51.GİTMEME İZİN VERME

530 20 2
                                    

Artık herşeyi anlıyordum,Ma Roo'nun bana neden sinirli bir şekilde baktığını,benden neden nefret ettiğini ve sürekli benden özür dilemeyecekmisin deyişinin sebeplerini,anlıyordum.Dong Joo'ya peki ya o kaykay halen sağlam mı diye sordum.Dong Joo da:bilmiyorum uzun zamandan beridir görmüyorum,nerede diye de hiç sormadım dedi.Off,Allah'ım ben ne yaptım,ya o kaykaya birşey olduysa,kendimi çok kötü hissederim.Dong Joo endişeli tavrımı görünce:ne oldu,yoksa o kaykaya birşey mi oldu dedi.Bende mahcup bir tavırla:galiba oldu,yani pek emin değilim ama biraz sert fırlatmıştım dedim.O da:sert fırlatmıştım derken dedi.Bende:hanii şu seni kaykayla gördükten sonra hastalanmıştım ya,onda uyandığım da kaykayı baş ucumda gördüm.Benimle dalga geçiyorsun diye sinirlenip,parkurların oraya fırlatmıştım,bundan daha önce de kayarken ayağını,yeni tekerleğini kırmıştım dedim.O da:gerçekten mi?? bence birşey olmamıştır,(tebessüm ederek)olsaydı Ma Roo seni sağ koymazdı dedi.Bende dalga geçmeyi bırak,ya eğer gerçekten birşey olduysa,ben o kaykayın bu kadar önemli olduğunu bilmiyordum.Bilseydim hiç yapar mıydım,Ma Roo o günden sonra bana bir düşman gibi baktı.Hep neden bana nefret dolu gözlerle bakıyor diye düşünüp durmuştum.Demek ki kaykay yüzünden,ama ben o kaykayı senin zannetmiştim,off,yani biliyorum işte...dedim.Dong Joo da:merak etme,gerçekten birşey olmamıştır,dediğim gibi olsa Ma Roo bu kadar sessiz kalmazdı dedi.Bende:bu sessiz kalmamış halimi dedim.O da:sen onun bu haline kanma,bu onun en iyi halleri;bir çığrından çıksın,gör halini,o zaman ne demek istediğimi anlarsın dedi.

Bende:aman aman,bu en durgun haliyse böyle kalsın,dahasını kaldıracak halim yok dedim.Saat gece yarısını geçiyordu,ben olanları sessizce düşünürken;birden bire:beni Ma Roo'nun evine götür dedim.O da şaşkınlıkla:evine götür derken,bunu ciddi bir şekilde söylemiyorsun umarım dedi.Bende:neden ciddi bir şekilde söylemeyeyim ki,ona bir özür borcum var,hem kaykayın akibetini merak ediyorum dedim.Dong Joo da:daha sonra okulda dileye bilirsin,hem Ma Roo'nun evinde olup olmadığını bile bilmiyoruz.Dahası evinde ise seni evine alır mı hiç bilmiyorum dedi.Bende:olsun,ben o gelene kadar beklerim,okul da söyleyemem,hem hafta sonuna girdik,okula geleceğini sanmıyorum,lütfen Dong Joo,beni ona götür dedim.O da yine tebessüm ederek:pekala,seninle ugraşacak halim kalmadı,götürmezsem eğer elinden çekeceğim var dedi.Bende karşılık olarak,ağlamak üzereyken bile,gülümsemeye çalıştım ve yola koyulduk.Yol tam bir saat sürdü,hiç bitmeyecek sandım,sonun da gelmiştik.Arabadan indik ve hemen nasıl bir yerde oturuyor diye etrafıma bakındım.Sanki evi bir parkın içine yapılmış gibiydi,kocaman bir yerdi,heryer yemyeşildi.Ben etrafa bakınırken Dong Joo yanıma geldi ve eliyle karşıda duran binayı gösterdi ve işte orası dedi.Dışarıdan çok güzel gözüküyordu,eminim içide bir o kadar güzeldir diye düşündüm.Sonra birden Taylor aklıma geldi.Dong Joo'ya dönerek:biz Taylor'ı unuttuk,o evdedir,dışarıda kalmama gerek kalmaz dedim.Tebessümle:malesef burada değil,kendi evindedir;onlar Ji Sung'la ayrı evde yaşıyorlar dedi.

Bunu duyunca şaşııştım,Taylor Ma Roo'yu hiç yanlız bırakmaz diye düşünüyordum.Dong Joo'ya:olsun,ben beklerim dedim.O da buna karşılık olarak:hadi gidelim o zaman dedi.Bende:dur bir dakika,senin gelmene gerek yok,ben yanlız giderim dedim.O da olmaz evinde yoksa burada yalnız mı kalacaksın dedi.Ya ne olacak,sen daire numarasını ver;ben başımın çaresine bakarım,sen beni merak etme dedim.Hem seni görünce beni hemen göndermek isteyecektir,yanlız başıma gönderecek değil ya dedim.O da:işi hiç belli olmaz dedi.Sonun da zorlada olsa kabul ettirdim.Daire numarasını alıp,binaya doğru yürüdüm arkama baktığım da Dong Joo halen orada duruyordu,elimle git işareti yaptım ve orada durup gitmesini izledim.Biraz daha yürüyüp binanın önüne geldim,binanın kapısı kapalıydı,kapının kenarında elektronik,bizimkilerden daha farklı kapı zili duruyordu.Biraz karışıktı,nasıl yapacağımı bilmiyordum sonun da biraz ugraştan sonra Ma Roo'ya ait olan zili buldum.Endişeli bir şekilde zile bastım,ama hiç bir cevap gelmedi,tekrar tekrar denedim ama kapıyı ne açan,nede cevap veren oldu.Sonra acaba Dong Joo'yu göndermekle hata mı ettim diye düşünmeden edemedim.Çünkü burası çok sessiz ve ıssızdı.Hava da,bir o kadar soğuktu,üzerim çok inceydi yavaş yavaş üşümeye başlamıştım.Ama bıkmadan usanmadan beklemeliydim.Donmak üzereydim bunu için duvarın köşesine yaslanıp beklemeye başladım...

(Gelecekse beklenen,BEKLEMEK güzeldir.Özleyecekse özlenen,ÖZLEMEK güzeldir.Ve SEVECEKSE sevilen;O HAYAT HERŞEYE BEDELDİR.)

GİTMEME İZİN VERMEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin