İthaf: _kayladeniz
İzmir'e taşınmamızın üstünden 1 hafta geçmişti. Bu 1 haftada şehre adapte olmaya çalışmış, yaşadığımız semti dolaşmış, dizi ve film izlemiştim.
Babama okula 1 hafta sonra başlamak istediğimde kabul etmesi benim için iyi olmuştu. 1 hafta da olsa okula gitmemiştim.
Keşke bir şey olsa ve hiçbir zaman okula gitmesem. Ne kadar güzel olurdu...
Okulu seven biri değildim, hiçbir zaman olmamıştım. Okulu kim severdi ki?
Bugün okula başlıyordum. Yeni okulumda ilk günümdü. Heyecanlı mıydım? Eh işte.
Dolabımın kapağını açıp okul formama baktım. Bej rengi etek, lacivert ceket, koyu pembe, mor, koyu yeşil ve beyaz renkte farklı lokoslar.
Neden farklı renkte lokoslar olduğunu anlayamasam da böyle olması hoşuma gitmişti.
Koyu pembe lokosu ve eteği alıp giyindim. Ekimin ortalarında olduğumuz için hava sıcaktı ve ceket giymeyecektim.
Giyindikten sonra saçlarımı düzleştirdim. Bolca rimel sürüp dudaklarıma parlatıcı sürdüm. Bileğime zarif bir bileklik taktım.
Her zaman okulun ilk gününde gereksiz yere süslenen bir kız olmuştum. Ki bence tek değildim. Okulun ilk günleri özel olurdu ve herkes ekstra bir bakımla gelirdi okula.
Birkaç gün sonra ise herkesin gerçek yüzü ortaya çıkar, ilk çağdaki maymunlar gibi gezinirdik etrafta.
Beyaz spor ayakkabılarımı giydikten sonra çantamı alıp odamdan çıktım. Kahvaltı için alt kata indim. Yardımıcımız Kiraz ablayı ve babamı gördüm.
Kiraz abla bizim yeni yardımcımızdı. Bir hafta önce tanışmıştık. 1 haftada nasıl biri olduğunu çözemesem de iyi bir kadına benziyordu.
"Günaydın," diyerek masaya doğru ilerledim.
"Günaydın kızım," dedi babam.
Kiraz abla babamın çayını doldururken gülümseyerek "Günaydın," dedi.
Masadaki yerime oturup tabağıma kahvaltılıklardan koymaya başladım. "Servisi ayarladın mı?"
"Evet ayarladım," dedi babam. "Lakin bugün servisle gitmeyeceksin. Seni ben götüreceğim."
"İlkokulda mıyım ben?" diye homurdandım. "En son ilk okuldayken beni okula sen götürürdün."
"Kızımı okulun ilk günü ben bırakmak istiyorum," dedi babam gülümseyerek. "Merak etme, arabadan inmeyeceğim. Sadece bırakıp gideceğim."
"Pekala," diye mırıldandım fazla uzatmadan. Uzatmanın bir anlamı yoktu.
Kahvaltıdan sonra babamın arabasına bindik. 20 dakika sonunda okulun önünde durduğumuzda babam bana bir kağıt uzattı. "Burada bineceğin servisin plakası yazıyor. Plaka ile servisi bulabilirsin. Akşam servisle geleceksin."
Kağıdı babamdan aldım. "Tamam."
"Müdürün yanına uğramayı unutma."
"Sınıfımı öğrenmem için müdürün yanına uğramam gerekiyor zaten," diyerek kağıdı çantamın ön kısmına koydum.
"Bilmiş bilmiş konuşulmaz babayla," dedi babam.
Ona sırıtıp arabanın kapısını açtım.
"Erkeklere bakma."
Gülerek "İlk günden sevgili bulacağım," dedim. Dalga geçtiğini biliyordum.
Arabadan indiğimde "İyi dersler!" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kavin | texting
Short StorySiyah deri koltuğa oturdum, ellerimi dizlerimin üstüne koyup ona baktım. Dövme yaptırıyordu. Omzuna Rusça bir yazı kazdırıyordu. Yazının anlamını bilmiyordum. Deli gibi merak ediyordum ne yazdırdığını. Dövmeci - yani Yüsra - dövmeyi yaparken "Sence...