48.GİTMEME İZİN VERME

576 18 0
                                    

Daha sonra Aslı benim son çarem,Ma Roo'ya o karağın içinde el uzatan kişi olabilir dedi.Başından beri susarak olanları izleyen Ji Sung:Taylor bunu Ma Roo öğrenirse ne olacak biliyorsun,lütfen artık Ma Roo'nun yolunu kesme,bırakta bildiği gibi yapsın dedi.Taylor:iyi ya ne güzel,hepiniz bana cephe alın;sonuçta Ma Roo sizin için ne ifade ediyor ki dedi.Karşım da sanki çaresiz küçük bir kız çocuğu vardı.Sözlerindeki isyan,büyük bir acı ve korku vardı.Tam Ji Sung,Taylor'ın sözylediği şeylere cevap verecekti;Jeremih geldi ve ne olduğunu anlamaya çalıştı.Ji Sung,Taylor'a hadi gidelim dedi.Ama benim öğrenmek istediğim şeyler vardı;Ji Sung zorlada olsa Taylor'ı arabaya bindirdi.Taylor arabaya binerken:ne olur Aslı,sana yalvarıyorum yapma dedi.Dong Joo,Jeremih'i içeri yolladı,bizde arkasından içeri gidiyorduk;tam merdivenlerden inerken,göz yaşlarımı daha fazla tutamadım,oracıkta yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağladım.Taylor bi nevi bu yükü benim üzerime yıktı,daha fazla dayanamıyordum,Allah'ım bu bana verilmiş bir cezaysa dayanamıyorum,beni kurtar.Ama bu bana bir imtihamsa eğer sabredemiyorum.Lütfen herşey olacağına versın artık,beni bundan kurtar,diyerekten ağlıyordum.Dong Joo bana kendini topla,şimdi Che Soo pastasını kesecek,içeri girmemiz gerek diyordu.Ben çok,hemde çok büyük hata yapmıştım;ayağa kaltım ve göz yaşlarımı sildim,içeri girdiğimde Che Soo'ya ne cevap verecektim,Dong Joo'ya bana yardım et dedim.O da bana sakin ol,merak etme bir şuradan çıkalım sana tüm bilmek istediklerini anlatacağım söz dedi.Ama buradan çıkabilecek miydim? daha doğrusu nasıl çıkacaktım.Derin bir nefes aldım ve içeri girdik,Dong Joo'nun kolundan destek alarak girmiştim içeri,her an oracıkta yığıla bilirdim.Pastanın karşıdan geldiğini gördüm,Che Soo beni Dong Joo'nun yanından,elimi tutup çekti ve pastanın başına götürdü.Yanım da ol dedi bana,herkes bencillik yapıyordu,benim ne düşündüğümü sormadan,herkes yanlarında olmamı istiyorlardı.Peki ya ben kimin yanın da olacaktım.Che Soo bir dilek tutup mumu üfledi,çok mutlu görünüyordu.Ben bu mutluluğunu nasıl yıkardım,beni arada bırakmışlardı.

Dong Joo yanımıza gelerek,özür dilerim ama Aslı'yı almam lazım dedi.Che Soo da bir sorun mu var dedi.Dong Joo:senlik birşey yok Aslı'nın arkadaşı,yani burada tek türk arkadaşı hastahaneye kaldırılmış oraya gitmemiz gerek dedi.Dong Joo benim için yalan söylemişti,Che Soo bende geleyim dedi ama Domg Joo izin vermedi,arabaya bindiğimiz gibi oradan uzaklaştık.Rahatlamıştım,çünkü herhesin içinde Che Soo'ya seninle olamam diyemezdim,onu arkadaşlırına karşı rencide etmiş olurdum.Bu konuyu daha sonra aramızda hallede bilirdik.Yol boyunca sessiz kaldık,sonra bir sahil kenarına gittik,orada oturduk.Ben Dong Joo'nun anlatacaklarını bekliyor ve bir o kadar korkuyordum.Sonra Dong Joo:olanları nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama ne olur anlattıklarımdan sonra mantıklı düşün ve kararını öyle ver.Çünkü Ma Roo'yu kazanmak çok zor dedi ve olanları anlatmaya başladı.Dong Joo:Ma Roo'nun babası,çok iyi biriydi ve oldukça da zenginlerdi.Ama babası ve annesi birbirlerini hiç sevmemişler,hep kavga edip duruyorlarmış.Annesi tam şu ukala ve burdu havalarda olan zengin kadınlarındaydı.Sonra birgün babası kaza geçirdi,annesi geçim sıkıntısına düştü.Çocukları bile ona fazla gelmiş,babasını svmediği için onları da sevmemiş.Daha sonra kendi çocuklarından faydalanmak aklına gelmiş,o zamanlar da dövüş gibi şeyler çok para getiriyormuş.Ma Roo'yu eyitmeleri için bir antrenör ile anlaşıp kampa yollamış,bir iki seneye aşkın sürede kamta kalmış;okulu herşeyini bırakmak zorun da kalmış.

Ma Roo asla bir dövüşçü olmak istemiyordu,ama eve dönmesi için bunu başarması gerekiyormuş.Bunun için ilk musabaka da ünvan için belli bir kariyer olması gerekiyordu,bunu başarması lazımmış.Annesi öyle acımasız bir kadın mış ki,oğluna vaatler verip,seni seviyorum bunu benim ve kardeşin için başarmalısın falan diye kandırıyormuş.Her küçük çocukta olduğu gibi Ma Roo da annnesi ne yaparsa yapsın onu çok seviyormuş.Sekiz yaşında kendini kampta bulmuş,on,on bir yaşların da iken artık musabakalara katılmaya başlamış.Sonra belirli bir düzeye gelice kafes dövüşüne girdirmişler kendini.İlk başta çok dayak yemiş,acılarını kimse ile paylaşamamış.Ama annesi ondan hiç memnun olmamış.Tabi şimdi diyeceksin sen nereden tanıyorsun Ma Roo'yu komşu ağlu diyelim,pek ailesi ve kendisi ile o zamanlar konuşmazdıkda,annem Ma Roo eve dönünce ona selam vermemi bile yasaklamıştı.Benide öyle şeylere alıştırır diye,bir nevi kötü örnek olur diye.Tabi ben bu olanların yarısını hayal meyal,diğer yarısını da etraftan ve annemden duyduğum kadar anlatıyorum.İşte hayatı hep ringlerde geçti ve oldukça bu dövüş ile ilgilenenler arasın da ün kazandı.Kafes dövüşü,kafes ring içerisinde yapılıyor ve içinden çıkmak için ya kazanacaksın ya da kendinden geçip,sağlam kalmayacaksın.Sonra en bittiği dönemlerde oturduğumuz semte yeni birileri taşındı.Onun oğlu vardı onunla çok yakın arkadaş oldular.Arkadaş oldukların da on beş yada on altı yaşlarındaydı.Yedikleri içtikleri ayrı gitmiyordu,Ma Roo tek çocukluğunu o arkadaşıyla yaşadı.Onu çok seviyordu,çünkü onun tek arkadaşı olmuştu.Arkadaşı Hindistan'lıydı ve adı Guru'du,aralarına Taylor'ı da almışlardı.Annesi Taylor'ı da okula göndermiyordu,sonra Ma Roo'nun ısrarı ve dövüşmeyeceğim gibi tehditleri üzerine göndermişti.Günleri böyle geçip gitti,tabi Ma Roo'nın birsürü düşmanı oldu.Sonra............(Bu hayat bana:,insanların gülmediği için ağladığını,susamadığı için konuştuğunu,ölmediği için yaşadığını öğretti)

GİTMEME İZİN VERMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin