı.Resimde:Taylor,Ma Roo ve bir tane daha kişi vardı galiba bu Guru'du,üçüde birbirinin ellerini omuzlarına atarak,mutlu ve bir o kadar da doğal poz vermişlerdi.

İnsan o resime bakıp nasıl bir insanı unutabilirdi ki,Guru da oldukça yakışıklı görünüyordu.Resmin karşısına geçtim ve sessizce onları seyrettim.Ma Roo'yu ilk defa öyle içten gülerken görmüştüm,öyle mutlu görünüyor ki resmin karşısın da göz yaşlarıma engel olamadım.Allahtan Ma Roo ortalıkta yoktu,sonra birden kapı sesi duydum.Hemen göz yaşlarımı silip ona döndüm ve zorla da olsa gülümseyerek:resimde çok güzel çıkmışsınız dedim.O da bana hiç birşey demeden bakış atıp,mutfaga doğru yöneldi.Mutfağı amerikan mutfağıydı.Salonun bir köşesine yapılmıştı.Ben daha fazla dayanamayacaktım,bunun için zorla da olsa tuvaletin yerini sordum.O da kafasıyla tuvaletin yerini gösterdi,hızla tuvalete girip;yere çömelerekten ağladım,sesim gitmesin diye ağzımı elimle sıkıca tutuyordum.Ben bu şeyleri yaşamadım ama gördüğüm de bile dayanamıyordum,peki ya o bu acıları yaşayan kişi olarak nasıl dayanıyordu.Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum,sesimi tutmaktan buğazım ağrımıştı.Zorla da olsa kendimi sankinleştirdim ve akan makyajımı toparlamaya çalıştım.Ağladığım da hem gözlerim kızarıyordu,hemde burmun ucu,ya ağladığımı anlarsa diye iki ton fondoten sürdüm ve içeri girdiğimde bana dönerek:al şu kahveyi iç ve hemen git dedi.Bende dövecek gibi tavrından,korkudan hemen bardağımı aldığım gibi yerime oturdum.O da tam karşımdaki kanepeye oturarak:hadi ne diyeceksen söyle ve git dedi.Ben de:bu kadar kaba olmak zorunda mısın en azından bir defa da olsa bana iyi davranamaz mısın dedim.O da:uzatma ve ne söyleyeceksen söyleyip git dedi.

Bende bu tavrına sinirlenerek:tamam anlıyorum bana kızgınsın,ama en azından bana gelip söyleye bilirdin,ben o kaykayın sahibi Dong Joo sanmıştım ve ondan özür dilemiştim.Bence sende o kaykayın sahibi Dong Joo olarak bildiğimi,biliyordun bunun için beni sinir edip duruyordun.Ama anlamadığım ne biliyor musun?o kadar değerli kaykayı neden sürekli bana bırakıyordun dedim.O da sinirli bir bakışla sustu ve:asıl sadete gelmeyecek misin dedi.Gözlerim dolu bir şekilde:biliyorum kalbimi kırmaya çalışıyorsun,bravo başarıyorsun da ama ben eğer bilseydim,kesinlikle böyle birşey yapmazdım.Hem beni de anla,kendimi aptal gibi hissediyordum.Ben gerçekten ama gerçekten onu fırlatmak istememiştim,bir an da oldu.Sonradan çok pişman oldum,gerçekten ama gerçekten özür dilerim.Ne olur artık böyle davranma en azından biraz daha kibar davranamaz mısın?yoruldum anlıyor musun?evet buraya,bu şehre geldiğime o kadar pişmanım ki...Ama bu pişmanlık burayı beyenmediğimden değil,SENİN yüzünden dedim.Bunu duyan Ma Roo:tamam dedi ve lafına başlamadan bitirmek zorun da kaldı.Çünkü benim telefonum çaldı.Bu Che Soo'ydu o an ne yapacağımı bilmedim ama açmak zorundaydım ve telefonu açtım.Che Soo:Aslı yurdun önündeyim dışarı çıkar mısın dedi....Karşım da Ma Roo,telefonun diğer tarafın da Che Soo,O an ne yapacağımı bilemedim,öylece donup kaldım...

(Çıkmazdayım yine bu gece,Sevmek bana göre değil gönlüm,Ne anlar kalbim sevgiden,Gözlerim alışmışken ağlamaya,Mutluluk benim neyime,Şimdi bir çıkmazdayım kendimle,Hataymış yaptığım yeni anladım,Herkesi kendim gibi sandım,Onu da benimle birlikte ÇIKMAZA KATTIM..)

GİTMEME İZİN VERMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin