Sabah çalar saatimin sesiyle yataktan sıçrayarak kalktığımda, her zamankinden daha garip bir rüya gördüğümü fark ettim. Rüyamda; dün gece kızlarla gittiğimiz barı gördüm. Barda eğlenmeye odaklanmışken, bir anda odadaki bütün insanların normalde vampir olduklarını ve bizi öldürmeye çalıştıklarını görüyordum.
Daha sonra O’nu gördüm! Sadece bir sefer Ayşe’nin doğum günü partisinde gördüğüm birini nasıl rüyamda görebildiğimi anlayamıyorum gerçekten. Tıpkı beyaz atlı prensin, prensesi ejderhadan kurtarmak için geldiği gibi o da beni kurtarmaya gelmişti. Prens ile bu adamın arasında tek bir fark vardı; rüyamdaki bu adam kan içen ölü bir vampirdi.
Günlerden Cuma olmasına rağmen, sanki zaman hiç ilerlemiyormuş gibi geliyordu. Yataktan gördüğüm rüyayı düşünerek kalktığımda, başımda şiddetli bir ağrı hissettim. ‘Allah’ım bu nasıl bir ağrıdır. En iyisi bir ağrı kesici almak galiba.’ Dedim kendi kendime mutfağa gitmek için yataktan çıkmaya gayret ederken.
Yataktan kalkıp mutfağa giderken, Sinem’in gene her zamanki gibi odasının kapısını açık bıraktığını fark ettim. Birden masanın üzerinde gözüme takılan parlak bir şey gördüm. Odaya girip masanın üzerine baktığımda gördüğüm parlak şey karşısında resmen dilim tutulmuştu. “Bu da nereden çıktı böyle?” dedim masada duran yüzüğü elime alarak.
Yüzüğü incelediğimde, etrafı oyun kartlarındaki işaretlerden oluşan şekiller oyulmuştu. Yüzüğün ortasında ise, mor renk ve kristale benzeyen bir kalp vardı. ‘Acaba Sinem bu yüzüğü nereden aldı çok merak ettim şimdi?’ dedim ve onu kaldırmak için yatağa baktığımda yerinde olmadığını fark ettim. ‘Demek ki erken gitmiş. Neyse, akşam nasıl olsa nereden aldığını öğrenirim.’ Dedim ve Özlem’i kaldırmak için odasına yöneldim.
Özlem’in odasına vardığımda, onun da tuvalet masasında yüzüğün aynısının olduğunu fark ettim. ‘Belli ki Sinem bize de almış aynısından.’ Dedim. Daha sonra Özlem’i de kaldırıp mutfağa yöneldim ve çay suyunu koyup, sofrayı hazırlamaya başladım.
Ekmeğin bittiğini fark edince hemen kapıcıyı çağırdığımız düğmeye basıp, ekmek ve gazeteyi istedim. Ben sofrayı hazırlayıp, çayı demledikten sonra kapıcımız Ali bey marketten istediklerimizi getirmişti bile. “Günaydın Ali Bey, nasılsınız?” Dedim gülümseyerek.
“Sana da günaydın Zeynep kızım. İyiyim çok şükür. Sen ve kızlar nasılsınız?” diye sordu sepetindeki ekmek ve gazeteyi uzatırken.
“Teşekkür ederim çok iyiyiz.” Dedim gülümseyerek.
Ali Bey ile kısa bir sohbetin ardından veda edip, içeriye girdim ve mutfağa doğru ilerlerken başımın ağrısının daha da arttığını fark ettim. ‘Daha beter olmadan hemen bir tane ağrı kesici alsam iyi olur.’ Dedim kendi kendime banyodaki ecza dolabına yönelirken.
Kahvaltıya oturduğumuzda Özlem’in yüzünün asık olduğunu fark ettim. “Hayırdır?” Dedim yüzündeki suratsızlığı göstererek.
“Dün gece oldukça garip bir rüya gördüm. Bir de odamda yüzük buldum ve gerçekten çok parlak!” dedi sonunda biraz da olsa gülümseyerek.
“Belli ki Sinem almış.” Dedim yemeğimi yerken. “Rüyanda ne gördün peki?” dedim merakla ona bakarken.
“Boşver! Önemsiz bir şeydi. Acaba Sinem o yüzüğü neden almış olabilir?” diye sordu gözlerini kısıp, düşünceli bir şekilde yemeğiyle oynarken.
“Bilmem. Ben doydum odama gidip hazırlanayım, birazdan çıkarız.” Dedim ve mutfaktan çıkıp odama doğru ilerlemeye başladım.
Odama gidip, üzerime giyecek bir şeyler ararken bilgisayarımın yanındaki parlak bir şey dikkatimi çekti. Sinem’in bana da yüzük aldığını düşünüp masama yaklaştığımda gördüğüm şey karşısında şaşkına dönmüş ve ağzım açık kalmıştım. “Aman Allah’ım! Bu da nereden çıktı böyle?” Dedim kolyeyi elime alıp incelerken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TILSIM SERİSİ 1. KİTAP BAŞLANGIÇ(E-KİTAP OLACAK)
Vampirekocasını ve kızını kazada kaybettikten sonra hayatı altüst olan Zeynep Carter, iki yakın dostu olan Sinem ve Özlem ile birlikte Kartal'da yaşamaya çalışmaktadır. Özlem ile birlikte Kartal'ın merkezinde Gotik giyim üzerine mağaza işletmekte olan Zeyn...